Cafer Solgun
2013 yılında Taraf gazetesi için hazırladığım yazı dizisinin başlığıydı bu: “Diyanet’in dini: Devlet.” Tanıdığım tanımadığım birçok okurdan dizinin içeriği bir yana, bu başlıkla ilgili olumlu, olumsuz çok tepki almıştım. “Çok sert değil mi?” diyenler vardı. Yazılarımı okuduktan sonra ise, olumsuz tepki sahipleri de dahil, genellikle “Haklıymışsın” şeklinde tepki verenler çoğunluktaydı.
İlk bakışta “sert” bir ifade gibi görünse de, faaliyetlerini “gayrimüslim” vatandaşlar dışında ülkede yaşayan herkesin Sünni-Hanefi olduğu varsayımına göre yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dininin, deyim yerindeyse “kıblesinin” devlet olduğunu söylemek aslında basit bir işaret etmekten başka bir şey değil. Bilen biliyor, ama bilmeyenler için biraz daha ayrıntılı biçimde anlatayım…
Malum, Arapça kökenli “diyanet” sözcüğü din, iman, ibadet anlamına geliyor. Buradan hareketle, bu kuruma “Din İşleri Başkanlığı” da denilebilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan (1924) günümüze bazen artan bazen azalan biçimde sürekli tartışma konusu oldu. Son yıllarda genel bütçeden aldığı payın her yıl daha da büyümesi, etki ve nüfuz alanı genişlemesi ve “fetvaları” nedeniyle gündeme geliyor, tepkilere konu oluyor. “Gündeme geliyor, tepkilere konu oluyor” dediysem, esas olarak “muhalif” denilen medyada gündeme geliyor. Saray yanlısı medya ise eleştirmek, tepkileri haberleştirmek şöyle dursun, bu haberlere karşı kaskatı bir savunma pozisyonunda. Üstelik, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) eleştirisi yapıldığında adeta İslam eleştiriliyormuş gibi bir tutum takınıyorlar. “Savunmak” ve sahiplenmek için çabalarken çarpıtma ve demagojide sınır, ölçü tanımıyorlar.
Bilindiği üzere Lozan Antlaşması’nın kabulünün ardından 29 Ekim 1923’te kuruluşu ilan edilen yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendisini inşa ettiği sac ayağı, 3 Mart 1924’te kabul edilen yasalardı. Bu yasaların kabulüyle birlikte Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti lağvedilerek yerine Genelkurmay Başkanlığı kurulmuş, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim-öğretimde yeni, merkezi bir yapılanmaya gidilmiş ve Şeriyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak din-iman-ibadet işlerini yürütmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştu.
Askeri alanda, eğitim-öğretim alanında ve dini alanda gerçekleştirilen bu yeniden yapılanma hamlesini izleyen yıllarda diğer reformlar takip etti. Bunlardan en önemlileri: Şapka İktiası Hakkında Kanun (1925), hafta tatilinin Cuma gününden Pazar gününe alınması (1925), alafranga saatin kabulü (1925), Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun (1925), takvim değişikliği (1926), Türk Kanun-ı Medenisi’yle kabul edilen evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikâh esası ile aynı kanunun 110. maddesi hükmü (1926), Beynelmilel Erkamın (rakamların) Kabulü Hakkında Kanun (1926), resmî binaların üzerindeki tuğraların kaldırılması (1927), Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun (1928), Anayasa’dan “Devletin dini İslam’dır” ibaresinin çıkartılması ve yemin ifadelerinin değiştirilmesi (1928), Arapça ve Farsça’nın okul programlarından çıkartılması (1929), Efendi, Bey, Paşa gibi lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun (1934), Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun (1934).
Dikkatli okur fark edecektir; bu reformlar, devletin yeniden yapılandırılma hamleleri, daha çok “dini” bir nitelik taşıyordu. Bunun Cumhuriyet’in kurucu iradesinin anlayışına göre “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak” hedefiyle yakından bağlantılı bir anlamı bulunduğuna kuşku olmasa gerek.
Dolayısıyla, neredeyse cumhuriyetle yaşıt bir evveliyatı bulunan DİB’in, Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihinin önemli dönüm noktalarında ne tür bir rol ve misyonla hareket ettiği, başlı başına dikkat çekici bir anlam taşıyor. DİB, cumhuriyet reformları hayata geçirilirken (şapka kanunu, vd.) ne gibi fetvalar yayınlamış? Darbe dönemlerinde ne gibi bir rol oynamış? “İrtica” davalarında “bilirkişi” sıfatıyla sıkıyönetim mahkemelerine ne tür raporlar yollamış? 28 Şubat’ta neler yapmış? AKP iktidarı dönemindeki sürecinde neler olup bitmiş? Bir çırpıda akla gelen bütün bu soruları DİB’i savunmaya yeminli iktidar çevreleri her ne kadar unutturmak istese de, bunların elbette ki çok açık ve çarpıcı cevapları var.
