Cafer Solgun
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Helalleşme yolculuğuna çıkıyorum” şeklindeki çıkışıyla siyaset gündemini bir parça karıştırdı. İktidar çevrelerinden bu çıkışın samimiyetini sorgulayan tepkiler gelirken, kendi tabanı da dahil özellikle ulusalcı kesimlerden “Geldik, geliyoruz derken helalleşme de nereden çıktı?” öfke ve şaşkınlığını yansıtan tepkiler aldı.
Belli ki Sayın Kılıçdaroğlu bu çıkışıyla, uzun süredir AKP seçmeninin omurgasını oluşturan müteddeyin seçmenin ilgisini çekme çabasını yeni bir boyuta taşımış oluyor. Bu seçmen kitlesine yönelik pompalanan “CHP iktidara gelirse…” korku, kaygı ve endişelerini gidermek istiyor. İyi niyetli düşünelim: İzleyen günlerde daha somut ve net vaatlerle bu tutumunu sürdüreceğini öngörmek mümkün.
Eğriye eğri doğruya doğru: Kılıçdaroğlu aslında CHP Genel Başkanı koltuğuna oturduğundan beri bu yönde bir çaba içerisinde. Düşünün ki İslamcı kimlik ve duyarlılıklarıyla bilinen Mehmet Bekaroğlu, Cihangir İslam gibi isimler uzun süredir CHP’lidir ve CHP’nin ulusalcı, laikçi kesimlerinden gelen tepkileri göğüsleyen de Kemal Kılıçdaroğlu olmuştur.
Bu, Deniz Baykal dönemi CHP’si gibi sağ-muhafazakar seçmenden oy almak maksadıyla vitrine Süleyman Demirel’in birkaç adamını koyarak başvurulan bir siyasi “taktik” midir yoksa Kılıçdaroğlu gerçekten de “yeni” bir anlayışla mı hareket etmektedir?
Anladığım şu: Kılıçdaroğlu kaskatı Kemalist CHP’lilerden farklı olarak iktidar olabilmek için sadece “vitrin düzenlemesi” yapmanın yeterli olmadığını gördü. “Kurucu parti”, “Devlet partisi” edasında siyaset yapmanın CHP’yi ezeli muhalefet partisi olmaya mahkum eden bir kaçınılmaz sonuç ürettiğini fark etti. Bu yönde attığı adımların Ortodoks Kemalist kesimler kadar, belki de daha fazla, iktidar bloğunu rahatsız etmesi, muhtemelen CHP’yi sokmak istediği mecranın “isabetli” olduğu sonucuna varmasına katkı sağladı.
Genel Başkan koltuğuna oturduktan sonra telaffuz ettiği “yeni CHP” sloganı, 2019 yerel seçimlerinden bu yana ilk defa anlam kazanmaya başladı.
CHP iktidar olmak istiyor
Buradan hareketle denilebilir ki uzun yıllardan beri ilk defa CHP iktidar olmaya cidden istekli.
Bilmeyen veya “bir siyasi parti, hem de ana muhalefet partisi tabii ki iktidar olmak ister ne var ki bunda” diye düşünebilir. Oysa söz konusu CHP ise durum pek de bu genellemenin ifade ettiği gibi değil.
Çünkü CHP, ilk serbest seçimlerden bu yana (1950) iktidarını kendisini sağ, muhafazakar, milliyetçi olarak tanımlayan partilere teslim ettiğinden beri siyaset tarzını “devlet adına, müesses nizam adına muhalefet yapmak” şeklinde belirlemiş bir parti. “Kurucu parti”, “devlet partisi” misyonuyla askeri vesayet odaklarının açık veya örtülü desteğini de alarak hep bu rolü oynadı. Yürüttüğü siyaset, genellikle “rejim elden gidiyor”, “laiklik elden gidiyor”, “tehlikenin farkında mısınız” olarak özetlenebilecek, toplumu sürekli “tetikte” olmaya davet eden bir siyaset oldu. Darbe dönemlerinde, darbecilerin “Siyasiler Atatürk ilke ve inkılaplarından saptılar, o yüzden müdahale ettik” şeklindeki gerekçe ve izahatlarıyla düşünsel manada bir sorunu olmadı. Seküler çevrelerin desteğini “yeterli” gördü ve bu tabanını genişletmek yönünde kayda değer bir çabası, açılımı olmadı. 70’li yıllar Ecevit döneminde “ortanın solu”, “hakça düzen” gibi sloganlar etrafında ilgisini çektiği emekçi, Kürt, Alevi yurttaşların desteği hiçbir zaman istikrarlı bir ilişki veya siyasi zemini sağlam bir bağlılığa dönüşmedi (Kürtler açısından 90’lı yıllardan itibaren dibe vurdu). Kazandığı yerel yönetimlerde bir tür “dükalıklar” oluşturdu. Parti bünyesinde yarattığı “partili” tipolojisi, rant, ihale, belediye başkanlığı, vekillik, delegelik hesapları etrafında oluşan hizipler koalisyonu gibiydi.
Bilgi olarak aklımızda bulunsun: Türkiye 1950 seçimlerinden günümüze yaklaşık 65 kez genel seçimlere gitti. Bu seçimlerin hiçbirinde CHP tek başına hükümet kuracak bir çoğunluğu elde edemedi. Azınlık hükümetleri kurdu, koalisyonlarda yer aldı ve bu sürenin toplamı, 4 yıl 9 ayı koalisyon hükümetleri, 14-15 ayı da azınlık hükümeti olacak şekilde, sadece 6 yıl.
