Cafer Solgun
MYK’daki kapsamlı “değişim” tepkileri dindirmeyince, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Gemiyi sağ salim limana yanaştırıp” değişimin önünü sonuna kadar açacağını, CHP için “nefer” olarak çalışmaya devam edeceğini açıkladı. Bu gelişmenin öncesinde Ekrem İmamoğlu “CHP’de değişime öncülük etmek” isteğini deklare ederek niyetini ortaya koydu. CHP Grup Başkanı Özgür Özel de “Hazırım” mesajı verdiği bir açıklama yaptı. Peşinden de Gürsel Tekin...
CHP içindeki “hareketliliğe” ilişkin gelişmeleri ben de ilgili herkes gibi kulislerden bildiren haberci ve yazarlardan takip ediyorum. Yani bu yazıda herhangi bir yeni veya taze kulis bilgisi filan yok; durduk yere okuyanda beklenti yaratmayayım.
Fakat sürekli CHP kulislerinden bildiren gazeteciler kadar olmasa bile (!) benim de gelişmelerden çıkardığım bir sonuç var ve o da şu; Kılıçdaroğlu o koltuktan kalkacak, kaldırılacak... Yakında anlarız.
O koltuktan kalktığı anda, bakmayın “onursal başkan” filan rivayetlerine, Sayın Kılıçdaroğlu siyaseten biter, bitirilir. Bu CHP için iyi mi olur kötü mü olur veya ne olur? Bu, tartışmaya değer bir konu.
Ben bu tartışmayı Kılıçdaroğlu’nun Alevi oluşu üzerinden ele almak gerektiğini düşünenlerdenim. Malum, seçimlerden önce Kemal Bey’in Alevi kimliği Erdoğan ve AKP tarafından istismar edilir, toplumda halen varolan önyargıların canlandırılması için kullanılır (vb.) yorumları çok revaçtaydı. Ama bunun CHP ile ilgili bir boyutu da vardı ve halen de var.
Hem Alevi, hem de cumhurbaşkanı mı olacaktı yani?
Öncesi bir yana, cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklayacağı belli olduktan sonra ve seçim kampanyası süresince Sayın Kılıçdaroğlu’nu yere göğe sığdıramayanların bazısı gerçekte “kaybedersen çekeceğin var elimizden” hissiyatı içindeydi. Nitekim seçimlerin ardından hemen “Hep senin yüzünden, artık çekil!” kampanyası başlattılar. Seçimi az daha kazanacakken Kılıçdaroğlu yüzünden kaybetmişler gibi davranan bu tayfanın kamuoyuna yansıyan simaları, “gazeteci” sıfatı taşıyanlar.
Eleştiri filan da değil, düpedüz yazı görümünde hakaretler de ettiler adama. Ortak özellikleri en vatanperver, en ulusalcı, en Atatürkçü, en Kemalist olmaları. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Dersimli ve Alevi oluşuna açıktan laf edenleri görmedik henüz, ama çoğunun içlerinden bunu sayıkladıkları kanısındayım: Adam zaten Aleviydi, bir de cumhurbaşkanı mı olacaktı yani? Ne günlere kaldık...
Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmazdan önceki zamanlarını hatırlıyoruz; adı “dosya Kemal”e çıkmıştı. Yolsuzluk iddialarını gündeme getiriyor, belgeler açıklıyor ve “temiz toplum” mesajları veriyordu. Düzgün ve dürüst bir siyasetçi olarak hayli popülerdi, adı “Gandi Kemal”e çıkmıştı hatta. Sakin, bağırıp çağırmadan meramını anlatan ve cidden tipi de Gandi’ye benzeyen biriydi. (Sonraları konuşmalarında o da bağırıp çağırmaya başladı bazen. Ama doğrusu belki de Recep Tayyip Erdoğan’a öykündüğü o tarz, kendisine hiç oturmadı, iğreti durdu. Bence.)
İyi bir “ikinci adam” idi, “görev adamı” idi, zaten memur idi; ama işte o kadar olmalıydı. CHP Genel Başkanlığına kendisinin de “hazır” olduğunu, bunu düşündüğünü sanmıyorum. Nitekim o “kaset” olayı patladığında adı en çok zikredilenlerden biri olmasına karşın, ilk açıklamalarında aday olmadığını dile getirmişti. Ne olduysa oldu, belki de mecburiyetten, ikna edildi ve CHP Genel Başkanlığına seçildi...
Kılıçdaroğlu’nun asıl başarısı...
“CHP zihniyeti” olarak özetlenen devletçi, inkar ideolojisine eleştirel bir duruşum olduğu bilinir. Sayın Kılıçdaroğlu iktidarda olmasa bile kendisini siyasi yelpazede rejimin ve müesses nizamın bekçisi, kurucu parti, devlet partisi olarak konumlandıran CHP’yi halka yaklaştıran, Türkiye’nin etnik, dini, sosyal ve kültürel gerçekleriyle kavgalı bir parti olmaktan uzaklaştıran sabırlı bir değişim çabasına girişti.
Eksikleri olabilir, yeterli görülmeyebilir ama başörtüsü yasakçılığını savunmak başta olmak üzere hatalarından bahseden, helalleşmekten bahseden, Kürt sorununun çözümünden bahseden CHP’nin Deniz Baykal CHP’si ile “aynı CHP” olduğu söylenebilir mi?
“Bildik CHP”, her kendisini dayatan değişim ihtiyacı karşısında rejim elden gidiyor, laiklik elden gidiyor, devlet elden gidiyor partisi idi ve siyaset tarz ve anlayışının merkezinde bir gözü Genelkurmay Karargahına takılı olmak vardı...
Yeterli veya yetersiz, eksik veya fazla, 2010’dan beri seçimlerden hep yenilgiyle çıktı (vb) ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun bence en büyük başarısı CHP’yi değiştirip dönüştürmekte sergildeği çabadır. Bu çabanın “kalıcı” bir değişime yol açıp açmadığından, doğrusu, emin değilim. Yaşayıp göreceğiz.
Yenilginin sebebi Kılıçdaroğlu mu?
14-28 Mayıs seçimlerinin CHP başta olmak üzere muhalefet açısından “yenilgi” olduğu bir gerçek. Ama yenilginin Kılıçdaroğlu’nun şahsına fatura edilmek istenmesi, bana çok da doğru gelmiyor.
Tabii ki bu tür durumlarda yengi de yenilgi de öncelikle “lider” olanın hanesine yazılır, onunla özdeşleştirilir. Ancak başarı da başarsızlık da sonuçta liderin şahsında somutlaşan iradenin hayata geçirilmesi pratiğiyle doğrudan ilgilidir. Yani örgütle. Müttefiklerle. Onların ortaya konulan hedefi, iddiayı sahiplenme düzeyi ile...
Mesela hep CHP ve Kılıçdaroğlu üzerine konuşuluyor da, Millet İttifakının güzide üyelerinden bugüne değin, “Biz de adamı yalnız bıraktık yahu...” türü bir özeleştiri yapanı görmedim.
Kılıçdaroğlu’nun “etnik ve mezhebi kökeni”
Sayın Kılıçdaroğlu 2010 yılında CHP Kurultayında Genel Başkan olmak üzere yola çıkarken, Deniz Baykal o dönem Radikal gazetesinin Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’e, “Etnik ve mezhebi kökenli biri partinin başına gelmemeli” demişti. Adı “Politbüro”ya çıkan CHP merkezindeki derin ve elit grup ile bunların medya ve CHP örgütlerindeki temsilcilerinin “endişesi” buydu: “Etnik ve mezhebi kökenler partide baskın hale gelirse...”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025