Bülent KORUCU
Balyoz Darbe Davası’ndaki gerekçeli kararı gördükten sonra ailesi Cem Garipoğlu’nun alelacele intihar etmesine hayıflanmıştır.
Balyoz delillerini böylesi tevil eden yargıçlar, Cem’e bir kolaylık gösterebilirdi. Cem gibi yurtdışında eğitim görmüş akıllı ve zengin birinin, kız arkadaşını planlayarak, hem de babasının evinde ve ortalığı kan gölüne çevirerek öldürmesi hayatın olağan akışına hiç uymuyor. Oysa eline üç beş bin lira sıkıştırdığı onlarca katil bulabilirdi. Diyelim ki bizzat öldürmek istedi; neden ıssız bir yere götürmeyip, kameralarla takip edilen site içindeki villaya çağırsın. Onu da geçelim, zehirleyerek ya da boğarak iz bırakmadan yapmayı akıl edemez miydi? Cesedi İstanbul’un en merkezi yerine Etiler’e bırakmak da makul değil; yatıyla açılıp denize bırakabilirdi. Cinayet işlemesi için bir sebep yok; üstüne üstlük böyle aptalca ve kolay yakalanacağı şekilde yapması hiç mantıklı değil.
Şimdi gelin Garipoğlu’nun cinayetini okur gibi Balyoz gerekçesini okuyalım:
Dört aylık hükümete darbe olmaz!
“Sanıkların, gizli olarak bir araya gelip görüşme imkânları varken kendileri dışında pek çok kişinin katıldığı bir seminer düzenlemeleri, darbe planlarından söz etmeleri, üstelik de ‘gizlilik ve güvenlik kuralına’ tamamen aykırı olarak seminer konuşmalarını aleyhlerine delil oluşturacak şekilde kayda alıp saklamaları hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır. Seminerin yapıldığında hükümet henüz 4 aydır görevde olup, 4 ay gibi kısa bir sürede hükümetin icraatlarını göstermesi ve bu icraatlardan rahatsız olunarak darbe planı hazırlanması da mantıklı bulunmamıştır.”
Burada duralım. Her olayı kendi zamanı ve şartları içinde ele almak zorundayız. 2015 itibarıyla belki darbe planı yapanlar artık daha dikkatli olacaktır. Ama 2003 yılından söz ediyoruz. Tuğgeneral Veli Küçük’ü sorgulamak isteyen Meclis Komisyonu’nun Jandarma Genel Komutanı tarafından azarlandığı bir ülkeydik o yıllar. MGK toplantılarında başbakana bağırıp medyaya anlatan komutanların bu kayıttan endişe duyacaklarından emin misiniz? O günkü hayatın olağan akışı öyle miydi? Ayrıca Çetin Doğan’ın zamanı daralıyor, emekliliği yaklaşıyor, fazla zamanı yoktu. Ve AK Parti ise, “Önlem alınmazsa tek başına iktidara gelecekler” diye 28 Şubat’ta darbeye muhatap olan siyasi kadroydu. 28 Şubat’ın önemli aktörlerinden Çetin Doğan’ın ‘Korktuğumuz başımıza geldi, yılan daha büyümeden başını ezelim’ diye düşünmesi akla daha uygun.
Bölmeler gizli değil.
Gölcük Donanma Komutanlığı’nda ele geçirilen belgelerin; özel bölmeden değil, kabloların geçmesi için yükseltilmiş zeminin altından çıktığı belirtiliyor. Yani zeminin altına saklanmış olması yeterince gizli kabul edilmemiş. Şöyle diyor gerekçe: “Tamirat sırasında dijital delillerin başkaları tarafından rahatlıkla kasıtlı olarak buraya konulmuş olabileceği düşünülmüştür.” Yargıçlar ne kadar iyi niyetli! Ama durun bir dakika ya tadilat sırasında bomba koysalardı? Veya istihbaratın kalbine dinleme cihazı yerleştirselerdi? Ayağının altına konulan belgeleri, harddiskleri fark etmeyen istihbarat komutanı eminim bunları da göremezdi. Neyse ucuz atlatmışız!
Mahkeme, Çetin Doğan’ın kayıtlardaki hükümet aleyhtarı sözlerini ise ‘maksadını aşan ifadeler’ olarak değerlendirmiş. Mahkemeye göre maksadı aşan başka ifadeler de var. Mesela yargılama sırasında sanıkların bile izah edemediği gerçek isimlerin kullanılması. Tutuklanacak siyasi ve bürokratların isim ve adreslerinin seminerde geçmesine kimse tevil bulamamıştı. Mahkeme ‘sıkıyönetim uygulamasında olabilir’ diyerek sanıkları bile şaşırttı. Dış tehdit için izin alıp, aksi emre rağmen iç tehdit senaryosunu konuşan ve bunu talimatnameleri çiğneyerek gerçek isimlerle yapan birinci ordu komutanına sıkıyönetim ilan etme yetkisi verildi de haberimiz mi olmadı?
Cem Garipoğlu, Balyoz yargıçlarına denk gelseydi şimdi aramızda dolaşıyordu!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016