Cengiz AKTAR
Kürd Siyasî Hareketinin art arda kurmak zorunda kaldığı partilerden BDP 2011 genel seçimlerinde, bağımsız aday göstermesine rağmen ilk kez ciddî bir vekil sayısına ulaşmış ve Türkiye’nin gerçek ana muhalefet partisi olmuştu.
Bu gözlemi açan ilk yazıyı seçim sonrası Vatan Gazetesinde yazmışım. Ulaşmak mümkün değil, yazılarımı sildiler.
BDP’nin ömrü de HEP, ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP gibi uzun olmadı. Parti yapılan değerlendirmeler sonucu tüm demokrat akımlara açık olması istenen HDP’ye katıldı.
BDP, artık unutulmuş olan Anayasa Uzlaşma Komisyonuna, 2011’den Komisyonun lağvedildiği 2013’e kadar önemli katkılarda bulundu. Merkeziyetçiliğin doruklarında debelenen yönetimin temelden dönüşebilmesi için Anayasaya “bölge” kavramını önerdi.
Başta CHP olmak üzere Uzlaşma Komisyonunu oluşturan diğer partilerin tüylerini diken diken eden öneri elbette kabul görmedi. Ama bu sayede BDP diğer partilerden farklı olarak sahici dönüşümü hedefleyen gerçek bir muhalefet partisi olarak belirdi. Hareketin memleketin siyasî âdetlerine getirdiği pek çok önemli yeniliğe (eşbaşkanlık, kadın vekil kotası, yerel yönetim hizmetleri) de mim koyalım.
Türkiye’nin sancılı siyasî dönüşümünün iki ana taşıyıcısından biri Siyasî İslâm’dır. Dönüşümcülük açısından değersizleşmekle kalmadı, kendisi bambaşka bir şeye dönüştü. Bugün memleket çapında bir suç makinası.
Diğeri, var olma kavgası vermek zorunda bırakılan Kürd Siyasî Hareketi. Karşısındaki başlıca hasım zıvanadan çıkmış Siyasî İslâm ancak siyasî yelpazenin geriye kalanı da yanında durmuyor, durmayacak.
Her iki hareket de erken cumhuriyet tasavvurunun o günkü deyimiyle şekavet ve irtica, bugünkü deyimiyle bölücülük ve gericilik yaftasıyla gayrimeşrulaştırdığı ve kamusal alandan tardettiği kitlelerin sesleri. Bu kara listeye yalnız sesleri değil kendileri de yok edilmiş olan Gayrimüslimleri dâhil etmek gerekir.
AKP’nin başarıyla temsil ettiği mütedeyyin kitleler kendilerini kurtardılar. Hatta o kadar kurtardılar ki artık siyasetin merkezine yerleşip Sünnî Müslüman olmayan kim varsa terörist sayıyor ve uyguladıkları düşman hukuku vasıtasıyla onlara “katli vaciptir” muamelesi yapıyorlar. Kendilerinden olmaya razı olmayan Kürdlere ve hain olarak tescilledikleri Gülencilere duydukları nefret diğer muhalif duruşlardan derin ve ölümcül.
Siyasî İslâmın kendi kendini tasfiye etmesiyle Kürd Siyasî Hareketi dönüşümde tek kaldı. Rejimi oluşturan AKP/MHP’nin klonları, avatarları veya payandaları olan partilerin böyle bir işlevi yok. Muhalefettekilerin rejimden sadece ton farkları var; boşuna “yerli millî muhalefet” denmiyor.
Kitlelerin umudu CHP’nin, devlet partisi kimliğiyle Türkiye çapında politika yapması, TBMM vasıtasıyla mümkün değil. Zaten partide ne bunu yapabilecek kadro var ne de niyet. Yapısal Kürd düşmanlığı partinin dile getirebileceği her türlü itirazı baştan kadük kılıyor. Ne Kürd illerinde olup bitene, ne HDP’lilere çektirilen zulme ses çıkartmak niyetinde.
