Celal BAŞLANGIÇ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağı, bagajında Medine'de "kalp krizi"nden yaşamını yitiren Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve yazarı Hasan Karakaya'nın cenazesiyle iniyor Atatürk Havalimanı'na 2015'in son günü.
Bir basın toplantısı düzenliyor havaalanında.
"Rahmetli" Karakaya için "Güçlü bir kaleme sahip olduğuna inanıyorum" diyor.
Elbette bu değerlendirmesinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kalemden ne anladığına" iliş-kin bir sonuç çıkartılamaz.
Ama öyle güçlü bir kalem düşünün ki, ölümünün ardından "sevenleri" yazılarından tek bir örnek ya-yınlayamadılar, "ölümüne sevinenler" onlarca, yüzlerce alıntıyı "kötü örnek" olarak paylaşıyor bu "güçlü kalem"den.
Yani "Allah günahlarını affetsin" diyeceğim ama, korkum şu ki, böyle bir talebi karşılamak için Al-lah'ın bir hayli fazla mesai harcayıp diğer masumların günahlarını affetmeye vakit bulamayacak ol-ması...
SÖYLENENİ SÖYLENMEMİŞ GİBİ GÖSTERMEK
Neyse, biz yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın basın toplantısına dönelim.
Bir gazeteci soruyor:
"Sayın Davutoğlu ve Sayın Kılıçdaroğlu bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından Sayın Davutoğlu bir televizyon programına katıldı. Orada 'Üniter devletlerde de başkanlık sistemi olabilir' dedi. Sizin bu konudaki görüşünüzü alabilir miyiz?"
Hemen aklınıza "Bu ortayı Galatasaraylı Metin Kurt bile yapamazdı" diye fesatlık gelmesin ama, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu "şık" ortaya öyle bir "vole" vuruyor ki, top tribünleri aşıp bütün dün-yayı ayağa kaldırıyor:
"Üniter sistemli başkanlık baktığımızda var. Hitler Almanyasına baktığımızda da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz. Yeter ki bütün mesele başkanlık sisteminin uygulamasında halkını rahatsız eden bir yapısı olmasın. Şu anda da 'Başkanlık sistemleri de A’dan Z’ye pirüpaktır' diye-meyiz ama diğerlerine kıyasla baktığımız zaman parlamenter demokrasiye göre onların çok daha başarılı olduğunu görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin kahir ekseriyetinde başkanlık sistemini olduğunu görüyoruz. ABD’deki partili başkanlık sistemidir." (Erdoğan'ın konuşmasının tam metni için bakınız, http://t24.com.tr/haber/cumhurbakani-erdogan-konusuyor,322497)
Meselem, "Padişah mı olmak istiyor, halifeliği de üstlenecek mi, diye merak ediyorduk. Meğer Füh-rer olmaya heves etmiş" demek değil.
Nasıl bir "iktidar olma" anlayışıyla karşı karışa olduğumuzu anlatmak.
Bu "iktidar olma" anlayışı "yaptığını yapmamış, yapmadığını yapmış gibi göstermek" konusunda pek mahir.
Elbette aynı yetenek, "söylediğini söylememiş, söylemediğini söylemiş gibi göstermek" alanında da tezahür ediyor.
Bakıyorlar ki...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hitler Almanyası örnekli başkanlık açıklaması" doğal olarak "Türki-ye'de, dış temsilciliklerde ve yavru vatan Kıbrıs'ta" hayli yankı buluyor.
Yabancı yayın organlarında Erdoğan'la Hitler'in fotoğrafları yan yana yayınlanıyor. YouTube'a Hit-ler'in portresine dönüşen Erdoğan görüntüleri düşüyor....
BU SÖZÜN 'ÇARPITILMAYA' İHTİYACI VAR MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından; saat hesabıyla tam 24 saat, gün hesabıyla tam bir gün, yıl hesabıyla da tam bir yıl sonra; yani yeni yılın son günü yapılan açıklamaya, yeni yılın ilk günü düzeltme geliyor "Cumhurbaşkanlığı"ndan.
