Cihan AKTAŞ
Bu şehrin insanları bayram için nereye gitmiş olabilirler? Sözünü ettiğim şehir, kız kardeşim Aynur’un yaşadığı Muhammediye. Bayram için civar şehirlerde yaşayan Türkiyeli ahbaplar gelip gidiyor. Bense Muhammediye halkının nerelere kaybolduğunu merak ediyorum. Ortak cevap, insanların evlerine kapandığı yönünde. Bayram, yakın akrabalarla evlerde derinlemesine yaşanıyor. Kadim adı “Fedela” olan Muhammediye’nin ahalisi görece varlıklı, yoğun ve sürekli çalışmakla başı hoş değil; anlatılanlardan çıkardığım bu. Siesta alışkanlığını bile yukarı ve aşağı çekerek genişletiyor, adeta günlük ihtiyaçları nispetinde çalışıyor esnaf. Öteden beri şehirle ilgili duyduğum “huzurlu, sessiz sakin” şeklindeki nitelemeler, derinlere ulaşamaz, biliyorum. Büyük ölçüde yeni bir şehir oluşuyla Muhammediye, Fas’ın biricik gerçekliğini yansıtıyor değil.
1942 yapımı kült film “Kazablanka”dan sonra bu adla tanınan Dar’ül Beyza’dan doğru otoyolla Muhammediye’ye gelirken, sol tarafta teneke evlerden oluşan mahalleler fark ediliyor. Sokaklarında ipe gerili çamaşırlar dalgalanan bu mahalleler, düz damlarında çanak antenlerin sıklığıyla da ayrıca dikkat çekiyor.
Bir ülkeyle ilgili ilk izlenimler önemli olsa da tartışmaya açıktır. Kimi gezgin evlere, binalara bakarak bir fikir edinir, kimisi kadınların giyim kuşamını inceler, kimisi de çarşı pazar izlenimlerinden yola çıkar. İlk bakış, önyargıdan yoksun olduğu ölçüde çocuksu bir isabetle algılar önüne çıkanı. Buna karşılık bir tür önyargı birikimi çelişkili bilgilerle birlikte ilk bakışı sakatlayarak oryantalist klişelerle fikir yürütmeye sevk edebilir.
Mesela teneke mahalleler, ilk bakışım ve bilgilerimle anladığım gibi değilmiş. Meğer teneke evlerde oturanlar çoğunlukla, bir veya iki evi garanti altına almanın yolunu bulan “gecekondu” sahipleriymiş. Çünkü bu evlerden oluşan mahalle sakinlerine kral sık sık arsalar, daireler bağışlıyormuş.
Ertesi gün ise Rabat yolunda, insanların çeşme önünde kuyrukta beklediği sefalet içindeki baraka mahalleler ilişti gözüme, dönüşte ise aynı mahallelere paralel bir iç yol üzerinde kralın sarayının bulunduğu uçsuz bucaksız bir bahçenin ve at çiftliğinin önünden geçtik.
Çeşitli göstergeler Fas’ın, zengin ve yoksul arasında büyük bir uçurumun olduğu bir ülke olduğunun altını çiziyor. Böyle olduğu halde “Arap Baharı”nın bu ülkeye uğramaması, petrolden yoksunluğuyla açıklanıyor. Önceki hafta fiyatı hemen hep sabit olan akaryakıta gelen zam yer yer protesto gösterileriyle karşılanmış. Kralla ilgili farklı yorumlar var. Çok sevildiği söyleniyor, korkusundan insanların ağzını açamadığı da… Otoriter, soğuk savaş kalıntısı cumhuriyetleri yerle bir eden bir “bahar”, monarşik ülkelere niye dokunmadı? Şurası muhakkak ki sözde bile olsa insanlar “cumhuriyet”ten daha fazla şey bekliyor. Fas Kralı 6. Muhammed’in zeki bir adam olduğu ve “Arap Baharı”nın dinamiklerini zamanında fark ederek halk arasında mevcut hoşnutsuzlukların sebeplerine karşı acil önlemler ürettiği de dile getiriliyor. Yönetim gelenekleri 1640’lardaki “Filali Şerifleri”ne kadar uzanan Fas monarşisi, arkasına aldığı Fransa ile birlikte varlığını tabiileştirdiği ve yine Batı desteği nedeniyle alternatifsiz olduğu izlenimini veriyor.
