Cemil KOÇAK
CHP milletvekili Sabri Toprak’ın 27 Aralık 1937 tarihli “millî Türk dili yerine yabancı dil kullananların cezalandırılması” hakkındaki yasa tasarısı, her ne kadar benimsenmemişse de, dönemin ruhunu anlamak bakımından iyi bir örnektir. Yasalaşmamış olması, onun ruhunun benimsenmediği, reddedildiği ya da paylaşılmadığı anlamına gelmez. Çünkü tasarının ruhu, dönemin ruhuyla örtüşmektedir. Zaten böyle bir ruh örtüşmesi olmasaydı, Toprak bu türden bir öneride bulunma cesaretini gösteremezdi. Dönem, sadece kendi ruhuna uygun olan yasa tasarılarının seslendirilebildiği bir dönemdir. Aksi bir olguya henüz rastlanmamıştır.
Bu yasa “Millî ve ırkî lisan” meselesi
Tasarının ilk maddesi şöyle düzenlenmişti: “Türk devleti tâbiiyetinde olup [da], millî ve ırkî lisanlarından gayri bir ecnebi lisanını, millî Türk dili, yahut ırkî dili yerinde [yerine] olarak, yalnız oturdukları evin haricinde, gerek âilesi efradı ile [ve] gerek[se] diğer bir vatandaş ile konuşmayı itiyat edenler [edinenler], yirmi dört saatten bir haftaya kadar hapsolunurlar veyahut on liradan yüz liraya kadar nakdî para cezası ile mahkûm olurlar. Bu nakdî cezanın yarısı cürmü bulan memurlara mükâfat olarak verilir.”
Tasarıya göre, anadilleri ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Türkçeden başka bir dille ancak “oturdukları ev”de konuşmaları mümkündü. Toprak, kamusal alanda hiç kimsenin Türkçe dışında “yabancı dil”le konuşmasını istemiyordu.
Konuşanı ihbar edene de ödül
Türkçenin dışındaki bütün diğer lisanlarsa bu tanıma girmekteydi: “Ecnebi lisan”. Tasarının gerçek amacı, Türkçe konuşmayanların kamusal alanda, mahrem olmayan yerlerde gerek arkadaşları ve gerekse aile üyeleri arasında dahi kendi anadillerini kullanmalarını engellenmekt. Bu katı uygulamanın ancak para ve hapis cezası öngörülerek gerçekleştirilebileceği düşünülmüştü. Fakat faillerin yakalanması için yeterli ölçüde muhbire de ihtiyaç vardı. Bu da düşünülmüş ve muhbirlere her vak’a için nakdî mükâfat vaat edilmişti. Nakdî cezanın yüksek tutulmuş olması, sadece faillerin gözlerini korkutmak için değil, fakat aynı zamanda görevlilerin heyecanını artırmak için de olmalıydı.
Aksi halde diplomalar iptal edilecekti!
Tasarıya göre, mahkûm olanlar; öğretmenlik, doktorluk, avukatlık, fabrikatörlük, gazetecilik yapamazlar; gazetelerde, dergilerde de yayın yapamazlardı. Ellerinde bulunan meslek diplomaları da geri alınır ve iptal edilirdi. Böylece cezaların şiddeti de artırılmış oluyordu. Mahkûm olanların mesleklerinden ihraç edilecekleri ve bir daha mesleklerini icra etmelerine de imkân olmayacağı tasarıda açıkça belirtilmişti. Özellikle meslek sahibi aydın sayılabilecek grubun hedef alındığı anlaşılmaktadır. Bu ifadeden hedef alınan grubun meslekî dağılımı da öngörülebilir. Meslek sahibi olanların bir şekilde tasfiyesi de bu vesileyle düşünülmüş olmalıdır. Bu vesileyle Türkçe konuşmayan meslek sahiplerinin mesleklerini icra etmelerinin önü alınmak istenmişti. Bir anlamda piyasaya politik bir müdahale söz konusuydu!
