Cafer Solgun
Geçen haftaki yazım şu sözlerle bitmişti: “...Bu gerçeklerle yüzleşmekten kaçınan devlete ve millete ‘zeval gelmesin’ temennisinde bulunmak, lafı eğip bükmeden vurgulamak gerekir ki sadece riyakarlık değil, aynı zamanda korkaklıktır ve temelinde tipik suçluluk psikolojisi vardır...”
Yazacak daha “güncel” gündemler var tabii ama sözümüz de yarım kalmasın. (“Haftalık” yazmanın handikapları.) Madem meseleyi dosdoğru ve lafı eğip bükmeden konuşuyoruz, yüzleşmeden bahsediyoruz, o halde yukarıdaki cümlenin bittiği yerden devam edelim.
Malum, son yıllardaki bütün seçim sonuçlarıyla da tescillendiği üzere milliyetçi-muhafazakar hassasiyetleri gayet belirgin bir ülke ve toplumda yaşıyoruz. Gerçi bu hassasiyetlerin siyaseten sözcülüğünü yapmak iddiasında olanların milliyetçilikten, muhafazakarlıktan, bu lafları kapsayacak biçimde kavramlaştırılan yerli ve milli olmaktan ne anladıkları, son NATO zirvesinde bir kez daha görüldüğü üzere, oldukça tartışılır; ama bu başka bir düşündürücü konu.
Neredeyse bütün siyasi partilerin, son olarak CHP’nin de gönlünü kazanmak için manevralar yaptığı milliyetçi-muhafazakar vatandaşların, bu hassasiyetleriyle ilgili yüzleşmesi gereken son derece çelişkili bir gerçekleri var.
Bilmiyor değilim elbette; Türkiye’de ne devlet ne de toplum daha iyi, güvenli ve barış içinde birarada yaşayan bir ülke olmak adına yüzleşme gereği ve sorumluluğu duyuyor. Yüzleşme adını taşıyan bir derneğin kuruluşuna halisane duygularla önayak olmuş ben bilmeyeceğim de kim bilecek bunu... Karamsarlık olsun diye değil, bir tespit olarak söylüyorum bunu.
Ama bu böyle diye dilimiz döndükçe, nefesimiz elverdikçe, kalemimiz yazdıkça gerçekleri dile getirmekten vazgeçecek de değiliz. Tarihe not düşmek de bir yazmak gerekçesidir benim için...
Kanlı Pazar...
Google’a “kanlı pazar” yazdığınızda karşınızda ilk beliren kaynak, Vikipedi’nin Kanlı Pazar (1969) başlığıyla verdiği bilgi oluyor. Meraklısı detaylarına aynı kaynaktan veya başka kaynaklardan ulaşabilir, ben kısaca özetlemekle yetineceğim.
14 Şubat 1969 günü Komünizmle Mücadele Derneği ve Milli Türk Talebe Birliği isimli milliyetçi-muhafazakar derneklerin öncülüğünde yurdun muhtelif kentlerinde Cuma namazından sonra “Bayrağa saygı” adıyla mitingler düzenlendi, komünistlere karşı “savaş” ilan edildiği duyuruldu. Komünizme savaş ilan edilen bu mitinglerde, iki gün sonra İstanbul’da ABD 6. Filosunu protesto gösterisi yapmaya hazırlanan “komünistlere” karşı halkın “gereken dersi vermesi” çağrısı yapıldı. (Buradaki “Cuma namazından sonra” nitelemesine dikkat isterim.)
Neticede çağrıya uyan milliyetçi-muhafazakar kitleler İzmir, Trabzon ve İstanbul’da “Bağımsız Türkiye!” sloganlarıyla 6. Filoya karşı izinli gösteri yapan devrimci öğrencilere saldırdı. Polis gözetiminde gerçekleştirilen saldırılarda iki kişi öldürüldü, yüzlerce kişi yaralandı. Sürpriz yok: İktidardaki Adalet Partisi sözcüleri ve İçişleri Bakanı Faruk Sükan, “olaylarla” ilgili solcu öğrencileri suçlayan açıklamalar yaptılar.
Acaba bu kısaca özetlediğim olay örneğinde “yerli-milli” olmak nedir ve nerededir?