Bunun yanı sıra anayasa gereği “siyasetler üstü” olması gereken DİB’in ülke gündemini oluşturan sorunlarla ilgili farklı dönemlerde ne tür tutumlar takındığı dikkate değer bir başka husus. Devletin gündemi ne ise, bakıyorsunuz DİB’in gündemi de o: “Terörle mücadele” mi dersiniz, Kürt sorunu mu dersiniz, savaş mı dersiniz, barış mı dersiniz veyahut hayat pahalılığı, ekonomik kriz ya da gündelik hayatımızın gündemini oluşturan diğer konular, sorunlar…
DİB’in anayasadaki görev tanımı uyarınca “siyasetler üstü” olma mecburiyeti bir laf-ı güzaftan ibaret. Bunda şaşacak bir şey de yok, çünkü DİB bir devlet kurumu! Bu laf-ı güzaftan ibaret anayasal demagojinin en önemli tanıkları da bizzat DİB başkanları. Tahmin edileceği üzere siyaset kurumuyla olan sıkıntılı ilişkilerini görevdeyken değil, emekli olduktan sonra anlatıyorlar.
DİB faaliyetlerini ülkede yaşayan “gayrimüslim” vatandaşlar dışında herkesin Sünni-Hanefi olduğu varsayımı üzerinden yürütüyor, fakat anayasadaki görev tanımında ise “birlik-beraberlik” vurgusu var. Alevi yurttaşların yanı sıra İslam’ın farklı yorumlarına inanan Caferi, Şafii yurttaşlar ve “gayrimüslim” olarak tanımlanan muhtelif Hristiyan inançları ile Musevi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu “birlik-beraberlik” iddiasının neresinde yer alıyorlar acaba?
Meselenin hiç dolambaçlı ifadelere gerek görmeden üzerinde durulması, düşünülmesi gereken en önemli boyutlarından biri, kuşkusuz, bu kurumun genel bütçeden aldığı her sene büyüyen pay ile alakalı. Devlet vatandaşlardan topladığı vergilerle yurttaşlara eğitim, sağlık, güvenlik gibi alanlarda hizmet götürmekle, onların ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü bir organizasyon. Kimse etnik veya dini, inançsal kimliği üzerinden bu yaşamsal önemdeki hizmetlerden azade kılınamaz. Örneğin kimseye, “Sen Kürtsün bu yollardan geçemezsin” denilemez veyahut, “Sen Alevisin sağlık hizmetlerinden yararlanamasın” denilemez, vb.
DİB’in bütçesi de “herkesten” alınan vergilerle oluşturuluyor. Ne var ki herkesten alınan vergilerle oluşturulan bu bütçe ile yürütülen çalışmalardan sadece Sünni-Hanefi vatandaşların yararlanması öngörülüyor. Sünni vatandaşların sayıca daha “fazla” olması, bu durumun apaçık bir ayrımcılık olduğu gerçeğini elbette ortadan kaldırmıyor. Kaldı ki Sünni yurttaşların da mevcut haliyle iktidarların hassasiyetlerine göre renk değiştiren DİB’in statüsünü sorgulamaları, en azından üzerinde düşünmeleri şart.
Unutulmamalıdır ki DİB’in bir devlet kurumu olarak varlık nedeni, her şeyden önce, dini inanç gruplarını devletin kontrol ve denetimi altında tutmaktır. Diyanet’in resmî kaynaklarda göremeyeceğiniz “öteki” tarihinde darbeleri, darbecileri, darbe rejimlerini desteklemek vardır. Dini referanslar kullanarak devletin kırmızı çizgilerle bezeli resmî ideolojisine destek vermek vardır. Mesela çoğunlukla dindar, muhafazakâr yurttaşların karşı oldukları 28 Şubat müdahalesinde psikolojik harp subaylarının en önemli karargâhı Diyanet İşleri Başkanlığı’ydı. Bunun gibi örnekler çok…
Öte yandan, Diyanet’ten sadece Alevilerin şikâyetçi olduğu, İslamcıların Diyanet’in varlığından her zaman gayet hoşnut olduğu fikri doğru değil. Mesela 90’lı yıllarda İslamcı çevrelerin yayınlarında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi gerektiğini savunan görüşler yayınlanıyordu. Hatta o kadar uzağa da gitmeyelim: İktidarının ilk iki döneminde AKP, Diyanet’i özerkleştirmekten bahsediyordu; eleştiri ve şikâyetleri hoşgörüyle karşılıyordu. Ne zamanki devlete ve dolayısıyla Diyanet’e yeterince intibak ettiklerine kanaat getirdiler, o zaman tutumları değişti: Diyanet artık “kullanışlı” bir aygıttı. Onu iktidarlarını sağlamlaştırmanın bir aracı olarak kullanmak varken, neden bunu yapmasınlar ki?
***
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ile ilgili bildiğiniz, bilmediğiniz, yanlış bildiğiniz veya unuttuğunuz gerçekleri, kanıtları, delilleri, belgeleriyle birlikte “Devlet ve Diyanet” (SRC Kitap, 2024) isimli son kitabımda ele aldım, irdeledim.
Konuyla ilgili çalıştığım yıllar boyunca “Diyanet’in Dini: Devlet” gerçeği değişmedi, daha da belirgin bir hal aldı.
Bakmayın siyaset kurumunun gündemine almak konusundaki korkaklığına; Diyanet sağlıklı, işleyen bir demokrasi ile özgür ve eşit yurttaşlar toplumu olabilmemizin önündeki bir reform konusu olarak ele alınması zaruri temel sorunlarından biridir…
Not: 27, 28, 29 Eylül günleri İzmir’de 5. Bornova Kitap Günleri’nde SRC Kitap standında okurlarımla buluşacağım. İzmir ve dolaylarında olup da daha mühim bir işi olmayanlara duyurayım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025