İşlem yapmayan memura da ağır ceza
Tasarıya göre, mahkûm olanlara, onlara yardımcı olanlara, bir aydan bir yıla kadar hapis cezası vardı; ayrıca yüz liradan bin liraya kadar para cezası söz konusuydu. Para cezasının yarısı faili yakalayan memurlara verilecekti. Daha önce aynı suçtan dolayı ceza almış olanlar, eğer uygulamada kendilerine kaçacak bir yer bulurlarsa, bu takdirde yeniden yakalandıklarında, bunların alacakları ceza eskisinden de ağır olacaktı. Meslekten uzaklaştırma cezası, elbette yurt dışındaki bazı uygulamalara heves edildiği izlenimini uyandırmaktadır. Bu, bir anlamda Türkleştirme sürecinin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Cezaların tehiri de mümkün değildi. Takipte ihmalleri görülen memurlar için de ceza söz konusuydu: Onlar bir yıl için görevlerinden açığa alınacaklardı.
Potansiyel suçluların izlenmesinde mükâfatın yeterli olamayacağı da düşünülmüş olmalı ki, muhtemel muhbirlere de görevlerini aksatmaları ihtimaline karşı cezalar öngörülmüştü. Böylece memurlar gözlerini açık tutabileceklerdi. Gözlerini açık tutmaları, bir yandan alacakları mükâfat ile diğer yandan da kendi başlarının da belaya girebileceği ihtimalinden dolayı güvence altına alınmış gibiydi.
Muhacirler de dikkatli olmalı!
Yine de tasarının “hoşgörü”sünden söz etmek isteyenlere bir fırsat vermeliyiz: Çünkü bu kurallar, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’ye gelmiş olan muhacirler hakkında, yasanın yayın tarihinden ancak üç yıl sonra uygulanacaktı. Şimdiden sonra gelecek olan muhacirler hakkında da geliş tarihlerinden itibaren üç yıllık süre öngörülmüştü. Bu hüküm, her göçmenin ülkeye tam olarak ne zaman geldiğinin bilinmesi ve kanıtlaması bakımından uygulamada her ne kadar hayli sorun çıkaracakmış gibi görünse de; burada artık herhangi bir etnisitenin, cemaatin ya da azınlık grubunun lisanına karşı özel bir tutumdan değil de, tamamına yönelik genel bir politikadan söz edildiği yeteri kadar açıklanmış olmaktadır. Hiç kimse Türkçe dışında anadilini konuşamayacaktı. Tasarı, yasanın kabulünden altı ay sonra yürürlüğe girmesini öngörüyordu. Bu durumda Türkçe bilmeyenlerin Türkçeyi altı ayda öğrenebilecekleri öngörülmüş olmalıdır.
Tasarının ruhu dönemin ruhuydu
Tasarı dönemin ruhunu açığa çıkarmak bakımından yeterince anlamlı olmakla birlikte, tasarının gerekçesi de bizi bu konuda hayli aydınlatmaktadır. Toprak, özellikle gayri müslim azınlıkların ana dillerini konuşmalarını engellemek amacındadır. Ne var ki, tasarının özü Türkçe dışındaki bütün dillerin konuşulmasının yasaklanmasıdır. Toprak’ın tasarısında çok sık geçen “ecnebi” lisanları tanımı, Türkçenin gündelik ve siyasî kullanımında büyük ölçüde batılı yabancı dilleri içermektedir. Ancak Toprak’ın önerisinin yalnızca bununla sınırlı kalmadığı da görülmektedir.
Sabri Toprak’ın önerisinin gerekçesini de öğrenelim
“Bütün efradı aynı dille konuşan milletlerde millî şuur, millî duygu, tâbileri muhtelif lisan konuşan milletlerden daha yüksektir. Bütün efradı aynı lisan ile konuşan milletler, tâbileri muhtelif lisanla, bilhassa bir kısmı da ırkî ve millî lisanları yerinde [yerine] yabancı ecnebi lisan konuşan milletlerden pek daha kavi, pek daha satvetlidir. Bunun için millî hâkimiyetine kıskanç olan milletlerin lisanda, dilde vahdete dikkat [ve] itina etmeleri lâzımdır.