“As! As! As!”
Tabii ki söz konusu olan bu olay değil sadece. 70’li yılların “sağ-sol kutuplaşması” sürecinde de siyasilerin baştacı milliyetçi-muhafazakar kitleler, “Bağımsız Türkiye!” sloganı etrafında mücadele eden solcularla “savaşlarını” aynı kararlılıkla sürdürdüler; bazen ihbar ederek, bazen linç ederek, bazen silahlanıp hücum ederek...
12 Eylül Darbesi ve izleyen 80’li yıllar boyunca cunta şefi Kenan Evren’in mitinglerinde Evren’in “Asmayıp da besleyelim mi?” sorusuna “As! As! As!” diye tempo tutarak cevap veren de, milliyetçi-muhafazakar hisleri gayet kabarık aynı vatandaşlardı...
“Cuma namazından sonra...” Maraş
Yukarıda “Cuma namazından sonra” ifadesine okurun dikkatini çekmiştim. Sanırım yüzleşme ihtiyacı ve sorumluluğu bakımından meselenin en hassas boyutu da bu. Nedenini anlaşılır bir dille izah etmeye çalışırken somut örnekler üzerinden bazı hatırlatmalar yapmam gerek.
19-24 Aralık 1978 tarihleri arasında yaşanan Maraş katliamının 24 Aralık gününe değin sürecek en kanlı günü 22 Aralık Cuma günüdür. O gün öldürülen iki solcu öğretmenin cenazesi vardı; ancak camiye götürülen cenazeler “ortada” bırakıldı. Çünkü cami imamı “Komünistlerin ve Alevilerin cenaze namazı kılınmaz!” diyordu.
Bağlarbaşı Cami İmamı Mustafa Yıldız isimli Diyanet memuru Cuma namazı vaazında cemaate hitaben şu konuşmayı yaptı:
“Oruç tutmak, namaz kılmakla hacı olunmaz. Bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır. Bütün din kardeşlerimiz hükûmete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır! Çevremizde bulunan Alevileri ve CHP'li Sünni imansızları temizleyeceğiz!”
O gün Cuma namazı cemaati kent merkezinde yüzlerce işyerini tahrip etti. Onlarca kişiyi linç etti, yaraladı. İki kişiyi öldürdü. Yetmemişti. Sonraki iki gün saldırılar artarak devam etti. Resmi kayıtlara göre 111 kişi, Alevi kurumların tespitlerine göre 500’den fazla kişi kurşunla, bıçakla, baltayla, sopayla, taşla veya yakılarak korkunç bir şekilde öldürüldü. İzleyen günlerde canını zor kurtaran Aleviler topraklarını, yurtlarını terk ettiler...
“Cuma namazından sonra...” Çorum
Çorum “olaylarının” 27 Mayıs 1980 günü Gün Sazak’ın öldürülmesiyle başladığı şeklinde bir yaygın kanaat var. Yanlış. Çorum, Alevi ve Sünni yurttaşların birlikte yaşadığı kentlerden biri. Dolayısıyla “darbe şartlarını olgunlaştırmak” faaliyetleri için uygun (!) bir yerdi.
Henüz Gün Sazak suikastı olmamışken, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlama hazırlıkları sırasında kız öğrencilerin kıyafetleri söz konusu edilerek şehirde “Müslüman namusuna sahip çık!” başlıklı bildiriler dağıtıldı. O tarihten sonra başka herhangi bir bildirisi veya eylemine, faaliyetine rastlanmayan İslamcı Gençlik imzalı bildiride, Müslümanlar “kafir düzene” karşı cihad etmeye çağrılıyordu... Çorum da tıpkı Maraş gibi önce “gerilmiş” sonra da yine camiler üzerinden katliama hazır edilmişti...
TRT’de sık aralıklarla bir haber duyuruluyordu: “Çorum’da Alaaddin Camii’ne patlayıcı madde atıldı ve dışarıdan ateş açılmasıyla olaylar başladı.” Haberin (!) sahibi kimliği hiçbir zaman açığa çıkarılamayan bir polisti. Haberde adı geçen camiye veya herhangi bir camiye bomba atılmış, ateş açılmış değildi. Hatta henüz “olay” da yoktu! Ama olmasına karar verenler vardı demek ki.
