Ceren KENAR
Geçtiğimiz hafta Lübnan siyasetinin önemli isimlerinden Mişel Samaha terör eylemleri planlamak, mezhepsel çatışmayı kışkırtmak ve bazı siyasi ve dinî liderlere suikast planlamak suçlamalarıyla gözaltına alındı. Lübnan siyasi tarihinde bir bakanın tutuklanması bir ilk. Samaha, Beşşar Esed’in Lübnan’daki kişisel temsilcisi olarak bilinen bir isim. Yani kendisi için “Esad rejimi yanlısı” sıfatı biraz hafif kalıyor. Bizzat Esed’in Lübnan masası sorumlusu demek kendisi için daha yerinde olacaktır. Hafız Esed döneminden beri Samaha, Suriye rejimi için özellikle uluslararası camiada bir halkla ilişkiler stratejisti olarak görev yapıyor.
Samaha’nın kendi aracıyla patlayıcıları taşırken ve bir tetikçiye bir milletvekili öldürmesi için para verirken çekilmiş video görüntülerinin olduğu söyleniyor. Bu görüntülerde Samaha’nın emirleri verirken “bunlar Beşşar’ın talimatları” dediği yine söylentiler arasında. Bazı medya kaynaklarına göre Samaha sorgu sırasında tüm suçlamaları kabul etmiş ve Suriye rejiminin bilgisi dâhilinde patlayıcıların özellikle Kuzey Lübnan’da kullanılması için taşıdığını itiraf etmiş.
Soruşturmanın seyrini hep beraber izleyeceğiz. Bu süreçte başka kişilerin tutuklanması ve soruşturmanın kapsamının genişlemesi Suriye rejiminin Lübnan üzerinden yaratmaya çalıştığı kaos ortamını deşifre etmek için çok önemli. Ancak bu soruşturma tarihsel bir arkaplandan bağımsız düşünülmemeli ve devamı gelmeli.
Esed rejiminin düşmesi ile bölge tarihine dair bilgimiz artacak görünen o ki... Veya zaten bildiğimiz şeyler bir iddia olmaktan çıkıp teyit edilerek tarihî bir gerçek statüsüne erişecek.
Bundan yaklaşık bir ay önce Suriyeli muhalifler Refik Hariri suikastında Suriye’nin rolüne ilişkin önemli bilgileri olan bir tanığı ele geçirdiklerini ve isterse oğul Saad Hariri’ye bu tanığı “hediye” olarak verebileceklerini açıklamışlardı. Lübnan eski başbakanı olan Refik Hariri 2005 yılında Beyrut’ta 1000 kiloluk bir TNT patlaması sonucunda öldürülmüş, suikasttan dolayı milyonlarca Lübnanlı Suriye rejimini sorumlu tutulmuştu.
Suriye’deki Baas rejimi Lübnan’ı her zaman kendi arka bahçesi olarak gördü. Otuz sene süren işgali sırasında ve sonrasında da çok iyi tasarlanmış siyasi araçlar ile bu ülkenin siyaseti ekonomisi ve geleceği üzerinde vesayet kurdu. Soğuk savaş siyasi kültürü ile şekillenen bu taktiklerle Suriye rejimi kâh ordusu ve birebir varlığı ile kâh kendisi adına çalışan Lübnanlı gruplar ve siyasetçiler ile daha dolaylı olarak kendi siyasi çıkarları doğrultusunda çoğu zaman illegal girişimlerde bulundu. Baas rejiminin kendi çıkarına uygun gördüğü siyasi oyunları ne yazık ki Lübnanlılar için trajedi ile sonuçlandı.
Daha eskiye de gitmek mümkün elbette lakin Suriye’nin Lübnan’ı 1976 yılında işgal etmesiyle başlayalım. “Direniş” hattının “şanlı” bir üyesi olan Suriye rejiminin bu işgali Amerika’nın onayı ve teşvikiyle Filistin Kurtuluş Örgütü’nü silahsızlandırmak için gerçekleştirdiğini artık okul çocukları bile biliyor herhâlde. Bu süreçte baba Hafız Esed’in başarısını da teslim edelim. Suriye İsrail’in bile yapamadığını başardı ve daha sonra FKÖ’nün Lübnan’dan “temizlenmesinde” önemli rol oynadı.
Ancak Lübnan’da yaptıkları bununla sınırlı da kalmadı...
Bu işgal sonrasında gerçekleşen birçok suikastın Suriye tarafından düzenlendiği bir sır değil. Dürzü lider Kemal Canbolat’ın 1977’de, Hıristiyan siyasetçi Beşir Jemayel’in 1982’de yine Hıristiyan bir siyasetçi olan ve dönemin Cumhurbaşkanı Rene Muawad’ın 1989’da öldürülmesinde Suriye’nin rolü hep konuşuldu. Liste uzatılabilir ve Sünni dinî liderler eklenebilir: Ahmed Assaf’ın 1982’de, Hasan Halit’in 1989 yılında öldürülmesinin arkasında Suriye’nin olduğu bu kişilerin taraftarlarınca hep dillendirildi. Ki elbette 2004 yılında başlayan özellikle Suriye karşıtı siyasetçi düşünür ve dinî liderleri hedef alan suikast dalgasında hayatını kaybeden onlarca kişinin ölümünden kimin sorumlu olduğu çok zor bir soru olmasa gerek.
İç savaş döneminde Suriye’ye bağlı kuvvetlerin Sünni ve Hıristiyan bölgelerde düzenlediği katliamlardan ötürü ne yazık ki kimse yargılanmadı. Yine “kamp savaşları” olarak bilinen ve Filistin mülteci kamplarında belki de Sabra ve Şatilla katliamından bile daha fazla Filistinlinin hayatına mal olan olaylarda Esed rejiminin sorumluluğu yeterince konuşulmadı.
Lübnan ekonomisine ağır bir darbe olan Irak petrol şirketinin Trablusşam’daki rafinesinin tahrip edilmesi, Lübnan’daki uyuşturucu ticaretinin bizzat Suriyeli askerler tarafından kontrol edilip, düzenlenmesi Suriye’nin Lübnan ekonomisine hediyesi oldu. Yine Hariri’nin ekonomik gelişme paketlerinin sabote edilmesinde Suriye’nin katkısı yadsınamaz.
Esed rejiminin Ürdün, Irak ve Filistin siyasetine etkileri ise başka bir yazının konusu.
Yazıda bahsi geçen tarihsel bagaj nedeniyle Lübnanlılar için Esed rejimi demek, kendi iç siyasetleri demek... Esed rejiminin düşmesi sadece Suriye halkı için değil ancak bu rejim tarafından zehirlenmiş komşu ülkelerin geleceği için de çok anlam taşıyor.
Hatta genel kabulün aksine Esed rejiminin çöküşü Filistin sorunu konusunda bile olumlu rol oynayabilir. Bunu tartışmaya devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017