Cemil ERTEM

Küresel 'üst aklın' çürük limonu
6.02.2015
1614

 Şu tespiti peşin olarak yapmak istiyorum; şu an Türkiye’nin gündeminde olan Bank Asya meselesi çok yönlü, oldukça derin finansal ve kriminal bir olaydır.

Bu anlamda bu sorun, dünyanın 2008 krizinden sonra -özellikle ABD’de- ve 2001 krizinden sonra da Türkiye’de görülen bankacılık skandallarından çok daha derindir ve bu çerçevede kriminal bir durumdur da. Tabii söz konusu bankanın aslında bir katılım bankası, yani İslami bankacılık usullerine göre çalışması gereken bir banka olduğunu da belirtirsek, bu oldukça hazin hikayenin, bankacılık açısından çok ciddi bir moral hazard-ahlaki sorun, ahlaki tehlike- içerdiğini söyleyebiliriz.

Ama bu ahlaki tehlike-moral hazard- tam şu sıralar bir kanser hücresi gibi küresel sistemi sarıyor.

Savaş isteyenlerin cephesi

“Bank Asya’ya BDDK neden müdahale etti, aslında bu siyasi bir karar, Türkiye’de banka sistemi artık güvenli değil” diyenlerin tam şu sıralar yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada faize ve ribaya dayalı 20. yüzyıl paradigmasını sürdürmek için ellerindeki tüm kozları kullandıklarını/kullanacaklarını biliyoruz.

Bakın en sonunda küresel faiz oligarşisine Warren Buffett’de isyan etti ve gerçeği bir çırpıda söyledi; Buffett, doların güçlü olmaya devam ettiğini ve bu durumda Fed’in faizleri artırmasının mümkün olamayacağını söyledi. Çok doğru, olası bir faiz artırımı hem ABD’yi hem de sistemi topyekun savaşın kenarına getirir.

Ama doları, tam şu sıralar kim yukarı çekiyor, bu sorunun cevabını, geçen gün Avrupa Merkez Bankası’nın attığı adımda aramak lazım. Avrupa Merkez Bankası (AMB) Yunanistan'ın doğrudan likiditeye ulaşımına kısıt getirdi. AMB üzerindeki Almanya baskısı artıyor ve Çipras Hükümeti’ne operasyon başladı bile.

Tabii buna bağlı olarak dolar talebi artıyor.

Üst akıl, tefeci gibi kullandı

Şunu söylemeye çalışıyorum, bizdeki paralel örgütün arkasındaki küresel güç-üst akıl- dünyayı yeniden 20. yüzyılın savaş ve faşizmin cehenneminin içine atmaya çalışıyor. Şimdi Bank Asya’yı-bırakın İslami bankacılığı- acımasız bir tefeci gibi kullanan bu küresel yapı, BDDK’nın çok gecikmiş kararını, “siyasi” diye çarpıtmaya çalışıyor ve Türkiye’de bankacılık sisteminin tehlikede olduğunu-ahlaksızca- yayıyor.

Ama zaten Bank Asya ile BDDK’nın gecikmiş tespiti ve TMSF’nin yeni yönetim kurulu atamasının temeli, bankacılık deyimiyle bir moral hazard-ahlaki tehlike- sorunuyla başlıyor.   

BBDK, Bank Asya'nın, yönetim kurulunu belirleme yetkisine sahip 185 imtiyazlı ortaktan 132'sine ait bilgi ve belgeleri verilen süre içinde göndermeyerek, bu ortaklara ilişkin belirsizlik yarattığını tespit etti.  Bu durum, bize şunu anlatıyor; Bank Asya, yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada geçerli olan şeffaflık, açıklık kurallarını çiğnemiştir. Bu durum, aynı zamanda, çok açık olarak, bankanın yönetim kurulu için bir moral hazard durumudur ve BDDK’nın yönetim kurulunu değiştirme kararı, bize göre, geç kalmış ama yerinde bir karardır.

Eğer BBDK bu adımı atmasaydı, yalnız Türk banka sistemi değil, küresel banka sistemi ve giderek artan bir işlem hacmi barındıran İslami bankacılık sistemi zarar görecekti.