“Haber” cami hoparlörlerinden bütün şehre yayıldı. “Kanımız aksa da zafer İslam’ın!” sloganları atarak toplanan bir kitle, şehirde sahipleri Alevi veya solcu olduğu bilinen işyerlerini yağmaladı, tahrip etti. Hazır kıta bekleyen silahlı gruplar Alevi mahallelerine uzun namlulu silahlarla ateş açtı.
Alevi mahallelerine barikatlar kuruldu. Valilik ve hükümet yetkilileri saldırganlara değil barikat kuran yurttaşlara, “barikatları kaldırın” çağrıları yaptı. Barikatlardan birini aşan bir sivil beyaz reno marka otomobil, Milönü Mahallesini boydan boya taradı. Maraş’ta olduğu gibi adeta güvenlik güçlerinin gözetiminde gerçekleştirilen katliamda resmi kayıtlara göre yüzlerce kişi yaralanırken 57 kişi de öldürüldü...
“Cuma namazından sonra...” Sivas
Önceki yazımda anlatmıştım Madımak katliamını. Tekrar etmeyecek, şu kadarını hatırlatacağım: Günler öncesinden şehirde milliyetçi-muhafazakar vatandaşları “hazırlama” çalışmaları vardı ve 2 Temmuz günü Cuma namazını müteakiben galeyana getirilmiş bir güruh, Pir Sultan Abdal heykelini tahrip ettikten sonra Madımak Oteli önünde toplandı, huşu içerisinde bir otel dolusu insanı yakarak öldürdü...
***
Cuma namazının hikmetini merak ettim. Bilmediğimden değil de yine de bir bilenin görüşüne başvurmak gerekirdi. İlahiyatçı akademisyen Mehmet Zeki Uyanık’ın Cuma Namazı için verdiği bilgiler özetle şöyle:
— “Cuma Namazı Hazreti Peygamberin ifadesiyle üzerinde güneşin doğduğu en hayırlı gündür. Nitekim Peygamberimiz Hadis-i Şerifinde: 'Üzerinde güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı Cumadır' buyuruyor. Böyle bir günde Müslümanlar toplu halde bir araya gelerek günlerin en hayırlısında toplu bir ibadet olarak cuma namazını ifa etmektedirler.”
— “Bu bağlamda hayırlı bir günde Allah’a kulluk etmekte birlik ve beraberlik içerisinde hayırlı bir ibadet olan cuma günü, Müslümanların bayramı olarak kabul edilir ki cuma namazı hem bir ibadettir hem de kulun geçmişte işlemiş olduğu günahlara da kefarettir.”
— “Nitekim Sevgili Peygamberimiz Hadis-i Şerifinde: 'Beş vakit namaz ve Cuma Namazı arada işlenen günahlara kefarettir' buyuruyor. Yani cuma günü namaz kılıp Allah’a dua ve ibadet ettiniz mi diğer cumaya kadar işlediğiniz hatalar, kusurlar ve küçük günahlar kıldığınız Cuma Namazı vesilesiyle affedilmektedir.”
Yani Cuma’dan kalkıp da adeta canavar kesilmenin Cuma namazıyla aslında hiçbir alakası yok.
Dolayısıyla Cuma’dan çıkıp “din elden gidiyor, vatan elden gidiyor, komünistlere ölüm, Alevi kesen garanti cennete gidecek” (vb.) diye galeyana gelmenin, yağma yapmanın, hedef gösterilen insanları muhtelif biçimlerde vahşice katletmenin, bu insanların “ibadet” diye, “büyük sevap” diye, “günahlarımız affolsun” diye kıldıkları Cuma namazı ile izah edilmesi mümkün değil.
Kendisini milliyetçi-muhafazakar olarak nitelendiren yurttaşların Cuma ve Cuma’yı (yani inanç ve ibadetlerini) istismar edenler konusunda, evveliyatlarını oluşturan bu gerçeklerle yüzleşmesi, meramı barış içerisinde birarada yaşamak olan herkesin paylaşması gereken bir sorumluluk olarak yıllardır orta yerde duruyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025