Cengiz AKTAR
1983’ten bu yana kudretlenen iki ana unsur, Sünnî Müslümanlar ve Kürtler ülkenin siyasetini artık tamamen belirliyor. AKP iktidarının temeli olarak işaret edilen “halk ihtilâli” yakıştırmasının bu çerçevede anlamı var. 1923 dönemi ne kadar halk ihtilâli değilse 2002 dönemi o kadar halk ihtilâli. Gelgelelim ihtilâl yakıcı ve kritik bir hadise! Bir defa, eskiye yönelik terörle birlikte anılan bir dinamik. Buna rağmen, eski kurumları yok ederken, o kurumların dokuz canlı olması, yeni kurumları var ederken o kurumların pek de yeni olmaması gibi nahoş sürprizlere açık bir dinamik. İhtilâl başkaca, ihtilâlci öğüten, ihtilâl kadrolarını kullanıp atan, terörün bu kadrolara kadar uzandığı, sonuçta Satürn misâli kendi çocuklarını yiyebilecekbir dinamik. Keza halk ihtilâlini kuşatarak zorbalıkla total iktidar olmayı mümkün kılan paradoksal bir dinamik.
Modern çağın en kanlı ihtilâllerinden 1789 Fransız İhtilâli, seyri ve sonuçları itibariyle nitelikli dersler içerir. Yakından bakalım.
Pek çok meşhur tabloya konu olan Satürn benzetmesi 1794’te baş Jakoben Robespiyer’in idamıyla anca biten terörün kurbanı olmuş ihtilâlci Vergniaud tarafından yapılmıştır. İhtilâlin Jironden yani Jakoben muhalifi kanadından nadir bir hatip olan Vergniaud’nun yaptığı gönderme başlı başına bir derstir. Kadim Grek mitologyasında evrenlerin mutlak hâkimi Kronos ya da Latincesiyle Satürn, tahtının bir oğlu tarafından ele geçirileceği kehanetini boşa çıkarmak için doğan çocuklarını muntazaman yer. Ne var ki oğul Zeus doğduğunda, bebek yerine başka bir şey yedirirler hazrete. Korkunun ecele faydası olmaz ve anneannesi Gaya tarafından büyütülen Zeus sonunda babası Kronos’un yerini alır.
İhtilâl sonrası Fransa onyıllarca kendine gelemez. Önce megaloman Napolyon Bonapart ile kanlı savaşlara gark olur. Napolyon’un imparatorluğu, ardından krallık, ayaklanmalar, yeniden ihtilâl, sonra tekrar cumhuriyet, tekrar imparatorluk arasında gider gelir. Bu son derece çalkantılı ve uzun dönemin ibretlik hadiselerinden biri 3. Napolyon vakasıdır. 1848’dekiikinci Fransız İhtilâli ortamından ustaca faydalanarak halkın (sade erkekler)oyuyla seçilmiş ilk Fransız cumhurbaşkanı olmayı başarır. 2. Cumhuriyet bu sayede kurulur. Cumhurbaşkanı Napolyon, seçilmesinin hemen ardından 1851’de darbeyle 2. Cumhuriyeti sonlandırır ve imparatorluğunu ilân eder. Siyasetin itirazlarını kulak ardı ederek Fransa’yı on yıl kadar demirden bir yumrukla yönetir.
Halk ihtilâlinin temsilcisi AKP’nin icraatı Fransız İhtilâlinin bazı evrelerini çağrıştırıyor. 2002’de büyük bir enerjiyle yola çıkıldı. Farklı çevrelerin katılımı sağlandı. Eski Türkiye’den miras kurumlar yerlerinden oynatıldı. Ezberler bozuldu. Kurumlar AB uyum süreci vasıtasıyla çağın eğilimlerine uygun şekilde demokratikleştirilmeye başlandılar. 2006’dan itibaren ihtilâlci dinamiğin nefesi kesildi. Sarsılmış kurumlar lağvedilmekle kaldılar.Anayasa yazım çalışmasının akamete uğratılmasıyla kurumların demokratik dönüşüm olasılığı rafa kalktı, buna koşut olarak iktidarın tasarrufları, kurumların işlev ve işleyişlerinde iktidar sahibine doğrudan biat etmelerine önayak oldu. Böylece iktidarla devlet bütünleşti, konsolidasyona gidildi. Şimdi ihtilâl artık kendi çocuklarını yiyor. Zorbalık gitgide artıyor. 3. Napolyon misali bir darbe ve resmî rejim değişikliğine doğru yol alıyoruz. Hatta müstakbel başkan, başkanlık sistemine gerek dahi kalmadan fiilen “devlet oldu”. Ve olan bitenin ihtilâlle filan alakası kalmadı.
Bugün büyük yanılgı, ihtilâlci dönemin AKP’sine bakarak siyaset hesapları yapmaktır. Zaman, ihtilâlin önderlerini iktidar, halkı da ihtilâlci yaptı. İktidar eski ihtilâlcilerdeyse dinamik bundan böyle, AKP tabanının hatırı sayılır bir kısmı da dâhil, halkta.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020