Ekrem DUMANLI
Bedii Faik, yıllar önce şu manidar tabloyu naklediyor: “27 Mayıs’ın resmi yapılmak istense, Cadillac’ı durduran bir tank, en yakışanlardan biri olurdu.” Neden? Çünkü o yıllarda Cadillac, en lüks araçlardan biriydi, makam aracı olarak kullanılıyordu ve bürokratik israfın sembolü olarak sıkça gündeme getiriliyordu.
Bedii Faik’in yukarıdaki resme eklediği bir başka manzara daha var. Aynen naklediyorum: “Tanktaki adam önce Cadillac’ı nefretle durdurur. Sonra kapılarını açıp havalandırır, daha sonra… aaa, bir de bakarsınız, tankı bırakmış, jeep’e mi?.. Yoo doğruca Cadillac’a binmiş! Üstelik tanka verdiği yeni görev, artık içinde kendisinin kasılıp oturduğu Cadillac’ın karşısına çıkmak değil, onu desteklemek, yan bakanlar olursa ancak onlara dönmek!..
Ve daha da Cadillac’lar yetmez olur, Buick’ler, Mercedes’ler, Dodge’ler hafif kalır; yerlerini uçaklar alır.” (İhtilalciler Arasında Bir Gazeteci syf. 93/94)
Yukarıdaki hikâyenin çağrışımları o kadar çok ki! İnsanlık tarihi boyunca yüzlerce kez yaşanmış bir hadisenin küçük bir kesitine şahit oluyoruz bu satırlar arasında. “Çevre”den bakıp, halkın mahrumiyetlerini yakından görenlerin “merkez”dekilere karşı duyduğu öfke iktidarların el değiştirmesine sebep olmuştur hep. “Çevre”, “merkez”deki lüks ve şatafata itiraz eder. Ne var ki iktidarın göbeğine otur oturmaz “çevre”, kendinden öncekilerin düştüğü vartaya yakasını kaptırır çoğu kez.
“Darbeci”lerle giriştiği sıkı fıkı ilişki nedeniyle eleştirilere maruz kalmış Bedii Faik “Cadillac Saltanatı”nı yıkmak için yola çıktığını iddia eden askerlerin “resmî israf”ını deşifre eder. “Devrim” diyenlerin daha ilk günlerde “resmî saltanat arabalarını satarak milyonlarca liralık tasarruf sağlama” idealinden bahseder ve gelinen son noktayı şöyle özetler: “Belki de hiçbir devirde Milli Birlik Komitesi idaresi süresinde olduğu kadar uçak kullanma laubaliliği, askerî uçaklara baba malı gibi hükmetme ve emretme fütursuzluğu yapılmamıştır.”
Aradan geçen onca senede ne değişti? Hemen her iktidar (sivil ve askerî yönetimler) devlet imkânları ile imtihan olmadı mı? Her dönemde yöneticilerin lüks merakı geçim sıkıntısı çekenleri canından bezdirmedi mi?
AK Parti 2002’de halkın tamamını kucaklarken devlet imkânlarının fütursuzca kullanılmasına karşı çıkıyor, iktidardayken sade yaşayacağına, halkın hizmetçisi olacağına dair sözler veriyordu. Milletvekili ve bürokrasi lojmanlarını boşaltacak, lüks makam araçlarını satacak, devleti gereksiz işlerden kurtararak küçültecek, gelir dağılımına hak ve adalet getirecekti… İktidara geldikleri ilk dönemde bu konuda adımlar da attı. Ne var ki “çevre”den “merkez”e doğru yürüdükçe halktan uzaklaştı, devlete yaklaştı. Ve Leviathan’ın kollarında dermansız kalıverdi.
Diyanet İşleri gibi halkın önemli bir kesiminin saygısını kazanmış bir kurumun “lüks Mercedes” polemiğine esir olması size de acı vermiyor mu? Kur’an ve sünnet, iktidar sahiplerine mütevazı bir hayatı emrederken saygın bir dinî kurumun “ibret-i âlem” işlere bulaşması sizin de yüreğinizi burkmuyor mu?
Diyanet Reisi’ne kızmak çare değil ki! Devlet erkânı şatafat yarışına çıkmış adeta. Siyasete başlarken gecekondudan halka seslenenler, şimdi bir parıltılı âlemin ışıltısı içinde kendinden geçercesine bir coşkunluk sergiliyor. Eyvah ki ne eyvah!
İçişleri Bakanlığı görevinden ayrılmasına rağmen Efkan Ala’nın bir Beechcraft B 350 keşif gözetleme uçağını hâlâ kullandığı ve hatta Cessna XLS jet uçağını da tuttuğu basına yansıdı. Tekzip edildi mi bu haberler? Görmedim. Efkan Bey, vazifeden ayrılmasına rağmen kullandığı devlet konağına da bir açıklık getirmedi. Azarlayıcı bir cevap, tatmin edici olamaz ki!
Hakan Fidan, MİT müsteşarlığı görevinden istifa edip milletvekili adayı olmuştu. Köşk adaylığı veto edince bazı yandaşlar, “İstifa etti ama özel uçağı bırakmadı” şeklinde yayınlar yaptı. Bu ülkenin kaç VIP uçağı var? Bunların hangisini siyasetçiler, hangisini asker-istihbarat kullanıyor? Ve hepsinden önemlisi, bu uçaklar amacına uygun kullanılıyor mu?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun devlete ait GAP uçağı ile Alanya’ya gitmesi ve AK Parti’nin bir programına iştirakini hiç kimse yadırgamıyorsa üzücü bir tablo var demektir karşımızda. Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem, “Her bakanın özel uçağı olmalı.” demişti. Eyvallah! Ülke imkânları yetiyorsa, halkımızın durumu fevkalade iyi ise o da olsun; lakin yetkililer, halkın vergisiyle satın alınan o uçakları görevi dışında kullanmasın. Dünyada yok böyle bir keyfîlik.
Ak Saray konusu başlı başına bir felaket. Yapılış masrafı bir yana; günlük harcamaları bile dudak uçuklatıyor. Hal böyle olunca Cumhurbaşkanlığı gibi saygı duyulması gereken bir makam bile o makam sakinleri tarafından delik deşik edilmiş olmuyor mu? Yazık!
Ya Başbakan?.. Davutoğlu, devletin uçağı ile mitinglere katılıyor ve rakiplerine devlet imkânlarıyla meydan okuyorsa belediyelerde, valiliklerde vs. yapılan lüksün bir anlamı kalıyor mu? AK Parti yola çıkarken bunu mu vaat etmişti?
Hayat standardını şatafat seviyesine çıkaran yöneticiler halktan koptukça gerçek sorunlardan uzaklaşır. Kibir bir virüstür; bireyi de esir alır, devleti de hafazanallah! AK Parti bir halk hareketi olarak başladı ve önemli işler yaptı. Ne var ki, ipi göğüsleme noktasına varırken statükonun esiri oldu. Unutmamak lazım ki, saltanat sevdası, ne sultanları abad etmiştir ne de halkı…
BAHÇELİ HAKSIZ MI?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim konuşmaları her geçen gün biraz daha sosyal gerçeklik üzerine oturuyor. Dengesi bozulmuş ekonomiden bahsediyor, halkın geçim sıkıntısına çare olabilecek teklifler dile getiriyor. Vatandaşın mağduriyetine temas edip halkın endişelerine tercüman oluyor.
Son dönemde yaşanan hukuk dışı uygulamalara çok ağır eleştiriler getirdi Bahçeli. Şu cümleler ona ait mesela: “Hırsızlar kovalıyor, masum kaçıyor. Adalet boğazlanıyor. Tam bir hukuk cinayeti yaşanıyor. Hâkim ve savcılar hırsızlar tarafından mesleklerinden ihraç ediliyor. Polisler, rüşvetçiler tarafından cezaevine atılıyor.”
Bahçeli’nin her bir cümlesi atom bombası gibi aslında. Siyasî arenada çok az insan bu kadar açık, net ifade ediyor bu gerçekleri. HSYK’nın iktidar tarafından paspas edilmesine ve hukuk sisteminin parti yargısı haline gelmesine itiraz ediyor MHP lideri. Yerden göğe kadar haklı.
Madalyonun öbür yüzünde kafa karışıklığına yol açan ve gereksiz bir dedikoduya dönüşen bir mesele var. Son dönemdeki hukuksuzluklara imza atan yargıdaki bazı kişiler kendilerini “Ülkücü” diye tanıtıyor ve çevrelerine MHP’li imajı veriyor. Aslında yargı mensubunun görev esnasında partisinin, tarikatının, cemaatinin hiçbir önemi yoktur; o insanlar hukuka riayet etmek zorundadır. Bu gerçeğe rağmen kendine ülkücü diyen kişilerin önünde iki şık var: Ya yalan söyleyip perdeleme yapıyorlar ya da MHP Lideri’nin söylediği hakperest sözlere kulak vermeyip AKperest bir yolda yanlış üstüne yanlış yapıyorlar. Hukuk herkese lazım değil mi Allah aşkına!
LİDERLER TURU
Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi yayın kadromuz. Sorular sorduk, cevaplar aldık. Yani biz işimizi yaptık, gazeteciliğin gereğini yerine getirdik; Kılıçdaroğlu da sorumlu bir siyasetçi olmanın kendine kazandırdığı avantajla mesajlar verdi. Olması gereken tam da budur. Gazeteci, gündeme dair sorular yöneltecek, siyasetçi de her soruya cevap verecek.
Keyifli bir sohbet yaptık CHP lideriyle. Geçen hafta Milli İttifak adı altında bir araya gelen iki siyasî partiyi konuk etmiş, onlara da sorular sormuştuk. Saadet Patisi çatısı altında toplanan İttifak’ın öncüleri Sayın Mustafa Kamalak ve Mustafa Destici, açık yüreklilik içinde her soruya doğrudan muhatap oldu. Biz de onların her cevabını Zaman okuru ile buluşturduk.
Liderler turumuz devam ediyor. Gönlümüz istiyor ki, bu turda konuşmadığımız hiçbir parti kalmasın. MHP, HDP başta olmak üzere bütün parti öncüleri Zaman okuruna doğrudan hitap etsin ve herkesin sesini duyan okur, kendi vicdani kanaatine göre karar versin. Bu maksada binaen her partinin liderine bir davet gönderdik; bundan sonrası onların takdiridir.
AK Parti? Bazı okurlarımız AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan sıfatını taşıyan Ahmet Davutoğlu’na bir röportaj teklifi yapıp yapmadığımızı merak ediyor. Tabii ki teklif ettik. Üstelik yazılı bir şekilde. Bundan sonrasına Başbakan karar verecek...
Biz mesleğimizi icra ediyoruz; ne kimseyle “gizli ittifakımız” söz konusudur ne de kimseye karşı önyargımız olduğu söylenebilir. Kendi aslî işini yapmayan, mesleğinin onurunu korumayan insanların bizim tavrımızı anlaması çok zor.
Mustafa Kamalak, Mustafa Destici, Kemal Kılıçdaroğlu... Hepsiyle de keyifli, anlamlı, okunmaya değer mülakatlar yaptık. Farklı düşünceler olsa bile birbirimizi dinlemeye, hadiselere farklı perspektiflerden bakmaya ihtiyacımız olduğu çok açık. Ortada bir engel var ise o, dar görüşlülük, müsamahasızlık, fanatizmidir. Bu maraz dolu hasletlerden ne ülkeye fayda gelmiştir ne insanlığa...

Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015