Cengiz AKTAR
1945 sonrasında soykırımcı geçmişiyle yüzleşmemiş, nazisizleşmemiş, Nasyonal Sosyalizmin tekçi, totaliter işleyişinden arınmamış Almanya’yı tahayyül edin bir an... Bugünkü müreffeh, demokratik, hukuka ve insana saygılı, başta Türkiyeliler civar ülke insanın yaşamak için ilk tercihi olan ülke hâline gelebilir miydi? Birbirlerinden bağımsız kurumlara sahip olabilir, kurulduğu 1871’den bu yana tam anlamıyla oturtamadığı ademimerkeziyeti işlevsel kılabilir miydi? En basit tarifiyle “iktidarı paylaşma ve kararı olabildiğince tabana yayarak alma sanatı” olan ademimerkeziyetin tıkır tıkır işlediği bu idarî yapıyı sürdürebilir miydi?
Siyasî literatüre denazifikasyon yani nazisizleştirme olarak geçen devasa yüzleşme ve arınma sürecine koşut olarak Karlsruhe’deki meşhur Federal Anayasa Mahkemesi gibi kayadan kurumlar sayesinde gerçekleşti Alman mucizesi.
Geçmişle, eza çektirdikleriyle ve sonuçta kendisiyle yüzleşmek, Nazi Almanyası mirasçısı Federal Almanya’nın ayakta kalabilmesi için olmazsa olmaz bir ön koşuldu.
Yakın tarihçiler Almanya’nın nazisizleşme ve kurumlaşma süreçlerinin 3. Reich’ın çöküşü sonrasında ülkenin işgâli ve Batılı muzaffer devletlerin talimatlarıyla birebir ilgili olduğunun altını çizer. Nitekim diğer muzaffer devlet SSCB’nin işgâli altındaki diğer Almanya’nın hâli ortadaydı. Ne nazisizleşti, ne yüzleşti, ne de demokratik kurumlar kurabildi. Her soruna “emperyalizmin oyunu” dedi ve bilimsel sosyalizmin yumuşak koynunda uyuyakaldı 1989’a kadar.
Birleşmeden sonra demokratik cumhuriyete en zor ayak uyduran, Nazi taklitçisi AfD denilen siyasî ucubenin yeşermekte zorlanmadığı eski Doğu Alman eyaletlerinin bugünkü durumunun arkasında geçmişle yüzleşmemiş olmanın getirdiği sakatlık yok mu? Aynı soru, hem kurban hem sessiz işbirlikçi olan eski Sovyet uydusu doğu Avrupa ülkeleri için de geçerli. Komünizmin Nazilerce tertip edilen Yahudi Soykırımının üzerine döktüğü betondan koruyucu tabaka onyıllarca işlerine geldi. 1989’a gelindiğinde artık çok geçti. Bugün neredeyse hepsi popülist sistemlerin farklı boyutlarda kurbanı olarak demokrasiye ayak uydurmak için çabalıyor. Lehlerle Macarların şu hâline bakın…
Gelelim bizim taraflara.106 senedir Soykırım inkârında debelenen Türkiye biraz eski Doğu Almanya’ya benziyor.
Karşılaştırırsak, 1945 sonrasında mağlup Almanya’ya empoze edilen mütarekenin benzeri mağlup Türkiye’ye 1920’de Sevr ile empoze edildiydi. Kurtuluş Savaşı sonrasında Türkiye’nin kurucu akdi olan Lozan Antlaşması ile, en başta Ermeni Soykırımı olmak üzere devr-i sabık bir bakıma silindi. 1919’da işgâl esnasında kurulan, Nuremberg muadili Savaş Suçu Mahkemeleri kararları akim kaldı. En korkunç katliamların gerçekleştirildiği Yozgat Boğazlıyan’ın Kaymakamı Kemal Bey ve Urfalı bir diğer memur dışında idama mahkûm edilip cezası infaz edilen olmadı. Kaymakama 1922’de iade-i itibarda bulunuldu, şehid-i millî mertebesi verildi. Bugün Boğazlıyan kasabasının adını Şehitkemal yapma teşebbüsleri mevcut.
İnkâr imparatorluğundan bu küçük misal dahî, Lozan ile Türkiye’nin hem içerde hem dışarda nasıl temize çekildiğini gösteriyor. Ama aynı zamanda bu “aklanma”nın nelere mal olduğunun da ipuçlarını veriyor.
