Demiray ORAL
Sanırım lüzumsuz miktarda gazete ve köşe yazısı okudum bu sabah.
Kendimi jinekolog gibi hissediyorum.
Dinen, ahlaken, hukuken kürtaja bakış açılarını, yeryüzünün az ve çok gelişmiş memleketlerindeki son durumu gayet iyi biliyorum.
Bünyenin bu hususta tek bir yazıya daha tahammülü kalmadığının farkındayım.
Sizin de aynı vaziyette olduğunuzu tahmin ediyorum.
Bu nedenle derhal başka mevzulara zıplama niyetindeyim.
Ancak zıplamadan önce, bir gün gelir çocuklarımız bu tarihlerde neler oluyordu belki merak ederler diye, kayıtlara geçmesi açısından bir not düşmek istiyorum: Bugün 1 Haziran 2012. Burası Türkiye. AKP hükümetinin 10. senesini idrak ediyoruz. Yatıp kalkıp Uludere’yi konuşmamıza kızan Başbakan artık kürtajı konuşmamızı buyurdu. Bunun üzerine biz de yatıp kalkıp kürtajı konuştuk. Hatta kürtajı Uludere üzerinden, kürtajı tecavüze uğrayan kadınların doğacak çocukları üzerinden konuştuk. Yetmedi, kürtajı bir de 12 Eylül üzerinden konuştuk. Bu minvalde kürtaj hakkının 12 Eylül darbesinin eseri olduğu, dolayısıyla kürtaj yasağının 12 Eylül karşıtı bir hareket olacağına ikna olmamız istendi. Böylece “12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun ulan sen” lafı da farklı bir mana kazanmış oldu... Geldiğimiz akıl, vicdan ve bilimkurgu sınırlarını epey zorlayan bu noktada muhabbeti en çok yapılan mevzulardan biri, liberallerin AKP’den koptuğu. Liberaller AKP’den gerçekten kopuyor mu bilemem. Ama sayılarının liberallerden çok daha fazla olduğunu düşündüğüm sıradan bir vatandaş türü sanırım koptu. Son seçimde ben her zamanki gibi temsil sorunu yaşayıp oyumu Sarıyer’den denize atarken AKP’ye oy veren ve yüzde 50’lik seçim zaferi ortaya çıkınca varlığı “Ben değilim demek ki sensin” kıvamında paranoyakça merak uyandıran o meşhur “her iki kişiden biri”ni temsil eden kadim dostum Vatoz, kopup da gelen bu tipin somut bir timsali. Kendisi “ben AKP’den koptum arkadaşım” demedi elbette. Ancak son yaşananlardan sonra ısrarla gündeme getirmemi istediği öneriyi duyunca vaziyeti anladım: “Tek sandık konulsun. Yeni anayasa ile birlikte Erdoğan’ın başkanlığı da oylansın.” Yani liberalleri bilmem ama Vatozlar AKP’den fena halde kopuyor...
Ali Akel vakası: Bütünüyle duygusal
Ali Akel Yeni Şafak’tan Başbakan Erdoğan veya yakın çevresinin talebiyle atılmamış.
Bunu Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın Star’daki yazısından öğrendik.
“Başbakan Erdoğan’ın ne Ali Akel’in yazısından haberi var, ne de yaşanan bu olaydan” demiş Akdoğan.
Şimdi hemen “Daha kötü ya, demek gazete yönetimi daha bir şey denmeden durumdan vazife çıkarmış” diye zıplamayın lütfen.
Çünkü aynı yazıdan öğreniyoruz ki, böyle bir durum da sözkonusu değilmiş.
Eeee peki ne o zaman, diye soruyorsunuz herhalde.
Ben de sordum ve Akdoğan’ın yazısının sonundaki şu ifadeye kadar bir cevap bulamadım soruma:“Eğer bir yazar, gazete patronajının tahammül çerçevesini aşan değerlendirmeler yaptığından dolayı sorun yaşıyorsa...”
Demek ki neymiş? Ali Akel “Özür Açıklanmaz Özür Dilenir” başlıklı Uludere (Roboski) yazısı nedeniyle gazete patronlarının tahammül sınırını aşmış.
İyi de “durumdan vazife çıkarmak” zaten tam da bu değil midir?
Bir köşe yazarı, Erdoğan’ı ve hükümeti eleştiren vicdanlı bir yazı yazacak, bunun üzerine 16 senedir çalıştığı gazetenin “tahammül sınırı” ânında aşılacak ve işinden olacak, bu gazetenin patronlarının Erdoğan’a senelerdir destek attığı bilinecek ve sonra da bunun adı hükümeti kızdırmamak için kraldan çok kralcılık yapmak olmayacak.
Peki...
Bu arada Yeni Şafak yazarlarından Hilâl Kaplan ise Ali Akel’in işten atılması nedeniyle üzüntülerini bildirdiği yazısında, patronlarının yaptığı bu hareketi, geçmişten bu yana ödedikleri bedellerle kaderleri Tayyip Erdoğan’la kesişmiş insanların verdiği duygusal bir karar, minvalinde değerlendirmiş.
Yani bütünüyle duygusal bir karar...
Yani patronlar kendi gazetelerinde, kader birliği ettikleri Erdoğan’la ilgili sert bir yazı okuyunca aşırı duygusallaşmışlar...
O duygu seli içinde de senelerdir gazetelerine emek veren Ali Akel’in ismini çizivermişler...
Peki...
Bunları okuyunca düşündüm de, iyi ki bizim gazetenin patronları bu kadar hassas insanlar değiller.
Ve iyi ki kaderleri Tayyip Erdoğan ile kesişmemiş...
Yoksa Taraf’ta her gün okudukları hemen her köşe yazısı onlara duygu seli olarak geri dönerdi maazallah.
Sonra da o duygu seli fışkırması içinde verdikleri kararlarla, gazetede köşe yazarı kalmazdı.
Yeminle bak...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013