Cemil ERTEM
Önce şu genellemeyi yaparak başlayayım; ülkeler arasındaki uzun süreli diplomatik gerilimler, nihai olarak ekonomiye dayanır. Bu gerilim uzun sürüyorsa ve kendisini çok sudan bahanelerle yeniliyorsa, eski ekonomik denge bitmek üzeredir ya da bitmiştir. Şimdi ABD Başkanı’nın Türkiye’yi tehdit ettiğini konuşuyoruz; evet, ABD bunu uzun süredir yalnız Türkiye’ye yönelik olarak değil, birçok ülkeye yönelik olarak da yapıyor. Trump, başa geldiğinden beri ABD’nin doğrudan ya da dolaylı tehdidine maruz kalmayan ülke çok az.
/* */
Bu tehdit politikasını yalnızca Trump’ın kişisel özellikleri ile açıklayamayız. Ya da Trump’ın “içeriye” dönük sosyal medya politikası olarak da bakamayız bu duruma. Bu durum, çok açık olarak, ABD’nin “eski gücünü” aramaya başlaması bunu test etmek istemesi ve “eski dengenin” devam edip etmediğini ya da ne kadar devam ettiğini görmek istemesidir. Bu anlamda burada sorun yargılanan bir rahip falan da değildir. Rahip olmasa mutlaka başka bir şey çıkacak.
Bundan dolayı ABD, dünyanın eski dünya olmadığını yaşayarak, test ederek görmek istiyor. Ona bu fırsatı da vermek lazım diye düşünüyorum.
Bu, aynı zamanda, bu haksız tehditlere maruz kalan ülkeler için de fırsattır. Dünyanın 1989’dan sonra artık tek kutuplu (ABD/Sovyetler tek kutup) bir dünya olmadığı, çok kutuplu, çok dengeli, karşılıklı çıkarların ve karşılıklı ödünleşmenin küresel dengeyi her gün yeniden oluşturduğu bir yeni dünyanın var olduğu, en azından ABD tarafından pek anlaşılmamış. Esasında bu da beklenen bir şey olmalı. Çünkü yeni dengenin reel-politiği henüz tam olarak devreye giremedi.
Sahibini vurur!
ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturduğu finansal ve siyasal sistem -kriz haliyle- hâlâ devam ediyor.
Ancak su da alıyor. O zaman ABD’nin, kısmen ya da kapsamlı askeri güç kullanma, işgal ve/veya finansal/ekonomik yalıtım tehdidiyle kendi çıkarlarını dayatması, kendi uzun vadeli varlığı açısından da, ne kadar sürdürülebilirdir?
Bu soruya güncel reel-politik açısından da cevap verebiliriz.
Ancak buradaki ilk soru şudur; ABD, Rusya’dan sonra Avrasya bölgesinde Türkiye’ye de yaptırım uygulaması, önce ABD açısından, ne kadar sürdürülebilir olur? Bu durum, Pasifik bölgesindeki ticaret savaşları ile birleştiğinde, oluşacak çok radikal yeni denge halini, önce ABD, kaldırabilir mi? Bu soruların yanıtlarını Türkiye’den çok ABD’nin düşünmesi gerekir. Bundan dolayı bu tehdit politikasının hem arkası yoktur hem de gerçekleştiğinde tehdit edene dönecek bir silahtır.
ABD’nin tehdit kategorisini iki temel başlıkta toplayabiliriz; birincisi doğrudan askeri güç kullanmak, işgal etmek vb tehditler, ikincisi ise ekonomik yaptırım başlığı altında ülkede ekonomik, siyasi kriz oluşturma stratejisi.
ABD’nin ekonomik yaptırımların çıkış noktası da dolara dayalı para sistemi.
Bretton-Woods sistemi ya da doların temel rezerv para olduğu küresel para sisteminin artık bitmekte olduğuna dair burada çok yazdım.