Fakat şu çok açık: Bir baharı olacağına inanmaya yakınlaşmışsa bile sorularına yön değiştirmiş olmalı insanlar, Libya’dan, Suriye’den, Mısır’dan sonra…
Dar’ül Beyza’da başlıca özelliği görkemiymiş gibi görünen II. Hasan Camii’ni incelerken, “âhlı bir cami” olduğunu anlattılar. Halktan zorla alınan vergilerle yapılmış; belki de şân olsun diye. Halk kesimleri de o nedenle kılınan ilk namaza katılmamış, protesto etmiş camiyi. Kur’an’ın uyarıları geliyor akla: Temeli hangi niteliğin üzerine olmalı bir caminin…
Evlerde, kafelerde, cemaat ortamlarında yükselen itirazlar meydanlara ulaşmadan köşe başlarında, sokaklarda kendi içine gömülmeye zorlandı. İnsanlar, yaygın sufi terbiyeden ileri gelebilir, gündelik ilişkilerde, kamusal mekanlarda incelikli, nezih davranışlar sergiliyor. Ezan okunduğunda omzunda seccadesiyle camiye koşan kadın ve erkekler, dünya meseleleri konusunda son derece ilgisiz olamaz.
Her kesimden kadın ve erkek aynı giyside buluşuyor: Cellabe. Modern ve laik bir zihniyete sahip kadınlar da, mütedeyyinler de cellabe giyiniyor. Türlü renklerde uzun ve bol, kapşonlu geleneksel kadın giyimi olarak cellabeyi başı örtülü olmayan kadınların da yaygın olarak kullandığını gözlemledim. Erkekler mat renklerde ve beyaz cilbabe tercih ediyor.
Baskın renklere sahip şehirleri var bu ülkenin. Muhammediye’nin rengi yavru ağzı, halk arasında sıklıkla “Kazablanka” ismine atfen “Kaza” diye çağrılan Dar’ül Beyza’nınki turuncu, Marakeş “Kırmızı Şehir” olarak biliniyor. Fransa Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitiren mimarlık öğrencileri için bir deney alanı olmuş Dar’ül Beyza; “Kazablanka” olarak ünlenirken. Karmaşa içinde her sokak her mekan asıl adrese gidilirken uğranılan geçiş ve maruz kalınan bekleme alanı gibi bir içeriğe bulaşıyor; her piyanolu liman kulübü o anlamda bir bakıma Rick’e (Humphrey Bogarts’a) ait. Şehir, adıyla bütünleştiği filmin zamanında donup kalmış gibi bir müstemleke ülkesi şehri dağınıklığı sunuyor. Muhammediye evleri daha bir özenli geldi bana. Cepheleri ne karanlık ne de abartılı şekilde işlenmiş. Yüksek duvarlar küpe çiçeğini andıran çiçeklerle örtülü. Bahçeler, evlerin denizlikleri çiçek tarhlarıyla, saksılarıyla süslü. Konuk olduğumuz evin sedirli sofası, safran rengiyle yüz kişiye yetebilirmiş gibi uzayıp gidiyor.
Bir Fas şehrinin gündelik hayatı Murabıtlar üzerine, Abdülkerim el- Hattabi hakkında ne söyler, hangi imgeleri sunar… Eski sömürge, sömürgecilik dönemini yerleşen kültürü yer yer yansıtıyor; magazinlerin ve reklamların dili Fransızca. Hakim dil Fransızca. Bazen Fransızca’dan Arapça’ya geçiş yapıldığı anı fark edemiyor insan. Hançere ortaklığı var.
