Cihan AKTAŞ
İslâmcılık tartışmaları sürüyor. Farklı açıklamalar olacak, bu çokseslilik doğal; İslâm tek, İslâmcılıklar muhtelif. İslâm tamamlanmış bir din, İslâmcılık kaynaklara dönerek “hâl”i anlama, dönemsel sorunları açma ve aşma, zamanın gündeminin dilini kavrama ve bu dili etkileme çabası. İslâmcılık İslâm’la aynı şey değil, tamam, her Müslüman İslâm’a ilişkin anlama ve anlatma, yaşama ve katılma sorumluluğunu aynı ölçüde üstlenmediği için kimi Müslümanlar daha faal, duyarlı, katılımcı olmaya zorunlu. Dinen her şeyin yolunda olduğunu düşünmeye meyyal Müslüman, koruduğu huzuruyla yeni sorular ve sorunlar olduğunu hesaba katmayabilir. Yıllarca Demirel’e oy vermeyi anlamlı bulan Müslüman seçmen için “İslâmcı” diyemiyoruz mesela. Kadınların erkekler için yaratılmış eksik etekler, etekli şeytanlar olduğunu düşünen Müslümanlar, Veda Hutbesi’ni ezbere okumayı sürdürdükleri için İslâmcı olamıyorlar.
Sait Halim Paşa aynı hayatiyet kaygısıyla Buhranlarımız’da “İslâmlaşmak”tan söz etti. Onun İslâm’ın inanç, ahlak, hayat tarzı ve siyasete ait esaslarının tam olarak uygulanmasından anladığı şeydi, “İslâmlaşmak”.
İslâmcı özne sözkonusu olduğunda olumsuz anlamda yakıştırılan sözcüklerden biri, romantizm. MeselaAdil Medya başta olmak üzere pek çok yerde eş zamanlı olarak yayımlanan yazısında Mehmet Sait Çakar, Hakan Albayrak’ı “Romantik ergen İslâmcı” diye tanımladı. Çakar’ın cümlesi, Atasoy Müftüoğlu’nun Suriye politikası eleştirileri nedeniyle karşılaştığı yakışıksız muamelenin eleştirisiyle bütünleşiyor. Suriye politikası, İslâmcılar arasında yeni, bölünmelere yol açtı. Fakat, İslâmi kesimdeki kolay insan harcama alışkanlığını anlatırken önemli tesbitler yaptığını gördüğüm Çakar, AKP politikalarıyla özdeşleşmesi nedeniyle eleştirdiği Albayrak’ın Ali Akel’in Yeni Şafak’tan uzaklaştırıldığı dönemde sergilediği asil tutumu niye hatırlamıyor?
Bana kalırsa Atasoy Müftüoğlu ve Hakan Albayrak bir yandan AKP’nin Suriye politikalarını eleştirebilir, aynı zamanda da Esad rejimine muhalefet edebilirler. Resmî bir muhalefet kalıbına yerleştirilemeyecek kadar sahici ve dürüst, iki yazarımız da... Gerçekçi olup imkânsızı istemek kimilerine romantik görünebilir bulunduğumuz “post-İslâmcı” dönemde. Ancak İslâmcı, bir ayağı dünyada diğeri de uhrevi âlemde yaşayan bir seyyah, bir yersiz yurtsuz olmalı zaten. “Büyüsü bozulmuş dünyayı, acımasızca akılsız hâle gelmiş kapitalist toplumu yeniden büyülemek” gerekir, ama nasıl... (Hal Foster, Zoraki Güzellik; Ayrıntı)
İslâmcı birey bir dönemde devlet ideali etrafında sürdürdü okumalarını. Sonra durdu ve “zafer yolda olmanın ta kendisidir” dedi. Gariplerin Kitabı kahramanından esinlenerek terki dünya eyledi nefsini ıslah için. İsmet Özel’in tuzlu su dolu matarasıyla yollara düştü. Kitap okumayı yüceltirken kitaplarını yaktı, bilgece ümmilik aşkına... Dünyayı değiştireceği bir imanı olduğunu düşünen, kendi gördüğü hakikate başkalarının nasıl bigâne kaldığını anlamakta zorluk çeken İslâmcı, bir Breton kahramanı gibi gözlerini hayret ve haşyetle ötelere gitmiş, kolaylıkla dalgınlaşabilen biri. Kravatı cebinde dolaşıyor memursa, Zarifoğlu mısraları mırıldanarak. Başındaki örtüyü takva örtüsü olarak anladığı için Uludere’yi çıkaramıyor aklından.
Ve bir de anlatacak çok şeyi olan, ama anlattıklarının anlaşılacağı konusundaki kuşkuları nedeniyle söze hep yeniden başlayan bir roman kahramanı o! Oralarda bir şeyler oluyor, niye fark etmedim?
İslâmcılık bir sınır aşma hareketiydi, ulusçuluk üzerinden tasarlanan modernleşmenin dayattığı tek tip hayat tarzına karşı modern dünyada Müslüman olarak yaşama azmini, bu alandaki ifade ve keşif çabalarını yansıtan bir eleştiriyi dillendiriyordu. Bu açıdan bakacak olursak, İslâmcılığın bir hayat tarzı arayışıyla ortaya koyduğu eleştirinin başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü artık o tek tip hayat tarzının mutlaklığı, biricikliği inancı eskisi kadar kabul görmüyor. Buna karşılık dinin sadece özel alanla sınırlı olamayacağı gerçeği daha aşikâr hâle geliyor. Televizyon ekranlarında bir kapının eşiğinden geçmeye çalışan muhabir, “Selamünaleyküm” demeye gocunmuyor. Gülsüm Bilgehan Toker, kendini aşmaya çalışan CHP’nin halkın eşiğinden geçmesinin ayakkabılarını çıkartmayı düşünme inceliğiyle ilgisini kuruyor.
İslâmcılık çoğu zaman tercümeye yoğunlaşan bir okuma nedeniyle eleştirildi. Açıklaması basit: “Oralarda neler oluyor” sorusu, kendini geliştirmenin bir gereği. Doğu ve Batı’da neler oluyor? Herhalde İslâmcı bilinç açısından ihtiyaç duyulan daha ziyade modern dünyaya İslâmi bir dille seslenmeyi ve bu bağlamda teklifler sunmayı konu edinen, bu açılardan tazeleyici olacak düşünceler ve analizlerdi.
İmparatorluk bakiyesi olmaktan kaynaklanan ruh hâliyle veya ihtiyaçla ilgili olabilir, Türkiye toplumunun dikkati her zaman misak-ı milliyi aşıyor. Bu açıdan bakacak olursak, İslâmcılığın metaforik olarak bir sınırları aşma ve yeniden belirleme hareketi olduğunu da söyleyebiliriz.
Toplumunda belirginleşen geleneksel ve modern hurafelere mesafeli İslâmcı... Başka türlü nasıl gerçekleşebilir ki hayati bir sıçrama? Uzağına çekilerek gördüğün, aynı zamanda kendi noksanların.
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016