Bugün dünya ticaretindeki tıkanma ve yeni bir ticaret düzeni arayışları da, yeni bir parasal sistem arayışından bağımsız değildir. Ancak bu para sistemi biterse ABD egemenliği de beklediğimizden önce biter. Bunu ABD’de biliyor ve ABD’nin şu an en hassas noktası dünyanın bütün ticari çevriminin temel rezerv paralarla -daha çok da dolarla- yapılmasıdır. Doların etrafından dolanarak yapılacak ticari çevrim, ABD’nin kendisini, şimdiye değin finanse ettiği gibi, finanse ettirememesidir. Çünkü dolar, emtia ticaretinde asıl ödeme aracıdır. Dolar talebi daha çok bu saikle yapılır. Fed, dolar talebi ve arzını ayarlayarak dünya ekonomisine, bütün bu süreçte, ayar vermiştir. ABD bunu swift kod sistemiyle denetler ve takip eder.
Ancak bu sistem, aynı zamanda, bütün dünyada, tekelci sermaye yapılarının ve ülkelerdeki banka ve finans oligarşisinin hareket ettiği zemini oluşturur. Sistem, daima Doğu’dan Batı’ya, az gelişmişlerden gelişmişlere faiz ve dolara dayalı sömürü mekanizması yoluyla değer aktarımı üzerine kurulmuştur. Nasıl ki bir futbol takımı iyi bir çim sahada oynayabilirse, finans oligarşisi de bu sistem üzerinde oynar. Ancak bu sistem de son yıllarda aksamaya başladı.
Dijital para sistemleri ve yerel paralarla yapılan ticaret anlaşmaları devreye girdikçe ABD’nin finansal sistem üzerindeki denetim mekanizması kayboluyor ve ABD’nin müthiş üçüz açıklarını dünyaya finanse ettirmesi zorlaşıyor.
Bundan dolayı ABD, bırakın swift sistemi içindeki ülke sayısını azaltmayı, tam aksine, bunu koruma hatta artırma peşindedir.
İşte bütün mesele...
Tabii, bütün bunlar, çok temel bir duruma dayanıyor: Mal ve hizmet üretiminin hatta teknoloji oluşumunun dengelenmesi meselesi.
Piketty, 21. Yüzyılda Kapital’de şunları yazıyor: “Tam şimdi yeni bir ‘Doğu Kalkınması’ için, içinde bulunduğumuz krizin üretim açısından da süreci olgunlaştırdığını görürüz. 1900-1980 arasında tüm dünyadaki mal ve hizmet üretiminin % 70’i Avrupa ve Amerika’da yoğunlaşmıştı, bu da rakipsiz bir ekonomik hâkimiyet anlamına geliyordu. 1970-1980 yıllarından bu yana bu oran düzenli olarak azaldı. 2010 yılında tam olarak % 50’ye indi ki (yaklaşık olarak Avrupa % 25, ABD %25) bu yaklaşık olarak 1860 yılındaki seviyedir. Görünüşe bakılırsa, daha da düşmeye devam edecektir ve 21. yüzyılın bir noktasında % 20-30 seviyelerine kadar gerileyebilir. 19. yüzyıl başına kadar olan seviye budur ve Avrupa ve Amerika’nın dünya nüfusunda günümüze dek sahip olduğu ağırlıkla daha tutarlıdır. Diğer bir deyişle, Avrupa ve Amerika’nın Sanayi Devrimi sırasında açtıkları mesafe, bu ülkelerin uzun süre üretim terazisinde nüfus bakımından ağırlıklarının iki üç katı fazla çekmelerini sağlamıştır; bunun tek nedeni, kişi başına üretimlerinin dünya ortalamasından iki üç kat daha fazla olmasıdır. Tüm işaretler, dünya seviyesinde kişi başına üretimdeki bu mesafenin artık kapandığını ve bir tür yakınsama evresine girdiğimizi göstermektedir.”
İşte bütün mesele budur; bu durum, hiç şüphesiz ki ABD’nin, şimdiye değin “idare ettiği” dolara dayalı parasal ve finansal sisteme de yansıyacaktır.
Sonuç olarak, bu tehdit politikası ve ekonomik yaptırım yolu, Türkiye gibi, dışa tam açık ülkelere ancak yüzeysel zararlar verebilir. Bugün ABD’nin denetleyebildiği, doğrudan ya da dolaylı olarak, dolar bazlı fon hacmi aşağıya yönlüdür. Sermayenin nereye gideceğini bugün siyasi olarak bir yere kadar denetlenebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018