Zira Soykırım felâketi ile Osmanlı bakiyesi tüm diğer Gayrimüslim vatandaşların, bir yolu bulunup neredeyse tamamen tasfiyesi ve tasfiyenin verilmemiş hesabı üzerine inşa edilmiş bir sistemin ayakta kalması mümkün mü? Türkiye Cumhuriyeti millî, siyasî, iktisadî, ahlakî ve kültürel bakımdan, Ermeni Soykırımı ve Osmanlı’nın tüm Gayrimüslim vatandaşlarının yok edilmesinden ciddî ölçüde etkilenmemiş olabilir mi? Bu devasa medeniyet kaybı illâki bugünümüzü belirlemez mi?
Sorulara bu ayki Birikim Dergisi’nde “Türkiye’nin kurucu kötülüğü üzerine notlar” başlıklı makalede cevaplar arıyorum.
Türkiye’de hayatlarını binbir zorlukla sürdürmeye çalışan gayrimemnun insanlar epeydir kendilerinin ve memleketin başına gelenlerin nedenlerini sorar. Akla yatkın nedenler arasında eğitimsizlik, milliyetçilik, Kürd meselesi, muhalefetin ve siyasî islâmın çapsızlığı, yolsuzluk öne çıkar. Bunların hepsi doğrudur ama hepsi çürük temelin kâh devamı kâh sonucudur.
Alalım Kürd sorunsalını. Tanzimat’tan beri toplumsal tahayyülü belirleyen ve Soykırım ile doruğa ulaşan “millet-i hâkime/millet-i mahkûme” çelişkisinde güç ve iktidar sahibiyle “doğuştan gayrimillî” addedilen ikinci sınıf vatandaşlar arasındaki eşitsizlik derinleşir ve günümüze kadar gelir. Eşit vatandaşlık konusunda bugünkü çelişkiyle ulus icadı dönemindeki uygulama farklı mı? Her ikisinin özünde, elde tutulan gücü, iktidarı kıskançça paylaşmama inadı yatmaz mı?
Türkiye’de yasalar önünde eşitsizliğin özünde, şiddet dolu ulus icadı döneminden süzülüp gelen marazlar yatar. Osmanlı’nın “millet-i hâkime/millet-i mahkûme” çelişkisi bugünün şiddet dolu “millî/gayrimillî” çelişkisine dönüşmüştür. Bu bağlamda bugün Kürdlerin başına gelenler Soykırımın artçılarıdır.
Alalım yolsuzluğu. Soykırım suçunun cezasız kalması “sorumsuzluk/hesap sormama/cezasızlık”, davranışlarının baskın toplumsal davranış biçimi mertebesine gelmesine önayak olmuştur. Siyasî ve içtimaî ahlâkın işleyiş kodu hâline gelmiş bu davranışlar biz farkında dahi olmadan toplumsal ve bireysel yaşamlara bulaşmışlardır.
Böylece kanunsuzluklardan ya da düşman hukuku muadili uygulamalardan hesap sorulmaz, yapılanlar cezasızlık zırhıyla korunur. Erdoğan rejiminin Türkiye’de birkaç yıl içerisinde yarattığı muazzam boyutlardaki kurumsal ve ahlâkî enkazın bu kadar kolay gerçekleşmesinin ve kabul görmesinin nedeni doğrudan doğruya Soykırım’dan kaynaklanan sorumsuzluk, hesap sormama ve cezasızlık kültürü değil midir? Tek istisna devlete karşı işlenmiş suçlardır, bunlar cezasız kalmaz.
Aynı bağlamda alalım yönetimin çapsızlığını. Sayısız örnek arasında ilk akla gelen elbette şu sırada yaşanan salgın yönetimi zaafı. Bu nedenle ölen ve hastalanan onbinlerce vatandaşın kaderini belirleyen sorumsuz, hesap vermez, sebep oldukları insanî hasar için bırakın cezayı istifa dahî etmeyecek olan yetkililerin dokunulmazlığı ve vurdumduymazlığının ucu nereye dayanır dersiniz?
Ermeni Soykırımı “biz neden bu hâllere düştük” sorusunun yanıtının aranması gereken ilk membadır.
Çürüme 106 yıl sürdü, sonunda memleketi bitme raddesine getirdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020