Açıklamada "Cumhurbaşkanı'mızın 'Hitler Almanyası' benzetmesi bazı haber kaynakları tarafından açıkça çarpıtılarak ve tam tersi bir mana verilerek kullanılmıştır" deniliyor.
Şimdi bir elinizi vicdanınıza, diğer elinizi aklınıza koyup karar verin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullandığı "Hitlerli cümle" aynen şu:
"Üniter sistemli başkanlık baktığımızda var. Hitler Almanya'sına baktığımızda da bunu görürsünüz."
Şimdi bu sözün "çarpıtılmaya" ihtiyacı var mı?
Elbette yok. Ancak farklı biçimlerde yorumlanabilir ya da analiz edilebilir ama asla çarpıtılamaz.
Devam edelim.
"Cumhurbaşkanlığı" açıklamasında Erdoğan'ın altını çizdiği üç nokta sıralanıyor:
"1) Başkanlık sistemi üniter devletlerde de olur. Başkanlık sistemi, federalizme dayanmak zorunda değildir."
Evet, aynen böyle söyledi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Zaten bu yaklaşımını "çarpıtan" ya da "tam tersi mana veren" yok.
Gelelim "Cumhurbaşkanlığı" açıklamasındaki ikinci noktaya:
"2) Hem parlamenter hem de başkanlık sisteminde esas olan, adalet ilkesinin uygulanması ve hal-kın beklentilerinin karşılanmasıdır."
İşte burada "küçük" bir problem var!
Açıklamada "esas olan, adalet ilkesinin uygulanması" deniliyor ya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda tam olarak söylediği şu:
"Uygulamada siz eğer adalet dağıtıyorsanız, halkın aradığı, beklediği nedir, adalettir. Bu olduğu anda zaten sıkıntı olmaz."
Yani konuşmanın bu bölümünde Erdoğan'ın söylediği, "Cumhurbaşkanlığı" açıklamasında yer al-dığı "esas olan, adalet ilkesinin uygulanması" biçiminde değil. Erdoğan, "Uygulamada siz eğer adalet dağıtıyorsanız, halkın aradığı, beklediği nedir, adalettir" diyor.
Yani burada, henüz altı doldurulmayan "Türk tipi başkanlık" sistemine ilişkin ciddi bir ipucu var; de-mek ki, bu başkanlık tipinde "Başkan babamız" adaletin "tek yetkili distribütörü" olacak.
Biz yine de devam edelim,"Cumhurbaşkanlığı"nın altını çizdiği son noktaya:
"3) İster parlamenter ister başkanlık modeli olsun, sistem kötüye kullanıldığında, Hitler Almanya-sında olduğu gibi ortaya felaketle sonuçlanan kötü yönetimler çıkabilir. Ne parlamenter sistem ne de başkanlık sistemi, bu tür sonuçların ortaya çıkmasına tek başına engel olamayabilir. Önemli olan millete hizmet eden adil bir yönetim tarzının benimsenmesidir."
Şimdi yine bir elinizi vicdanınıza, diğer elinizi aklınıza koyun. Yukarıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının tam metnini içeren linki de verdim. "Cumhurbaşkanlığı" açıklamasındaki üçüncü maddenin azıcık kıyısından geçen "Şu anda da 'Başkanlık sistemleri de A’dan Z’ye pirüpaktır' diye-meyiz" sözü dışında tek bir cümlesi var mı Erdoğan'ın? Elbette yok.
"Cumhurbaşkanlığı"nın yaptığı "yalanlama"yı okudukça gerçekleri bulmak biraz daha zorlaşıyor.
"Cumhurbaşkanlığı" açıklamasında bu "altı çizilen" üç maddeden sonra, sanki birileri yeniden yazı-yor Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını.
