Cafer Solgun
Bazı “olmadık” şeyler sık sık ve üst üste yaşanınca kanıksanıyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın son birkaç yılda oldukça sıklaşan sürmekte olan bazı davalarla ilgili açıklamaları, söylemleri mesela. TCK’de “Yargıyı etkilemeye teşebbüs etmek” diye bir “suç” tarif edilmiş, oysa. Ne var ki sayın cumhurbaşkanı kendinde bu yetki ve kudreti görüyor.
Hukuk, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve bağımsız yargı kavramları, devleti yöneten etki ve yetkileri yasayla tarif edilmiş kişileri ve kurumları belirli bir anlayış içerisinde hareket etmeye yükümlü kılan normlardır.
Hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir demokratik hukuk devletinde kuvvetler ayrılığı ve beraberinde bağımsız yargı, toplumu bir arada tutan temel değer yargılarına hayatiyet kazandırır ve bunların başında da “adalet” gelir.
Sadece yürürlükteki yasalara ve vicdanına karşı taşıdığı sorumlulukla hareket eden bir bağımsız yargı, kurumları ve her düzeyde yöneticileriyle birlikte devletin yurttaşlara karşı adil, eşit ve sorumlu davranmasının -teorik olarak- en büyük güvencesidir.
Malum; her yurttaş yasalara uymakla yükümlüdür, yasaların “suç” olarak tanımladığı fiillerinden dolayı yargılanır, cezalandırılır veyahut aklanır. Bu, devleti yönetenler için çok daha fazla geçerli bir kuraldır. Devleti yönetenlerin yasayı, hukuku deyim yerindeyse “takmadığı” bir ülkede, yurttaşların en temel hak ve özgürlükleri dahi tehlikeye girer; çünkü keyfi bir yönetim biçimi hâkim olur.
Başta belirttiğim gibi, adil yargılamayı etkilemeye yönelik tutumlar Türk Ceza Kanunu’nda “suç” olarak tanımlanmıştır. Altı aydan iki yıla kadar cezası vardır.
Ne demektir yargıyı etkilemeye teşebbüs etmek? 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 277. Maddesinde şöyle tanımlanmış:
“(1) Görülmekte olan bir davada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır. (2) Birinci fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılır.”
Yargıyı etkileme imkanları en çok olanlar, malum, devleti yönetme yetki ve kudretini elinde bulunduranlardır. Dolayısıyla bütün yasalarla ilgili olduğu gibi bu konuda da en çok hassas davranması gerekenler de. Ki, yurttaşların aynı hassasiyetle davranmasını isteyebilsin, bekleyebilsinler…
Örnekler maalesef çok ama konuyla ilgili üç örnek vereceğim.
-Kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak bilinen “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi (11 Ocak 2016) imzalayan akademisyenler için Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Ocak 2016’da şöyle demişti:
“Bunlar zalimdir, alçaktır, çünkü zalimlerle beraber olanlar zalimdir. Katliam yapanlarla beraber olanlar katliam içerisinde oldukları için onlar da aynı suçu işlemişlerdir. Bütün yargı makamlarını, üniversitelerin senatolarını Anayasamız ve yasalara ters bu hareketleri sebebiyle, dün yaptığım konuşmada göreve davet ettim, atılması gereken adımların süratle atılması gerektiğini...”
O akademisyenler görev yaptıkları üniversitelerden uzaklaştırıldılar. Haklarında “terör” davaları açıldı. Ve sonuçta hepsi de beraat etti…
-Sayın Erdoğan, HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş için yurtdışında katıldığı bir toplantıda gazetecilerin sorusu üzerine yaptığı açıklamada (8 Temmuz 2017), sözlerine “Bu söylediğiniz kişi bir teröristtir” diyerek başladı ve devam etti:
“Ve öyle bir terörist ki, bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, ondan sonra sokağa döktüğü Kürt kardeşlerimi de, 53 Kürt kardeşimi, yine Kürtlere öldürten bir teröristtir. Bu sadece suçlarından bir tanesidir. Şu anda zaten yargıdadır. Yargı onlarla ilgili ne karar verirse, o karar bizim başımızın gözümüz üstündedir” dedi.
Selahattin Demirtaş hala tutuklu. Mahkemeler serbest bırakmaya cesaret edemiyor.
-Ve bu da Erdoğan’ın Osman Kavala’nın beraat etmesiyle ilgili açıklaması (18 Şubat 2020): “(Soros’un) Türkiye ayağı içerideydi bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar.”
Ve Osman Kavala tekrar tutuklandı.
Belirtmemek eksiklik olur: Yeni bir şey değil; ülkemizde yargı-siyaset ilişkisi her zaman sorunluydu. Yargı kurumu denilebilir ki hiçbir dönemde yukarıda özetle belirttiğim rolü layıkıyla yerine getiremedi. Devlete hâkim olan ideolojik tercihlere göre hareket etti. Şu veya bu gücün çıkarlarına göre, sipariş ve beklentilerine göre pozisyon aldı.
Ve “yeni” denilen Türkiye’de yargı, neredeyse eskisine rahmet okutacak derecede iktidar gücünün elinde sağa sola sallanan bir sopa haline geldi.
Sokaktaki memleket meseleleriyle ilgili herhangi bir vatandaş, Osman Kavala örneğinde yaşanan türden gelişmeler olduğunda, “Reis bırakmaz bunu” şeklinde tepki veriyor ve genellikle de haklı çıkıyor.
Yargıya güven yerlerde sürünüyor.
Varlık gerekçelerini oluşturan değerleri korumaktan aciz bir yargıya kim, neden güvensin ki zaten?
Türkiye’nin düşe kalka ve çok ağır bedeller ödeyerek edindiği demokrasi deneyimi ve birikimi, heba oluyor.
Sayın “Reis”in danışmanlar ordusu, bakanları, parti kurmayları ve iktidar beslemesi medya “Ne güzel buyurdunuz efendim” dedikçe, Reis de bazen avukat, bazen savcı, bazen de mahkeme olmakta bir beis görmüyor.
Halk arasında bu tür durumlar için “Et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa?” denir.
Tuz koktu ve çürüyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025