Cemil ERTEM
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizini 8.25’e indirdi. Buna, bir haftalık repo faiz oranı da diyoruz ve bu faiz oranı, temel, pusula olan faiz oranıdır ve oran, yatırım, tüketim beklentilerini de oluşturur. Yine Merkez Bankası, koridorun alt bandı denilen, Merkez Bankası borç verme faiz oranını da 50 baz puan düşürdü ve burayı da 8’den 7.50’ye çekti.
Üst bandı da yine 12’de bıraktı. Alt bantta indirim yapması ve burası ile üst tarafın arasını açması, çok hızlı olarak, sıkılaştırmaya geçme esnekliğini korumak istemesinden. Sonuçta Merkez Bankası ‘sıkı para’ politikasından ve faiz silahını kullanarak ‘istikrar’ arayışından pek taviz vermiyor.
Oyunu, ona verilen sahada oynuyor ve bunun dışına çıkamayacağını iktidara da söylemiş oluyor böylece. Merkez Bankası’nın kadro yapısı, kurumsal alışkanlıkları, birikimi ve nihayet kanunla ona verilen yetkiler, bir müddet önce, Başbakan Erdoğan’ın faiz üzerinden başlattığı model tartışmasına hiç girmeyeceğini zaten bize anlatıyordu.
Devlet kurumları yenilenecek!
Şunu kabul edelim; yalnız Merkez Bankası değil, bugün devletin bir çok kurumu ve bu kurumların işleyişi, Türkiye’nin bu dönemde girdiği yeni yola uygun değildir. Bu kurumlar, şimdi geride bırakmakta olduğumuz Türkiye’nin kurumlarıdır ve burada çok büyük bir mücadele vardır.
Yalnız Merkez Bankası’nın şanssızlığı, gerçekten cumhurun-halkın- doğrudan bir kurumu ve böylece hepimizin hayatını belirleyecek önemde bir yerde olmasıdır.
Örneğin, TPAO diye bir Kamu İktisadi Kurumumuz var bizim. TPAO, aslında başarılı bir kurum. Ama artık dünyada enerji sondaj teknolojisi yalnızca belirli enerji tekellerinin elinde değildir. Bu teknoloji, gelişmekte olan ülke devletlerinin de ulaşabileceği hatta geliştirebileceği bir teknolojidir. Böyle olunca şimdiye değin, yalnız yurtiçi faaliyetlerde bulunmuş gelişmekte olan ülkelerin kamu enerji şirketleri, hızla bölgesel ve küresel şirket olma şansına sahip olmuşlardır.
Bu süreç, özellikle fosil-konvansiyonel enerjide yeni kaynakların bulunmasıyla kendini göstermektedir. Bu durum bize Hazar Bölgesi, Ortadoğu, Türkiye-Akdeniz ve Afrika’da enerjinin hem arz olarak hem de bu arzın formasyon olarak çeşitlenmesini beraberinde getirecektir. Bu sürecin idere edilmesi ve stratejik yatırımların yapılması için sizin güçlü, üst düzey teknoloji ile donanmış, piyasaları yönlendiren küresel bir enerji şirketinizin olması gerekir.
Şimdi bu şartlar altında siz hayır TPAO eskisi gibi devam etsin diyebilir misiz? Diyemezsiniz değil mi, eğer ki derseniz, size sorarlar ‘ arkadaş, sen başka bir devletin enerji şirketinin personeli misin’ diye...
Siz, nerenin personelisiniz?
Peki bütün dünya değişirken, Merkez Bankaları, yalnız finansal istikrarı değil, işi ve aşı da öne alan yeni bir kalkınmanın ve krizden çıkışın kurumları olararak tüm dünyada yeniden örgütlenirken, ‘bizden’ birileri hala neden bizim Merkez Bankası böyle devam etsin, Merkez Bankası Kanunu’nu değiştirmeyin, araçsal bağımsızlık yetmez, bankanın amaç bağımsızlığı da olsun diye ortalıkta dolaşıyor ve bunların dedikleri, Merkez Bankası’nda bile, değişmez gerçek olarak kabul ediliyor?
