Cemil ERTEM
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, “erken emeklilik” konusundaki karşı argümanlarını AK Parti grup toplantısında anlatırken şu çok önemli vurguyu yaptı: “Türkiye, geçmişte popülist politikalardan çok çekti, şimdi gelin bu eski hastalığı yeniden gündeme getirmeyelim.” AK Parti’nin bütün iktidar dönemleri, seçim zamanları da dahil olmak üzere, kısa dönemli popülist sapmalardan uzak olmuştur. Ancak burada Cumhurbaşkanı’nın tam anlamıyla neyi anlattığını da tartışmamız, konuşmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Bu bakımdan, “erken emeklilik” konusu çok iyi ve somut bir örnektir. Prim gün sayısını tamamlayan ancak “erken” yaşa takılan vatandaşlarımız yaşa bakılmaksızın emeklilik hakkı istiyor. Peki, bunun olması, bırakın sosyal güvenlik sistemini ve bütçe yükünü, iş gücü piyasalarını ve toplumsal refahı nasıl etkiler?
Kamu neyi üstlenir?
Bir siyasi iktidar şunu göze alabilir: Kamu maliyesine (herhangi t zamanı için) “yük” olabilecek bir uygulama, eğer ki orta ve uzun zamanda toplumsal refahı olumlu olarak yukarı çekecek ve çalışan toplumsal kesimlerin genel verimliliğine katkı yapacaksa, rasyonel bir siyasi iktidar, süreli bir yükü kamu tarafının üstlenmesine göz yumar.
Örneğin, ihracatı orta ve uzun dönemde artıracak liman, yol yapımları ya da enerji maliyetlerini düşürecek enerji boru hatları bu tür yatırımlardır. Yine eğitim ve sağlık harcamaları ve tabii devletin teknolojiye yapacağı yatırımlar da orta ve uzun dönemde toplumsal refaha güçlü katkı yapacak yatırımlardır.
O zaman, yukarıda sorduğumuz sorunun cevabına dönelim, yaşa bakılmaksızın “erken emeklilik” kamunun üstleneceği bir yük iken orta ve uzun dönemde işgücü piyasalarını tüm çalışanlar lehine düzenleyecek ve toplumsal refahı bu bağlamda yukarı çekecek bir uygulama olabilir mi? Kesin cevap: Hayır!
Çünkü düzenli ve garanti erken emeklilik maaşı almaya başlayanlar, öncelikle işgücü piyasalarındaki ücret ve yeni giriş dengelerini bozarak yeniden çalışma talep edeceklerdir. Bu, meselenin sosyal güvenlik sistemine olan yükünü bile gölgede bırakacak çok önemli bir sorundur. Örneğin, 38 yaşındaki bir “erken emekli,” yeni mezun bir üniversite mezunundan da daha düşük bir ücretle ve prim yükü de olmaksızın çalışma talep edecektir. Bu da hiç şüphesiz, başlangıç ücretlerini düşüren, sistemin prim girişini azaltan ve en önemlisi de genç işsizliği artıran bir nedendir. Bu anlamda “erken emeklilik” meselesine en çok gençlerimizin ve giderek tüm çalışanların karşı çıkması, bu haksız talebi bir sosyal hakmış gibi dillendirenleri uyarması gerekir.
Hangi popülizm?
Gelelim şu “popülizm” meselesinin neo-liberal ya da IMF jargonundaki yerine...
Yine Cumhurbaşkanımız, geçen hafta İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye-Afrika iş forumunda yaklaşık olarak şunu söyledi: “Biz ne zaman başımızı kaldırsak, üretmeye, büyümeye başlasak, bunlar çeşitli baskılarla, yaptırımlarla bunu engellemeye çalıştılar; ekonomilerimize suikastlar düzenlediler, yatırımlara karşı çıktılar.” Evet, tam da böyle olmuştur hatta IMF ve derecelendirme kuruluşları jargonunda bu durumun formülasyonu “popülist” sapmadır.
Bunlar için gelişmekte olan bir ülkenin verimliliğini yukarı çekecek tüm kamu yatırımları popülist politika sayılır. Emek verimliği dışındaki tüm verimlilik alanlarını geliştirmek de popülizm sayılabilir. Yani sistemin en tepesindeki emperyal ülkeler teknoloji rantını kullanacak kamu yatırımlarını yapabilirler, bunun dışındakilerin yapması popülizm sayılır. Bugün dünyanın GSYİH’sine göre en yüksek kamu borcunun gelişmiş ülkelerde olmasının nedeni de budur.
Savunma sanayii teknolojisi yoluyla yüksek teknolojiyi geliştirme ve buradaki özel sektörü, Ar-Ge’yi desteklemeyi gelişmiş ülkelerdeki devlet üstlenmiştir. Çünkü bu alanlara ne kadar güçlü olursa olsun, hiçbir sermayedar başlangıç yatırımlarını yapamaz. Banka sistemi devletle birlikte, geri dönüşü onlarca yılı bulan üst teknoloji yatırımlarını gelişmiş ülkelerde destekler. Bu anlamda, öncü sektörlerde ilk sermaye birikimini devlet yapar ve arkadan gelen özel sektöre bunu, zamanı gelince, devreder. Öncü-kontrol sanayilerdeki özel sektör, devletle iç içedir ve özellikle ABD’de yüklü devlet avanslarıyla çalışır.
Şimdi Türkiye de savunma sanayiinden başlayarak bunu yapmaya başladı. Özellikle Erdoğan’la birlikte Türkiye, genel iktisadi verimliliği yukarı çekecek altyapı projelerini ihracatı, sanayiyi ve genel refahı yukarı çekecek, işletmelerin küresel rekabetini artıracak yatırımları gerek bütçeden gerekse bütçe dışındaki modellerle uzun süredir yapıyor ve yapmaya devam edecek.
Bu anlamda bu tabii ki popülizm değildir. Tam anlamıyla yerli ve milli ekonomi ve kalkınma yolunun başlangıcıdır.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018