Ancak, bu konuda, Gülen Örgütü, müthiş ve yanıltıcı bir dezenformasyona başvurmakta ve Bank Asya’nın ortaklık ve BİS'te işlem gören hisselerine, hükümet tarafından müdahale yapılmış gibi anlatmaktadır. Örgüt, buradan haraketle, Türkiye’de banka sistemine hükümet tarafından müdahale olduğunu yaymaktadır.

ABD’de olsa FBI el koyardı

Oysa olan, 2008 krizinden sonra, ABD’de olana çok benzer kriminal ve moral hazard olayıdır. (Bu konuda Akşam Ekonomi Servisi’nin yaptığı habere bakalım) 

Biliyorsunuz, ABD’de 2008 yılının Eylül ayından başlamak üzere FBI, ülkedeki ekonomik krizin derinleşmesine yol açan dört büyük batık finans şirketi hakkında yolsuzluk soruşturması başlatmıştı. Bu soruşturma, mortgage şirketleri, Fannie Mae ve Freddie Mac, sigorta devi American International Group (AIG) ve iflasını isteyen yatırım bankası Lehman Brothers'ı içermişti.

2008 yılının son aylarında,  FBI'ın, bu kuruluşların yöneticileri ve çalışanlarının, konut sektörü finansmanı konusunda bilgi sakladığı, manipülasyon yaptıkları ve buna bağlı olarak çok sayıda ticari yolsuzluk yaptıklarını saptadığını biliyoruz.

O tarihlerde, Adalet Bakanlığı sözcüsü Brian Roehrkasse, "Ticari yolsuzluk iddialarının soruşturulması FBI'ın araştırma sorumluluğunun parçasıdır” diyecekti ve FBI Başkanı Robert Müeller de,  toplam 24 büyük finans kuruluşunun inceleme altında olduğunu buna ilave edecekti.

Eğer Bank Asya, örneği ABD’de olsaydı bu, çok açık olarak, moral hazard ve bilgi saklama sorununun dışında kriminal ve ulusal güvenliği tehdit eden bir sorun olarak görülür ve bu banka yöneticileri, yönetimde söz sahibi hissedarları tutuklanırdı. Türkiye’de ilgili yasaların, ABD’ye göre, bu konuda oldukça yetersiz olduğunu söylemeliyiz. 

ABD’de akademi ve  medya ne yaptı?

Tabii burada ABD’de hem Enron’un iflasında hem de, Lehman ve diğer piyasa yapıcı bankaların sistemi tehdit eder hale gelmesi sürecinde, ABD’de medya ve akademi de, çok yerinde tespitler yapmıştır.  

Örneğin Prof. Paul Krugman Enron’un ABD ‘de iflasını “bir şirketin değil, bir sistemin iflası” olarak nitelendirmiştir.

O tarihlerde Lehman ve AIG gibi kurumlar için, ABD’de “limon” benzetmesi çok yapılmıştı. Bu teori, bilgiyi yatırımcılardan saklayarak, sistemde ahlaki çöküşü oluşturan kötülerin piyasada hakim olacağı tespitinden yola çıkar. (Kötü para iyi parayı kovar)  George Akerlof’un 1970’de ortaya attığı  Limon Teorisi, bize Bank Asya’yı yönetenlerin yalnız limon değil, çürük bir limon olduğunu da söylüyor.

Bunun için TMSF’nin bu olayda, 2001 krizinden sonra yaptığından çok daha titiz ve etkin bir çalışma yapması gerektiğini belirtelim. TMSF,  yalnız bir finansal skandalı ortaya çıkarmayacaktır, ders kitaplarına girecek kriminal süreci ve örgütün küresel finansal yapısını da ortaya çıkaracaktır.

Sahte hesaplar, hatır senetleri, usulsuz ve fiktif krediler, ayrılmayan karşılıklar, sahte ortaklar, küresel bağlantılar… Bütün bunları yakalamak önce TMSF’nin sonra da MASAK’ın işi…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar