Cemil ERTEM
Şimdiye değin, Türkiye’nin Ahmet Davutoğlu ile neredeyse niteliksel bir değişime uğrayan dış politikası hakkında çok şey yazıldı ama bu yazılanların çoğu, bu değişimi hiç anlamayan ya da anlamak istemeyen haksız eleştiriler hatta hakarete varan tepkilerdi. ‘Herkesle kavgalıyız, oysa Türkiye bölgede tek ‘denge’ unsuru yumuşak ‘demokratik’ ‘güçtü’ gibi tumturaklı cümlelerle başlayan sonra ‘Türkiye’yi terör devleti listesine sokuyorla’ ile devam eden ipe sapa gelmez faşist bulvar gazetelerinden çıkma tespit(!)lerle devam eden ‘analizleri’ çok okuduk.
Bu tepkiler, tabii ki Davutoğlu’nun kişiliğine, akademik kimliğine de yöneliyordu. Bu, -neredeyse- ‘azgınca’ seferberliğin ve kızgınlığın temel nedeni, bu süreçte, Alman Devleti’nin, İsrail’in, Neocon Savaş Cephesi’nin Türkiye’ye duyduğu kızgınlıkla paraleldi.
Eksen kayması (mı)
Türkiye, bu yeni dönemde, kesinlikle Avrupa Birliği hedefinden vazgeçmiyor ancak bu temel yönelime çok önemli iki temel politik vizyon daha ekliyordu; birincisi; AB’yi hedefliyoruz; tamam ama bu AB’nin yeni durumu ve Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda gerçekleşecek bir birlik olacaktır. Örneğin Türkiye, bırakın tam üyelik sürecinin bu şekilde devamını ve nihayete erdirilmesini, şu andaki Gümrük Birliği meselesinin bile, yeni şartlarda, çıkarları doğrultusunda değişikliğini istemektedir. İkincisi ise Türkiye, kendi doğusuna da bakacak, burada Batı’dan bağımsız, kendi çıkarları ve İslam Dünyası’nın, bölge halklarının çıkarları doğrultusunda yeni bir dış politika ve entegrasyon -birlik- hedefleyecektir. Bölge halkları ile sıfır sorun politikası budur.
Şimdi bu, yalnızca temel dış politika değişikliği değildi; bunun olması için, aynı zamanda, içeride ‘sessiz bir devrim’ gerekiyordu. Geleneksel Türk Oligarşisi’nin iktidarı bırakmasını ve devletin stratejik kurumlarını boşaltmasını sağlayacak sürecin de devreye girmesi demekti bu... Ekonomiden başlayarak hem de...
Ekonomide zorunlu koalisyonlar
Bu süreç, Erdoğan’ın inisiyatifiyle, 2008’de başladı. Tekelci sermayenin itirazlarına rağmen, IMF ile 20. stand-by yapılmadı ve GAP Eylem Planı devreye girdi. Ama bundan sonra Erdoğan ve partisinin -ve tabii Türkiye’nin- başına gelmeyen kalmadı.
2008’de küresel kriz başladı ama bunun dalgaları, Türkiye’ye 2009’da geldi. Erdoğan hükümetleri bütün bu süreçte, ekonomide -belki de birbiriyle çelişen- iki şeyi yapmaya çalıştı; birincisi, en çok şimdilerde ortaya çıkan, anti-tekel ve sanayi-ihracat bazlı yeni bölgesel bir büyüme persfektifi; ikincisi ise ‘hiç olmazsa ekonomide yeni bir cephe olmasın’ amacıyla, küresel finans oligarşisiyle zorunlu koalisyon ve özellikle para-maliye politikalarında neoliberal çizginin korunması... Bu kaolisyon için Babacan, 2009’da, yeniden ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı oldu. Erdoğan, bütün bu dönemde, dengenin, KOBİ ekonomisini ve sanayiyi öne çıkaracak daha adil bir ekonomi lehine olması için çabaladı. Sanayi ve sonradan icat edilen Ekonomi Bakanlıkları, Erdoğan’ın bunun için çok önem verdiği bakanlıklardı ve gerçekten buralarda önemli adımlar atıldı. Bugün Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin en önde, adeta tek başına, savaşması bunun en somut kanıtıdır.
Büyük kuşatma...
