Elif ÇAKIR
Bir ülkede yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının test edildiği yer neresidir?
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, gazetemizin yazarlarından hukukçu Taha Akyol’a verdiği mülakatta şöyle diyor:
“Yargının tarafsızlık ve bağımsızlığının test edildiği yer kuşkusuz siyasi davalardır.”
Hukukun üstünlüğü ilkesinin hakim olmasını sağlayacak en önemli unsurlardan biri yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Bu ilke yargı mensuplarına verilmiş bir ayrıcalık değil, vatandaşların doğru ve adil yargılanma hakkının teminatı için verilmiş bir haktır ve görevdir.
Hukuk devletinin gerçekleşmesini sağlayacak olan da toplumda adalete olan inancın korunmasını sağlayacak olan da yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesidir.
Demokrasi için de olmaz olmaz bir ilkedir.
Hatırlayacaksınız, 2019 yılının adalete güven yılı olacağını vaat eden Adalet Bakanı Abdülhamit Gül şöyle demişti:
“Adliyenin önünden geçen, içine giren, yolu düşen bir insanda ‘Orada gerçekten hakim ve savcılar var, adalet, yargı sistemine güvenirim’ inancının oluşması lazım.” (24 Mayıs 2019)
Adliyenin önünden geçen vatandaşın “orada gerçekten hakimler ve savcılar var” diyebilmesi için yargının bağımsız ve tarafsız olması lazım.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının anayasada tanımlanmış olması elbette önemlidir, ancak bunun gerçekleşmesini sağlayacak olan yargıçlardır. Yargıçların bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine göre davranabilmesi için kendilerini tehdit altında hissetmemeleri, üzerlerinde baskı unsurlarının oluşmaması lazımdır.
***
Yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının test edildiği yer neden siyasi davalardır?
Sayın Kılıç bunu şöyle açıklıyor:
“Siyasi davalarda siyaset kurumları kendi unsurlarının lehine sonuçlanması için ahlaki, insani ve evrensel tüm kuralları yok sayabiliyor.”
Yani egemen güçlerin hukuku en çok sopa olarak kullandıkları alan siyasi davalardır. Çünkü, dosyanın kendi lehlerine sonuçlanabilmesi için bütün varlarını yoklarını, ahlaki ve insani bütün kuralları yok sayarak kullandıkları tek alan.
Adı üstünde adaleti tesis edecek olan adalet dağıtıcılar vicdanlarıyla bağlarını kesebilir mi peki?
Sayın Kılıç’ın şu sözleri durumun ne kadar vahim ve bir o kadar da dramatik olduğunu gösteriyor:
“Karar veren hakim gerici -ihanet- hain-uşak ve örgüt üyesi gibi ithamların korkusuyla bazen vicdanla bağlantısını kesmek zorunda kalıyor.”
Anayasa Mahkemesi bu süreçte verdiği hukuki kararlar nedeniyle kaç kez linç edildi, çirkin yaftalamalarla karşı karşıya kaldı?
***
Anayasa Mahkemesi, Can Dündar ve Erdem Gül hakkında “hak ihlali var” tespiti yaptığında iktidara yakın medya günlerce AYM’nin nasıl paralelci olduğunu, paralel yapının mensuplarını nasıl koruyup kolladığını iddia eden, Başkan Zühtü Arslan’ın da şahsına saldıran yayınlar yapmıştı. (Şubat 2016)
AYM, Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında “hak ihlali var” tespiti yaptığında kızılca kıyametler kopmuş, hainlikle suçlanmıştı. (Ocak 2018)
AYM “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için cezalandırılan 10 akademisyen hakkında verdiği “hak ihlali” tespiti sonrasında linç edilmiş, AYM üyeleri hakkında karalama kampanyaları yürütülmüştü. AYM’nin “terörist kollayıcı” olduğu dahi söylenebilmiş ve yüksek mahkeme “teröre meşruiyet kazandırmak” gibi ağır ithamlarla suçlanmıştı. (Temmuz 2019)
Bir hukuk devletinde, siyaset kurumları da vatandaşlar da mahkemelerin verdikleri kararlardan hoşnut olmadığında karşı çıkabilirler, eleştirebilirler elbette. Anormal olan yargı kurumlarının, yargıçların “gerici-ihanet- hain-uşak ve örgüt üyesi” gibi ağır ithamlarla suçlanmasıdır.
Tepesinde “gerici-hain- örgüt üyesi- ihanet” gibi ağır ithamların, hatta tehditlerin sallandığı bir hakim önündeki dosyayı “bağımsızlık ve tarafsızlık” ilkesiyle değerlendirebilir mi? Kararlarını vicdanı ile bağını koparmadan hukuka uygun olarak verebilir mi?
Mesela Osman Kavala iki yıldır cezaevinde tutulur muydu? Osman Kavala dosyası ülkemizde yaşanan adalet ve yargı sorunlarının tipik örneklerinden biridir. Hakeza eski HSYK Başkanı İbrahim Okur dosyası da… Soralım, Okur ve Kavala dosyası hukuki midir siyasi midir?
Hukuki süreç işlemiş olsaydı iddianame Osman Kavala tutuklandıktan 16 ay sonra mı hazırlanırdı? Başında “gerici, hain, ihanet, terör üyesi” sopası sallanan bir hakim bu davalara nasıl bakar, daha doğrusu davayı nihayetlendirebilir mi?
Sayın Kılıç’ın sözleri işte bu yüzden hem vahim hem de dramatik.
***
Ne yapalım şimdi bu yaşanan bu hukuksuzluklar karşısında? Ne düşünelim?
Bir yanda yaşanan hukuksuzluklar bir yanda başında ağır ithamların sopa gibi sallandığı yargıçlar mı diyelim?
Geçmiş dönemlerde de yargının sebep olduğu mağduriyetler vardı. Bugün de var. Öyle görünüyor ki yarın da bu mağduriyetler yaşanmaya devam edecek.
Sayın Kılıç’ın verdiği mülakattaki her sözü tarihe geçecek kıymettedir. Anca şu sözü önemli bir meseleye parmak basıyor:
“AYM önceki kararlarda olduğu gibi bir denetim yapabilseydi bugün tartışılan KHK mağdurları gibi bir sorunla karşı karşıya kalmayacaktık.”
AYM, OHAL döneminde Kanun Hükmünde Kararnameler hakkında iptal davası açılamayacağı şeklindeki anayasa maddesine dayanarak, açılan iptal davalarının hepsini reddetmişti.
Haşim Kılıç ise, bu kararnamelerin OHAL çerçevesinde olup olmadığını AYM’nin inceleyebileceğini söylüyor, “önceki kararlarında olduğu gibi denetim yapabilseydi” diyor…
Hukuk devletinde bütün resmi tasarrufların yargı denetimine tabi olması gerektiğine göre, OHAL kararnamelerinin de yargı denetimine tabi olması gerekmiyor mu?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024