Evet belki acımasız olacak ama böyle düşünenler, bu ülkenin vatandaşı gibi düşünmüyor. Bakın bu da onlarla ilgili subjektif bir durum değil; yani kimseyi suçlamıyorum ancak böyle bir gerçek var ve bu gerçek aslında bilim diye yutturulan ve mutlak gerçekmiş gibi hala üniversitelerde anlatılan zırvalarla da ilgili.
Bir de tabii cesaret edeceksiniz; kendinizi değiştirmeye ve risk almaya...
Korkaklık hainliktir!
Tam burada tarihi bir olayı anlatayım. Musul petrolleri ve Türkiye’nin burada yediği tarihi kazıkla da ilgili olduğu için, aynı zamanda, güncel de sayılır.
Biraz geriye gidelim; I. Dünya Savaşı’na... Bu savaşın-şimdiki gibi- birbirine bağlı iki nedeni vardı; pazar ve enerji paylaşımı. Almanya ve İngiltere hem pazar hem de enerji kavgası yapıyorlardı.
İngiltere’nin bu tarihlerdeki en büyük hedefi Musul vilayeti ve Osmanlı petrol şirketleriydi. Musul’daki kaynakları Slade Raporu ile keşfeden İngilizler, Mondros’a dayanarak (30 Ekim 1918) Musul’a girmişlerdir. İşin bundan sonrası Lozan, Ankara Anlaşması ve Türkiye’nin bu anlaşmaya bağlı olarak Irak petrol gelirlerinden alacağı konusu uzun bir hikayedir. Ama şu notları aktaralım:
Lozan Konferansı’nda, Musul ve Türkiye-Irak sınır konusu, İngiltere tarafından Komisyonu’nun gündemine alınmak istenmişse de İsmet Paşa, konuyu konferans gündemi dışında ikili görüşmelerle çözmeyi teklif etmiştir. Ama Lozan’da İsmet Paşa, Ankara’dan konuyla ilgili nihai görüş istemiştir; Ankara Hükümeti, her türlü baskıdan uzak bir plebisit yapılmasını ve petrollerin işletilmesi konusunda görüşmelere açık olduğunu, aksi takdirde Türk Heyeti’nin Ankara’ya dönmesini İsmet Paşa’ya iletmiştir. Ancak, İsmet Paşa, Rusya’nın olası bir savaşta Türkiye’nin yanında yer almayacağını ve İtilaf Devletleri’nin Musul’un Konferans dışı bırakılması tavsiyelerini de göz önüne alarak, Ankara’ya barışa ulaşabilmek için, Musul konusunda İngilizlerle uzlaşılması gerektiğini bildirmiştir. Ankara’nın tavrı da bu yönde değişmiş ve Musul Konferans gündeminden çıkartılarak, iş Milletler Cemiyeti inisiyatifine havale edilmiştir. Nitekim, Lord Curzon ile İsmet Paşa, 1923 yılında, bir araya gelerek, bir yıl içinde çözüm olmazsa Musul meselesinin Milletler Cemiyeti’ne sevkini nihai olarak kararlaştırılmıştır.
Sonuçta, Türkiye, Lozan’da da daha sonraki süreçte de İngilizler’in istediğini vermiştir. Türkiye, Lozan’da hem Misak-i Milli’den vazgeçerek İngilizler’in istediğini yapmış hem de Bağdat Eyaleti gelirleri karşılığı olan borçlanma üstlenilmiştir.
İşte bakın, bugün tam da, Lozan’da İsmet Paşa’ya tavsiye edilen ama sonra cesaret edilemeyip vazgeçilen aşamaya geldik. Kürtler ve Musul-Kerkük halkları, muhtemelen bu yıl halk oylaması yaparak, ayrılmayı, kendi kaderlerini ve zenginliklerini belirleme hakkını kullanacak. Bunu Türkiye destekliyor; peki bu destek nasıl oluyor; şöyle; ülkenin ve halkın çıkarlarının yanında olma siyasi iradesi ve cesareti ile... Yola böyle devam edilecek... Eski tarihi hataları yapmayacağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018