Cafer Solgun
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha ‘sözde aydınlar, sözde akademisyenler, sözde sivil toplum kuruluşları, sözde medya’ diyerek öngördüğü Türkiye tasavvuruna muhalefet eden tüm kesimleri hedef gösterdi. Daha önce de “Hesap vereceksiniz, bedel ödeyeceksiniz” demişti. Söyleyen ‘cumhurbaşkanı’ olunca ister istemez ‘yandaş’ olmayan herkes bu ortaya atılmış tehditleri üzerine aldı, tedirgin oldu.
Öncelikle şundan emin olmak durumundayız: Erdoğan’ın sözleri eleştiri, ortaya atılan bir görüşe karşı savunma veya yanıt hakkını kullanma değil, tehdit ve sindirme amaçlı bir şantajdır. ‘Hesap, bedel’ derken kastedilenin ne olduğunu da Sayın Erdoğan açık açık söylemektedir zaten; kapatma, el koyma, hapse atma, vb. Bunları Twitter fenomeni Fuat Avni yazdığında ‘acaba?’ demiştik. Saray görevlisi hissiyatıyla işlerini yapan tetikçi yazar, yorumcu kılıklı kişiler yazdığında, söylediğinde de ne ölçüde ciddiye almak gerektiği tartışılır bir şeydi. Ama artık meselenin tartışma kaldırır yönü kalmadı; Erdoğan, kendisine muhalefet eden bütün kişi ve kuruluşları kapatılması, el konulması, batırılması, hapsedilmesi gereken birer ‘hedef’ görüyor...
7 Haziran seçimleri öncesinde bu niyetini belli etmişti. Yenilgiye uğrayınca mecburen planını askıya aldı. Ve şimdi 1 Kasım’daki dayatma, şantaj ve ‘son koz’ seçimlerine giderken bu muhalefeti susturma planını yeniden gündemine aldığı anlaşılıyor.
Medyaya yansıdı; Ali Babacan Başbakan Davutoğlu’na “Aman efendim, tam da G-20 toplantıları öncesinde?” deyince, Sayın Davutoğlu da “öyle bir şey yok, inanmayın” demiş. Ama Davutoğlu’nun cevabı, Erdoğan’ın sözleriyle birlikte okunduğunda, bundan anladığımız, sindirme operasyonunun sadece bir ‘zamanlama’ konusu olduğu. 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarına bakılacak önce. AKP tek başına iktidar olacağı bir sonuç elde ederse, tutmayın Saray’ı; “ne demişsek o!”
Bazen “Allah söyletiyor” deriz ya, karşı karşıya olduğumuz tehdit ve şantajın da bence böyle bir anlamı var.
AKP tek başına iktidar olursa, neler yapacağını ‘en üst düzeyde’ deklare etmiş bulunuyor. Muhalefet partileri ‘yok’ sayılacak; ‘iç ve dış mihrakların oyuncağı’ denecek, ‘terörün uzantısı’ denecek; demokrasinin ancak muhalefetin varlığıyla anlamlı bir yönetim şekli olduğu gerçeği çamurla sıvanacak. Saray’ın dümen suyuna girmekten imtina ettikleri için, zaten alarm zilleri çalan ekonominin nasıl etkileneceği umursanmaksızın bazı sermaye grupları batırılacak. Israrla batmayanlara, el konacak. Muhalif medya ‘paralel, terörizm, casusluk’ türü bugünden kamuoyunu alıştırmaya çalıştıkları iddialarla susturulacak. Yazarları hapsedilecek. Her nasılsa hâlâ işlerinden edilemeyen akademisyenlerin üniversitelerden atılması sağlanacak. Her biri yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş olarak faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, mesela ‘Sağlam İrade’ konulu kampanyalara katılmayı reddedip ‘bağımsız’ ve ‘sivil’ kalmakta ısrar etmeyi sürdürürlerse, kapatılacak. Parlamento, ‘Reis’in ‘başkan’ olma isteğini kitabına uydurursa ne âlâ, yoksa fiili başkanlık rejimine geçilecek.
Evet; 1 Kasım’da oylayacağımız budur işte. Türkiye’nin, Saray’ın dilediği gibi yöneteceği bir ‘çiftlik’ haline getirilmesine illa da onay vermemiz isteniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçenekleri önümüze çok net bir şekilde koyduğu için belki de ona teşekkür etmemiz gerek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025