CHP’nin iktidara gelmeye “istekli” oluşu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” çıkışıyla bu istekli olma halini yeni bir boyuta taşıma çabası, sanırım CHP’nin bu gerçekliği ile birlikte okunursa asıl anlamını buluyor.
Şunu da eklemek gerek; Kılıçdaroğlu ve CHP sözcülerinin sıklıkla yakındıkları AKP’nin kutuplaşma siyasetinin mimarı da, en azından dün kadar yakın bir geçmişe değin, CHP’den başkası değildi. Misal, CHP “laik-anti laik” kutuplaşması veya bağlantılı olarak başörtüsü yasağı uygulamasının bir “tarafı” iken…
Helalleşmek için yüzleşmek gerek
Sayın Kılıçdaroğlu bazı tepkilere cevaben “helalleşme” ve “hukuk” kavramlarının birbirine karıştırılmaması gerektiğini söyledi. Doğru elbette. Helalleşme, birbirine karşı taşıdığı önyargılar ve bunların neden olduğu sorunları, hata ve yanlışları karşılıklı olarak bağışlamayla ilgili İslami bir davranış kalıbı. Hukuk ise yasa, suç, ceza kavramlarıyla ilgili bir hassasiyet. Kanımca asıl önemli olan ise, yüzleşme… Çünkü helalleşmeye gerek duymanıza neden olan sorunlar var. Bu sorunlarla yüzleşmeden kimden nasıl “helallik” isteyebilirsiniz?
Kılıçdaroğlu’nun “helalleşeceğiz” derken örneklendirdiği “yaralar” üzerinden gidelim.
“28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz” ne demektir mesela? Ne 28 Şubat ne de diğer darbe ve müdahaleler birtakım “kötü” kişilerin kafalarına göre hareket etmesiyle yaşanmıştır. Bir ideolojik, düşünsel temeli vardır bunların. Bu zihniyet ve yol açtığı sorunlar bir bütün olarak yüzleşme konusudur… Darbecilik yoluyla, devlet gücü eliyle toplum mühendisliği yapmayı kesin biçimde mahkum etmeyi gerekli kılar…
“Roboski ile helalleşeceğiz” demek, o insanların acılarını paylaşmak, anlamlıdır, kıymetlidir tabii ki ama yetmez. Çünkü bu katliamın temelinde de Kürt sorunu vardır. Devletin Kürtlere, Kürt sorununa bakış açısı vardır. Şeyh Said’ten, Seyit Rıza’dan, Zilan’dan günümüze yaşanmış katliamlar vardır. Roboski ile helalleşmek, Kürt sorunuyla yüzleşmeyi ve beraberinde köklü bir zihniyet devrimine açık olmayı gerektirir… Aynı şekilde “Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşmek” de… Diyarbakır 5 Nolu Hapishanesini 12 Eylül’de bir işkencehaneye çeviren Esat Oktay Yıldıran ve diğer işkenceciler, kişi olarak kötü insanlar olmaları bir yana esas olarak bir “görev” ifa ettiklerine inanıyorlardı ve bu yüzden Diyarbakır hapishanesine “Türkleştirme okulu” adı vermişlerdi…
“Sivas, Maraş mağdurlarıyla helalleşmek” belki de Kürt sorunundan daha köklü, daha kapsamlı bir toplumsal yüzleşme konusudur. Çünkü temelinde varlıkları, inançları, ibadetleri yok sayılan Aleviler ve onların eşit yurttaşlık sorunları, talepleri vardır. Yüz yıllar içerisinde şekillenmiş, kökleşmiş, güç odakları tarafından istismar edilmiş, “kaos” senaryolarına konu edilmiş bir sorundur söz konusu olan…
“Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar, 6-7 Eylül mağdurlarıyla helalleşmek” için de Ermeni, Rum, Yahudi, bir bütün olarak “gayrimüslim” yurttaşlara ve Kürtlere yönelik düşmanlık üzerinde bina edilen, bu coğrafyanın doğasına aykırı Türk milliyetçiliği, ırkçılığı ile yüzleşmek gereği vardır…
Ali İsmail Korkmaz ve diğer Gezi’de hayatını kaybeden gençlerimizin aileleriyle “helalleşmek” için de, her muhalif toplumsal hareketi “ezmeye” koşullandırılmış “devlet aklı” ile yüzleşmek gerekir…
Soma ile “helalleşmek” de, devlet himayesi altında kar hırsını her şeyin üzerinde tutan azgın kapitalist sistemin insanlık dışı “hukuku” ile yüzleşmek gerekir…
Bu “yaralar” açık, evet. Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle, “Ülkemizin makus tarihini kırabilmek” tabii ki mümkündür ve bu da sahici, işleyen bir demokrasiden yana ilkeli, kararlı bir duruş gerektirir…
‘Dûr bî nur e’
Kılıçdaroğlu bir adım attı. Anlamlıdır, kıymetlidir. Ama gerekleri vardır. Kendisini bir sorumluluk altına sokmuştur ve bundan böyle attığı bu adımın sahibi olup olmamakla sınanacaktır.
Çinli düşünür Lao Tzu, “En uzun yollar bile bir ilk adımla başlar” demiş. Eğer girdiğin yoldan geri dönmeyeceksen…
Kürtler de “Dûr bî nur e” derler, zorlu ama yürünmesi gerekli bir yola çıkarken. “Uzak, ışıklıdır” demek. Uzakları yakın eden ise, yürüdüğün yolun doğruluğuna duyduğun inancın verdiği güçtür…
Yazarlar
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025