Aksine tasvipkâr ve fezlekelerle olduğu gibi gönüllü işbirlikçi, reisten reisçi. Dış maceralarda rejimin güle oynaya açtığı cephelerde, savurduğu tehditlerde ülkeyi ve rejimi antiemperyalizm masalıyla kollamak dışında lafı yok. Suriye Kürdistanındaki savaş ve işgâllere diyecek tek bir sözü yok, Mecliste önüne gelen savaş tezkerelerini onaylamakta rejim partileriyle yarışır halde.
Dönüşümün taşıyıcısı HDP Türkiyelileşme önerisini 2015 seçimlerinde hayata geçirdi ve bütün olumsuzluklara rağmen 2018’de tekrar ederek siyasî alternatifin yegâne adresi konumuna geldi.
Selâhattin Demirtaş’ın 2014 ve 2018’de cumhurbaşkanı adaylıkları, siyasî duruşu, hitabeti ve HDP’nin hem genel hem yerel seçim başarıları Hareketin anamuhalefet özelliğini pekiştirdi. Ve doğal olarak HDP’yi ve Demirtaş’ı rejimin indinde günah keçisi konumuna getirdi.
HDP’nin memleketin yegâne anamuhalefeti olmasının en sağlam kanıtı rejimin hedef tahtasına koyulmasıdır. Demirtaş’ın intikamı çağrıştıran esareti de hakeza Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki en anlamlı ve en ciddî rakip olmasıdır. Rejimin HDP’ye karşı yürüttüğü harekâtın boyutları Cumhuriyet tarihinde benzersiz.
HDP’li adayların kazandığı 3 büyükşehir, 5 il, 45 ilçe, 12 belde olmak üzere toplam 65 belediyede 6 başkana KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmedi, 46’sına da kayyum atandı.
Hatırlayalım önceki yerel yasama döneminde DBP yönetiminde bulunan 102 belediyeden 96’sına kayyum atanmıştı. İçinde bulunduğumuz yasama döneminde Meclise gelen toplam 1101 fezlekenin 834’ü HDP’nin 58 milletvekili için hazırlandı, ikisinin vekilliği düşürüldü.
19. yüzyıl ortasında Botan Emiri Bedirhan Bey’in merkezin sultası altına alınmasıyla ortaya çıkan fiilî durum, inişli çıkışlı olarak bugüne kadar geldi. Önce Kürdlerin nisbî siyasî otonomisi ortadan kaldırıldı, sonra Kürd olarak varlıkları inkâr edildi.
Bugün var oldukları yeniden kabûl görülse de siyaseten var olmaları artık açıkça reddediliyor. Sorun, gücü ellerinde tutanların 1910’lardan itibaren Sünnî Türk egemenliğini Sünnî Türk olmayanlarla paylaşmayı kesinlikle reddetmesiyle ortaya çıktı. Reddiye, katliam, zulüm ve dayatma ile sonuçlandı. Rejim artık Sri Lanka’da Tamillerin akıbetini Kürdlere uygulamakla meşgûl. Üstelik taarruz Türkiye ile sınırlı değil, Suriye’yi de kapsıyor.
HDP’ye yönelik harekât, anamuhalefet özelliği nedeniyle Türkiye’nin siyasî alternatif ufkunu da yok ediyor. Büyük olasılıkla Haziran 2022 seçimlerinden önce kapatılması mümkün olan HDP’nin ortadan kalkmasıyla siyaset alanının tamamen tahkim edileceği bir döneme doğru hızla yol alıyor Türkiye.
Hep söylenir, “Türkiye’de bir rejim sorunu olduğu kadar bir muhalefet sorunu vardır” denir. Bu gözlem memlekette siyasetin, HDP dışında, tek ses, tek vücut, tek din, tek dil, tek bayrak ve tek tabanca olduğunu söyler. 2023’e doğru Türkiye’nin görünümü, Türkeş’in demesiyle betondan.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020