Kuzey’in gözleri betondan, arazilerin işlenmişliğinden ve teknoloji grisinden yorgun insanları akın akın Fas’a geliyorlar. Sahil yolunda, trende, çarşı pazarda turist gruplarıyla karşılaşıyoruz. Bir Dar’ül Beyza ikindisinde Prens Caddesi üzerindeki bir kafede Senegalli sanatçı Hassan Thioune’un kumla yaptığı tablolarından oluşan sokak sergisini izleme şansına eriştim.
Ancak Fas, özellikle gergin ve stresli, güneşe hasret Kuzey’in stresini attığı ülke, Tunus’la birlikte. Marakeş’te sadece ünlü el Fna Meydanı değil, Ali Bin Yusuf Medresesi’nin de Avrupalı turistlerle kaynadığını gördüm.
Ayrıca, Avrupa kökenli Müslüman pek çok düşünürün yolu Fas tekkelerinden geçti. Ian Dallas, bir hadisi şeriften ilhamını alan Gariplerin Kitabı’nın peşine düşen bir İngiliz Arşiv Yetkilisi’nin Müslüman olmasının hikayesini bu ülkedeki tekke/zaviye hayatı üzerinden anlattı. Germaine Tillion’un Harem ve Kuzenler’indeki İslam’ın devrimci yanına karşı cahili geleneği öne çıkaran feodal toplum yapısının Akdeniz çevresindeki örneği de özellikle Fas oldu. Endülüs Müslümanları hakkında unutulmuş nice belge ve yoruma Fas’ın –Dar’ül Beyza’nın, Tanca’nın- koruyan, muhafaza eden evlerinde, sokaklarında ulaşabileceğimizi gösterdi bize Akif Emre, “Elveda Endülüs: Moriskolar” belgeselinde.
Yola çıkmadan birkaç gün önce Ömer Beyoğlu’nun yazdığı ve yönettiği 13 bölümlük Müzik Tarihi belgeselinin Fas’taki zaviyelere odaklanan bölümünü de dar bir aralıkta izleme şansına sahip olmuştum. Beyoğlu’nun dediği gibi tekkeler derin kültürün vazgeçilmez referanslarını sunmaya devam ediyor. Müziğin neşesi, resmin firuze ile safran arasında dağılan rengi… Fas insanı Murabıtlar kadar Endülüs Emevi mirasını da taşıyor benliğinde: Muhammediye’de sahile doğru inerken caddeler genişliyor ve yavru ağzı ya da uçuk portakal rengi yerini beyaza terk ediyor. Le Corbusier’in Arap mimarisi üzerine yaptığı “bir değerli ders veriyor olma” şeklindeki tespit Muhammediye için de geçerli: Yürüyerek, ayaklar üzerinde fark ve takdir edilen bir mimari bu; hareket ettikçe gözler önüne seriliyor. Kağıt üzerinde, sabit bir kuramsal nokta etrafında tasarlanan barok mimarinin tersi bir ilkeyle gelişiyor binaların, sokakların, meydanların düzeni.
II. Hasan Camii ise, seyrine durduğu Atlas Okyanusu’na ihtişam ve enginlik açılarından muhatap olmaya çalışıyor sanki. Bense bir sokakta hatta kapalı çarşıda ansızın karşıma çıkan mahalle mescitlerinin güzelliğiyle hatırlayacağım Fas şehirlerini. Ve Muhammediye’de geçirdiğim ilk gecenin sabahında, makamsız çıplak sesle okunan ezanın güzelliğini de hep yanımda taşıyacağım.
Marakeş'in, ünlü El Fna Meydanı'na yakın bir yerde bulunan ve bu meydanla birlikte UNESCO tarafından koruma altına alınan 800 yıllık camii Koutoubia, 69 metre uzunluğundaki dikdörtgen minaresiyle ve çevresine uyumuyla dikkat çekiyor.
1993 yılında tamamlanan ve yapımı 13 yıl süren II. Hasan Camii
özellikle 210 metre uzunluğundaki dikdörtgen minaresiyle Koutoubia
Camii'ni örnek almış gibi görünse de başarılı olunduğu söylenemez.
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19346
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları





















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016