Cemil ERTEM
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) düzenlediği İnovasyon Haftası bu yıl da oldukça öğretici ve ufuk açıcıydı. TİM, bu yıl da İnovasyon Haftası’nda bu alanda önemli sayılacak isimleri konuşmacı olarak getirmişti. Konuşmacıların tabii ki bu konuda geliştirdikleri ürünleri, fikirleri çok önemliydi. Ama Başbakan’ın son gün yaptığı konuşmaya kadar, çok önemli, belirleyici bir alan ağırlık kazanmadı gibi geldi bana... Şimdi bunu anlatacağım...
Nedir bu inovasyon?
Bugün inovasyon kelimesi yenilik ve bu yeniliğin maddi alanda -ticari ve ekonomik- karşılığını bulması, bir değere dönüşmesi anlamında kullanılıyor. Üretim ve ürün inovasyonu bu anlamda daha çok öne çıkıyor. Ürün dışında, yeni bir pazarlama, dağıtım şekli bulmak bunu ticari olarak etkinleştirmek de inovatif bir faaliyet sayılıyor. Böyle olunca inovasyonun pazarlama faaliyetinin ‘cinliklerine’ indirgenmiş bir tanım olma tehlikesi de var. Örneğin çamaşır makinesinin motor devir hızını artırıp, çamaşırları aynı zamanda kurutmak ve bunu ticarileştirmek ya da çay-kahve makinesi yapmak oldukça inovatif bir hikaye sayılabiliyor. Tabii bu alandaki tekeller de, bu inovatif (!) faaliyetler için ‘biz Ar-Ge yapıyoruz’ diye milyonlarca dolar teşvik ya da vergi kayırmasını cebe indirebiliyorlar. Tabii TİM’in inovasyon haftaları, inovasyonun bu dar, kasaba tüccarlığı ‘tanımının’ sınırlarını aşan etkinlikler.
Aslında inovasyon, özellikle ünlü iktisatçı Schumpeter’in anlattığı anlamda, iktisadi olarak bir dönemden diğerine geçişi sağlayacak yeniliklerin, yenilikçi süreçlerin kesintisiz bir araya gelmesi ve yeni bir süreç oluşturması durumunda önemlidir. Burada kesintisiz inovasyon kavramı karşımıza çıkıyor.
Yeni ürün ve süreçler eskilerinin yerini alır, yeniden yapılanma sürecin tüm ekonomik akıs?larına nüfuz eder ve sistemik bir çöküs?ü tetikleyerek yapısal bir dönüs?üme neden olur. Çünkü kesintisiz inovasyon, paradigma dönüs?ümünün derin tas?ıyıcısıdır.
Böylece karşımıza çok az kullandığımız bir kavram da çıkıyor sosyal ve siyasal inovasyon... Dün Başbakan İnovasyon Haftası’nın kapanış konuşmasında Doğu etkisine vurgu yaptı. Osmanlı’nın ve Çin’in, Batı’nın geliştirdiği yeni soygun düzeninin dışında kalmasıyla başlayan ve Batı’nın, rönesanstan sonra sanayi devriminin ivmesi, teknolojik hakimiyeti ile süren süreç, şimdilerde bitiyor.
Doğu, teknolojiyi yeniden üretiyor ve ona sahip oluyor. Batı, 16. yüzyıldan itibaren kıtalararası soygunla geliştirdiği zenginliğini sanayi devrimine geçişte çok başarılı kullandı; işte bu, çok başarılı bir siyasal ve sosyal inovasyondu.
Bu, bütün siyaset kavramlarını belirledi. Şimdi kullandığmız sağ ve sol kavramları da bu tarihin ürünüdür. Ama aynı Batı, şu sıralar, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte aynı başarıyı gösteremiyor. Bunun çeşitli tarihsel, ekonomik ve sosyal gerekçeleri var; buraya girmeyeceğim.
Bilgi toplumuna geçişin sosyal ve siyasal inovasyonunu Doğu oluşturmaya başladı...
