Celal DENİZ
Cumartesi Anneleri olarak bilinen, çocukları ya da yakınları kaybedilen insanların bir tür pasif direniş olarak sürdürdükleri eylem tam 600 haftadır yaklaşık on bir buçuk yıldır devam etmektedir.
Ülke tarihine bakıldığında yaşam hakkı ihlallerinin türlü türlü örneklerine rastlarız. Gözaltında kaybetmekten, işkencede öldürmekten, faili meçhul cinayetten, asit kuyularına atılmaktan, sağ yakalayıp yargısız infaz etmeye kadar birçok yaşam hakkına devletin kasti davranışlarına tanık olmak mümkündür.
Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gerekse, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurulara ve sonuçlarına bakıldığında devlet yüzlerce davada yaşam hakkını ihlalden mahkum edilmiştir.
Bir ülkede demokrasinin olup olmadığının temel kriterlerinden birisi bireyin özgürlüğü ve yaşam hakkının güvencede olup olmadığıdır. Yaşam hakkı insan haklarında birincil olanıdır. Diğer haklar türev olarak ikincil haklardır. Çünkü diğer hakların kullanımı ve varlığı bu hakkın varlığına bağlıdır.
Devlet insanın yaşam hakkını korumak, güvencelere almak zorundadır. Bu anlamda hem negatif hem de pozitif yükümlülükleri vardır. Bu anlamda insanın hem kamusal güçler tarafından öldürülmeme hem de insan yaşamına dönük tehlike ve risklere karşı kamusal güçlerce yaşamın korunması ve güvenceye alınması gerekmektedir. Yaşam hakkı evrensel bir hak olarak bir yanıyla öldürülmeme hakkıdır.
Devlet trafik kurallarını düzenlerken örneğin bir kavşakta itfaiye aracı, polis aracı ve ambulansın geçiş üstünlüğünü ambulansa vermiştir. Çünkü insanın yaşam hakkı birincildir. Ancak trafik kurallarında insan yaşamına öncelik veren devlet, güvenlik uygulamalarında insanın yaşam hakkını fazlasıyla ihlal edebilmektedir.
1980 yılından bu yana işkencede öldürmelerden, gözaltında kayıplara, yargısız infazlara kadar yüzlerce örnek yaşanmıştır. En çok darbe ve OHAL dönemlerinde yaşam hakkı ihlalleri gerçekleşmiştir.
Yaşam hakkı ihlalinin bir başka boyutu ise ülkede süren ilan edilmemiş savaş nedeniyledir. 40 yıldan fazladır Kürt sorunundan kaynaklı çatışmalı süreç birçok asker, polis, gerilla ve sivil insanın can kaybını getirmiştir.
Bu anlamda devletin yaşama hakkının korunması yükümlülüğünün gereği olarak çatışmalı süreci barışçı bir yol ile çözüme kavuşturması gerekmektedir. Ancak devlet barışçı müzakereye dayalı yol ve yöntemler yerine güvenlikçi politikalarla sonuç almayı defalarca denemekte ancak sonuç alamamaktadır.
İşte bu çatışmalı sürecin devam ettiği bir dönemde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi ''Barış içinde yaşama hakkı'' kampanyası başlatarak ilan edilmemiş savaşın sonuçlarının kanıksandığı, insan ölümlerinin artık doğallaştığı bir zamanda yaşam hakkına dikkat çekmek istedi.
Zamanlaması doğru bir kampanya ne yazık ki medyada hak ettiği yeri alamadı. Çünkü medya iktidarın savaş tamtamlarını çalmakla meşgul. Kraldan daha çok kralcı bir ruh hali ile hareket etmektedir. Bir dönem ölen asker ve polislerin yaşam öykülerini dramatize ederek haber yapmayı tercih etmişlerdi. Şimdilerde ise neredeyse öldürülen asker, polis, korucu, sivil insanların haberlerini görmezden gelmeye başladılar. Tabi ki bu iktidarın savaş politikalarına karşı toplumsal bir tepkinin oluşmasını önlemek için yapılmaktadır.
Medyanın görmek istemese de YSP'nin başlattığı bu kampanya öneminden kaybetmemektedir. Çünkü YSP'nin başlattığı imza kampanyasında ki çağrı hepimiz için önemlidir.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin çağrısı şöyledir. ''Demokratik, adil ve huzurlu bir ülkede yaşamak istiyorum. Ülkemizde ve bölgemizde bir süredir yaşadığımız savaş ortamı ve artarak devam eden şiddet nedeniyle bu isteğe güç verecek olan bir arada yaşama imkanımız ve umudumuz bugün ağır tehdit altında. Her ölüm duygusal kırılmayı büyütmekte, bizleri birbirimizden uzaklaştırmaktadır.
Geleceğe olan inancımızı tahrip eden bu duruma teslim olmak istemiyorum. Ölümlerin olağanlaşmasına izin vermiyorum. Ortak çabayla yaşamayı ve yaşatmayı mümkün kılan şartları yaratmak ve bu olumsuz gelişmeyi durdurmak istiyorum.
Konuşarak çözemeyeceğimiz bir sorunumuz olmamalı. Bütün temel sorunlarımızın demokratik ve katılımcı bir diyalog ve müzakere içinde ele alınmasını istiyorum.
“Barış içinde yaşam hakkıma sahip çıkmak” için, iktidarı, muhalefet partilerini, sivil kurumları ve bütün yurttaşları diyalog, barış ve kardeşlik diline ve davranışına sahip çıkmaya, güven ve huzur veren bir ülke ortamının yaratılmasına katkıda bulunmaya davet ediyorum.”
Sende katılmalısın yaşamı savunmaya diyerek yazıyı noktalarken kampanyaya en azından bir imza ile katılmanızı istersem çok şey istemiş olur muyum? İmza için http://barisicindeyasamhakki.net/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017