Cengiz AKTAR
Dışişleri ve bilumum yazıcı heyetinüzerinde epeyi çalıştığı anlaşılıyor. Sekiz dile tercüme edilmesi, eşzamanlı ve çok geniş duyurulması, bütün bunlar bir görev gücünün işaretleri. Başbakan’ın 23 Nisan’da 24 Nisan’dan bahsetmesi, her şeye rağmen önemliydi. Bildik tuhaf, savunmacı ve inkârcı beyanlardan farklıydı ve birkaç açıdan bir ilkti. Beyandan daha çok bahsedilecek, şimdilik dört noktanın altını çizmekle yetinelim. “20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi diliyoruz”cümlesinde yatan, bir başbakan yani bir siyasetçi tarafından dile getirilmiş ahlâkî duruş fevkalade önemli. Kolayca rahmet dileyemeyen bir başbakan açısından daha da önemli... Hele ahlâkın siyasete tamamen kurban edildiği bir dönemde...
Altı çizilmesi gereken diğer nokta, metinde serdedilen düşünceler, Ahmet Davutoğlu’nun epeyidir farklı yer ve zamanlarda dile getirdiği düşünceler. Ustaca yazılmış olsa da soykırımın tanınması açısından yeni bir şey yok. Üstelik her tarafı memnun etme potansiyeli taşıyor. Yalnız, inkârdan idrake doğru bir geçiş gözleniyor. Üçüncü nokta da bu: Hükümet ve devlet, diaspora ve Türkiye toplumunun bugüne kadar canını dişine takarak dile getirdiklerini de “tezlerden biri” olarak kabûl ediyor.
Dördüncü nokta “buradan nereye gider”sorusu.Hiçbir yere! Tayyip Erdoğan’ın dile getirdikleri, kendi meşrebi, başkanlık muradı, iktidar hırsı ve Azerbaycan ilişkisi dikkate alındığında, hükümetin gidebileceği uç noktadır. Nitekim beyanın ardından gelen iki açıklama, beyanın etkisini sulandırmaya yetti. “Başbakanın açıklaması konjonktürel değil. Tarih siyah beyaz değildir. Uzattığımız eli havada bırakmayacaklarını umuyorum”diyen Davutoğlu, daha geçen sene “bizim için 25 Nisan neyse 24 Nisan da odur” gibi saçma sapan bir sözün sahibi olması açısından ilerleme kaydetmiş olsa da, Ermenistan’ın bu beyandan sonra Türkiye’ye kucak açmasını beklemek gayriciddîdir. Nitekim bunu teyit eden ikinci açıklama “Dağlık Karabağ sorunu çözülemeden bir adım atamayız” Başbakan’dan geldi.
1 MAYIS ZITLAŞMASI
İktidarın 1 Mayıs kutlamasının Taksim’de yapılmasını engelleme ısrarı, özgürlük anlayışının geldiği yeri ve toplumun bu anlayışa olan itirazını mükemmel özetliyor. Türkiye toplumu özgürlük alanı konusunda daha önce elde ettiklerini art arda kaybediyor çoktandır. İktidar ilk dönem icraatlarıyla açtığı alanı artık kapatıyor, toplumu zaptetmeye çabalıyor. Toplum da buna razı değil. Halk deyişiyle attan inip eşeğe binmeye gönüllü değil. Zira özgürlüğe kolay alışıldığı gibi elde edilen haklardan vazgeçirmek de kolay değildir toplumu.
İktidar, 1923’te verilip 1924’te alınan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı 2009’da kanunlaştırdı ve Taksim Meydanı’nda kutlanmasını da engellemedi. Beş yıl sonra haddi olmadığı hâlde meydanda kutlamayı yasaklıyor, tıpkı bütün diğer yeni yasaklar gibi.
AKP’NİN YENİ BEYİNLERİ
Liberaller eskiden kendi mahallelerine konuşur ve orada pek bilinmeyen dini anlatırlardı. AKP’nin evlere şenlik icraatları sonucunda işlevsizleştiler. Çoğu, ilkelere sadık bir şekilde muhalefetteler. Ama birkaçı artık kendi mahallelerinde değil onlara hiç ihtiyacı olmayan diğer mahallede salyangoz satar hâle geldi. AKP’nin yeni beyinleri olmaya adaylar. Zira AKP 17 Aralık’tan bu yana süren tasfiyelerle beyinden yoksun bir battal gövde olarak kaldı.
HASTA MAHKÛM KEPAZELİĞİ
İHD verilerine göre hapiste 202’si ağır olmak üzere 620 hasta mahkûm var. Sonbahardan bu yana artış var. Adlî Tıp Kurumu’nun “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen envai çeşit bürokratik ve yasal engel dolayısıyla salıverilemiyorlar. Adalet Bakanlığı verilerine göre son 10 yılda 2300 mahkûm hapiste ölmüş. El insaf minel vicdan!
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020