Şimdi Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu, Davutoğlu da Başbakan oluyor... Ve tabii küresel finans oligarşisinde ve bu oligarşinin önemli ölçüde, denetlediği Alman, İsrail gibi devletlerde Türkiye korkusu had safyaya çıkıyor... Almanya’nın ve neocon-siyonist cephesinin, içerideki parelel unsurları uyandırarak operasyon yapması, en stratejik kurumlarımızı hatta EPDK’yı dinlemesi, Türkiye’nin enerjiden başlayarak bögesel etkinliğinin öne çıkmaya başlamasındandır.
Tabii bu, hem küresel hem de içerdeki oligarşinin, 2008’de başlayan kuşatması ve savaşından daha yoğun bir kuşatma ve savaştır.
Bu durumda Erdoğan, zorunlu olarak, 2009’da yaptığını yapabilir, ekonomide bir cephe açmayarak, devam edebilir. Ama burada düzenleyeci ve denetleyeci kurumların, Sanayi ve Ekonomi bakanlıklarının daha etkin olması sağlanabilir.
Limonlar, Stiglitz ve dış politika
Ancak ben burada çok önemli bir ayrıntıyı dile getirmek istiyorum:
Biliyorsunuz Nobel ödüllü iktisatçı Joseph E. Stiglitz, TOBB ve UNDP’nın (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) ortak çabası sonucu geçen gün İstanbul’a gelip bir seminer verdi. Stiglitz, o seminerde ve belki de İstanbul’da verdiği onlarca söyleşide bir yığın şey söyledi. Ancak, sonuçta, yukarıda anlattığım ‘kuşatmanın’ aktörleri Stiglitz’e ‘Türkiye’de siyasi sorun var’ cümlesini söyletip bunu manşet yaptılar. Stiglitz, buna benzer bir ‘şey’ nasılsa söyler ve bizde bunu alıp tepe tepe kullanırız diye mi Stiglitz’i ta buralara getirdiler, bilemem.
Limonlarla ‘sıfır sorun’ olmaz!
Ama size Stiglitz’in, ünlü Asimetrik Bilgi Teorisi’ne yaptığı katkılar yüzünden Nobel almış, neoliberal uygulamaları -kökten teoriyi değil- eleştiren bir iktisatçı olduğunu söyleyeyim. Asimetrik Bilgi şudur; Stiglitz’in Nobel ortağı (2001) George Akerlof tarafından 1970 yılında yazılan; Limon Piyasası: Kalite Belirsizliği ve Piyasa Mekanizması adlı makalede ortaya atılmıştır. Akerlof, bunu ikinci el otomotiv piyasası örneğiyle anlatır: ‘Bu piyasada iki tür mal vardır; iyi mallar ve kötü mallar (yani ilk sıkmada kuruyan limonlar) bir otomobilin limon olduğunu ancak onu satan sahibi bilir; alıcı otomobili görmeden bunu bilemez; bunun için alıcılar, yalnız ortalama bir fiyat üzerinden piyasaya giderler ki, haklı olarak, limon otomobil ihtimalini düşünerek fiyat iskontosunu tüm piyasa için yaparlar ve bu da, limon otomobil sahiplerinin işine gelir; çünkü iyi otomobil fiyatından haksız prim almışlardır. İyi otomobil sahipleri ise bu haksızlığa uzun süre dayanamaz ve piyasadan çekilir; piyasa yüksek fiyatlı limonlara kalmıştır.
Yani haksız yüksek fiyatlı, kötü kaliteli sözüm ona bir ‘piyasa’ ve sürekli kazıklanan alıcılar vardır artık... Peki bu nasıl önlenir şöyle; bilgi heryere, herkese anında ulaşmalıdır; bunun için açık, piyasa girişleri sonsuz ve demokratik bir toplum gerekir. Ancak bunun için de, bilgiyi önleyen, sürekli limon piyasası oluşturan tekellerin yerine rekabetçi, etkin işletmeler olması ve kamunun da piyasa dostu olarak düzenleyici olması gerekir ki, bu, devletçi ekonomi değil, tam tersine piyasa dostu ve açık bir ekonomidir.
Şimdi ben şunu iddia ediyorum; Ahmet Davutoğlu’nun devrim niteğindeki dış politikasının ekonomik karşılığı, yalnız ulusal sınırlar içinde değil, bölgesel olarak da, limoncu tekellerin ekonomiden temizlenmesidir. Yeni enerji yolları, fiyatları, Yeni İpek Yolu, hızlı tren ağları bize bunu anlatıyor. Limonlarla, limonların diktatörlüğü ve kuşatması ile Davutoğlu devam edemez, ederse dış politikada yaptıkları boşa gider...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018