"Bazı basın kuruluşlarının 'Erdoğan, etkili başkanlık sistemine örnek olarak Hitler Almanyasını gös-terdi' şeklinde haber yapmasının tarafsız ve dürüst habercilik ilkeleriyle asla bağdaşmadığı vurgu-landı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: Böyle bir benzetme söz konusu değildir. Holokostu ve antisemitizmi, İslamofibiyle beraber bir insanlık suçu olarak ilan eden Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerinin Hitler Almanyasına olumlu bir gönderme gibi yansıtılmaya çalışılması kabul edilemez." (http://www.milliyet.com.tr/cumhurbaskanligindan-hitler/siyaset/detay/2172645/default.htm)
AKP'NİN YALANLAMASI BİLE YALAN!
Şimdi yine bir elinizi vicdanınıza, diğer elinizi aklınıza koyun; bir de gözünüze, kulağınıza hakim olun.
Söyleyin bakalım, bu sözle Erdoğan Hitler Almanya'sına olumsuz bir gönderme mi yapıyor:
"Üniter sistemli başkanlık baktığımızda var. Hitler Almanyasına baktığımızda da bunu görürsünüz."
Bu cümleden "Erdoğan, etkili başkanlık sistemine örnek olarak Hitler Almanya'sını gösterdi" diye "bazı basın kuruluşlarının haber yapması" açıklamada yer aldığı biçimiyle "tarafsız ve dürüst ha-bercilik ilkeleriyle" neden "asla" bağdaşmıyor?
"Erdoğan 'üniter sistemli' başkanlığa Hitler Almanyasını örnek gösterdi" diye yazdıkları için mi?
İster "etkili başkanlık" densin, ister "üniter sistemli başkanlık" densin, belli ki Erdoğan'ın olumlu gör-düğü tek örnek Hitler Almanyası.
Konuşmasında ABD'deki başkanlık sistemine şöyle bir değip geçiyor ama daha önceki açıklamala-rından da biliyoruz ki bu ülkedeki başkanlığa yaklaşımı "Zavallı Obama" kıvamında.
Sonuç olarak "Cumhurbaşkanlığı" açıklamasının sonunda "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerinin Hitler Almanyasına olumlu bir gönderme gibi yansıtılmaya çalışılması kabul edilemez" deniliyor.
Ne yani, Erdoğan'ın bütün bu konuşmalarını onlarca TV'den canlı yayında gözlerimizle görüp, ku-laklarımızla duyup, gazetelerde sayfa sayfa okuduktan sonra bizden "Sayın Cumhurbaşkanı'mız Hitler Almanya'sına olumlu değil, tam tersi olumsuz bir gönderme yapmıştır" diye analiz yapmamız mı bekleniyor?
Tam bir gün önce, NTV'de Ahmet Arpat'ın yönettiği programda Mustafa Karaalioğlu ile Seda Öğre-tir'in sorularını canlı yayında yanıtlıyor Başbakan Ahmet Davutoğlu .
Bir soru üzerine Davutoğlu parlamenter sistemin de diktatörlüğe ya da otoriter yapıya dönüşebile-ceğine örnek veriyor:
"Hitler Almanyası parlamenter sistem içinden doğdu."
Kesin; Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla "Hitler Almanyası"na bir takmışlığı var AKP iktidarının.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "üniter sistemli başkanlık mümkün" diye "olumlu örnek" verirken Hitler Almanya'sını gösteriyor... Başbakan Davutoğlu'da başkanlık sisteminin de demokratik olabileceğini anlatırken, parlamenter sistemin olumsuz yanlarını göstermek için Hitler Almanya'sı örneğine baş-vuruyor..
Bütün bu süreçten anladığım iki şey var.
Birincisi, "yapılmamışları yapılmış, yapılmışları yapılmamış; söylenenleri söylenmemiş, söylenme-yenleri söylenmiş" gösterme konusunda pek mahir olan iktidar sözcülerinin "yalanlamaları bile ya-lan".
İkincisi de, görünen o ki bu AKP'nin mutfağında bir "Hitler Almanyası" pişiriliyor ama, Cumhurbaş-kanı "sıcak", Başbakan "soğuk" servis ediyor. Yerseniz, afiyet olsun!
CELAL BAŞLANGIÇ / HABERDAR
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021