Şimdi böyle diyerek, günlük gelişmelerden uzak, felsefi bir şeyler söylemeye çalışmıyorum. Tam da günümüzdeki çekişmeleri, kavgaları anlatacak bir şey söylüyorum. Örneğin Başbakan çıkıp, ‘bizim çıkarımız o yöndeyse füze alımı konusunda Çin’le de anlaşma yaparız, K.Irak Kürt Yönetimi ile de enerji konusunda anlaşırız’ diyor, yine aynı şekilde, ‘AB tamam biz kararlıyız, ama eleştirilerimiz var’ dedikten sonra Rusya’da Şangay İşbirliği Örgütü’ne Türkiye’nin girmesi gerektiğine de vurgu yapabiliyor. Türkiye, eskisi gibi, yüzünü yalnız Batı’ya dönüp, Cumhuriyet’le birlikte bıraktığı topraklara bakmamazlık etmiyor. Yani Türkiye, ne yapacağını Londra’ya, Washington’a sormadan adım atmayı öğreniyor.
Bir uyarı...
Tam burada, bir uyarı da yapmak istiyorum... Bakın IMF, geçen hafta 4. Madde Gözden Geçirme Raporu’nu yayınladı. Burada, çok açık olarak, Türkiye ekonomisine müdahale ediliyor. Yine, o çok bildik, cari açık, enflasyon bahaneleri ile büyümeyi düşürün, makro ekonomik politikalarda sıkılaştırmaya gidin ‘tavsiyesi’ yapılıyor. IMF jargonunda, makro ekonomik politikalarda sıkılaştırma demek, bütün harcamaları -özel, kamu- kısın, dışarıya kaynak aktarın demektir. Hükümete tavsiye ise, eskiden hükümete emir vermek demekti. Bu emre uymayan hükümetin işi zordu. Pusuda bekleyen ‘güçler’ devreye sokulur ve darbeye kadar gidecek kampanyalar başlardı. Türkiye, tabii ki IMF’nin bu raporundaki ‘tavsiyelerin’ tam tersini yapmalıdır. İşte bu konuda, hem kampanyaları hem de hükümet, bu rapor konusunda, ne yapacak bunu takip edelim bence...
Bakın Çin, Batı istedi diye parasının değerini suni bir şekilde yükseltmiyor, yaptığı reformları kimseye sormuyor, Japonya, 2. Dünya Savaşı’ndan bugüne değin ilk defa ABD ve İngiltere’den ayrı bir büyüme çizgisini öne çıkartıyor. Çünkü...
Saldırı, Doğu’nun moral değerlerine de...
Bilişim teknolojileri, gelişmiş-gelişmemiş ülke ayrımını ortadan kaldırarak, inovasyonu Doğu’ya kaydırıyor ve ilk önce tekno-ekonomik paradigmayı değiştiriyor. Bu değişim, teknolojik yaratımın, kitlesel üretim, ölçek ekonomileri ve kurumsal egemen Ar-Ge’den çıkıp kapsam ekonomileri, esnek üretim sistemleri ve küresel ağlarla tüm dünyaya yayılması sonucunu doğuruyor...
Uzunca bir süredir küresel şirketler Ar-Ge ve inovasyon merkezlerini doğuda geliştiriyor.
Reel alanda Batı’yı şaşırtan bu gelişmeler olurken, gelişmiş ülkelerin borç yükleri giderek artıyor. Elindeki teknolojik rantı, markaları doğuya kaptıran Batı’nın, eski şatafatlı hayatını sürdürmek için borçlanmaktan başka çaresi yok. 2020’de, gelişmiş ülkeler, neredeyse milli gelirleri kadar borçlanmış olacaklar. Peki, nereye; markalarını sattıkları Doğu’ya tabii.
Tabii ki bu süreç, tarihsel olarak kaçınılmaz ancak çok zorlu ve geriye dönüş tehlikeleriyle dolu... İşte Türkiye, bir süredir enerjide, ekonomide ve diğer alanlarda çok önemli adımlar atıyor ve güçlü bir siyasi irade ortaya koyuyor. Ama şu mayıs ayından beri olanlara bakın, bu siyasi iradeyi ortaya çıkaran(lar) çok yoğun bir saldırı altında. Aslında bu saldırı, yalnız Türkiye’ye dönük değil, Doğu’ya, hatta onun ayağa kalkmasının moral, siyasal ve iktisadi altyapısını oluşturan İslam’a da dönük. Bunu özellikle bilelim...
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018