Bilhassa bir devletin, bir memleketin huzurundan, iktisadîyatından, şevketinden, hâkimiyetinden müstefit olan tâbilerinden herhangi bir zümre, devletin millî lisanını bırakarak, diğer ecnebi bir lisanla konuşursa, sokakta, kahvede, ticarethânelerde, gazinolarda, vapurlarda, tramvaylarda, şehirde, sayfiyede hulasa her yerde, kendi aralarında, herkesle ecnebi lisanla konuşmak suretile tâbiyetinde bulunduğu memleketin millî rengini bozmayı itiyat ederse, zümre efradının behemehâl tecziyesi, bu fena itiyattan men’i lâzımdır [ve] vaciptir.”
“Atatürk’ün, Ulu Önder’in şu yüksek işaretleri, millet için, hükûmet için ne âli bir dersi ibrettir, ne mükemmel, ne harikulâde bir millî dil siyaseti düsturudur: ‘Adana’nın 70.000 nüfusu olduğu halde maalesef büyük bir vatandaş kemiyeti tarafından güzel Türkçemiz konuşulmuyor. İster ihmal, ister lâkaydi yüzünden olsun, bu hâl memleketin selâmeti noktai nazarından asla tecviz edilemeyecek bir harekettir. Bu vatandaşların behemehal Türkçe konuşmalarını temin lâzımdır. Bu vazifeyi resmî ve gayri resmî alâkadar teşkilât yapmalıdır.’
Atatürk’ün bu yüksek emir ve irşatlarına göre, ırkî lisanlarını, millî lisanları olan Türkçeyi bırakarak, ecnebi bir dil ile konuşmayı itiyat ile güzel Türk İstanbul’un büyük bir parçasını bir ecnebi müstemlekesi şekline sokan vatandaşların bu sakim itiyattan men’i, tahtı vücuptadır. İşte Atatürk’ün bu âli ikâz ve emirlerine tevfikan bağlı kanun teklifi lâyihası tanzim kılınmıştır.”
Fenerbahçe Kulübü Başkanı da olan Sabri Toprak
CHP Manisa milletvekili (Memet) Sabri Toprak, "TBMM’nin ikinci döneminden itibaren toplam dört dönem CHP milletvekilliği yapmıştır. TBMM’nin ikinci döneminde (1923-1927) Saruhan milletvekili iken, üçüncü (bu dönemde milletvekilliğinden 23 Şubat 1929 tarihinde istifaen ayrılmışsa da, 2 Nisan 1930 tarihinde Cebelibereket’ten yeniden seçilmiştir), dördüncü ve beşinci dönemlerinde (1927-1935) Manisa milletvekili idi. 3. İnönü Hükümeti"İsmet İnönü’nün Takrir-i Sükûn Kânunu’nu da çıkaracak olan 3 Mart 1925 tarihinde kurmuş olduğu üçüncü hükümetinde ise tarım bakanı olarak görev almıştı. Bu görevine 1 Kasım 1927 tarihine kadar devam ettiyse de, daha sonra bakanlık yapamadı. Siyasî hayatının erken dönemlerinde 1912 Nisan-Ağustos Osmanlı Meclis-i Mebusanı" 1912 yılının Nisan ayından itibaren Osmanlı Meclisi Mebusanı’nın ikinci ve üçüncü dönemlerinde Saruhan milletvekili olarak yer almıştı. Bir ara Posta ve Telgraf Genel Müdürlüğü’nde de bulunmuştu. Fenerbahçe Kulübü’nün başkanlığını da yapmıştır. Kulübün internet sitesinde bu tarihler 1915-1916 olarak verilmektedir. Toprak, çok kısa bir süre sonra 19 Şubat 1938 tarihinde öldü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016