Ergun BABAHAN

Faşizmi, omuz omuza yeneceğiz!
22.06.2016
1994

 Saat henüz sabahın 11'i ama Özgür Gündem gazetesinin dördüncü katındaki küçük toplantı odası cehennem gibi yanıyor. Küçük vantilatörün esintisi sadece önündekilere yetiyor. Sessiz olması için kapatılan camlar, sıcağın etkisini daha da artırıyor. Her görüşten, her kimlikten ve her cinsiyetten insan bir arada…

Farklılıklarımız değil bizi buluşturan. Mesleğimize saygımız, demokrasiye inancımız, güçlü ve adil bir hukuk sistemine duyduğumuz özlem.

 

Adliyede, baskı altındaki gazetelerde, kapatılan kanallarda buluşuyoruz artık. Uzatılan mikrofonlara tepkimizi dile getiriyoruz, yazılarımızda dayanışmanın önemini vurguluyoruz. Sultan baskısını artırdıkça biz daha çok kenetleniyoruz.

 

Özgür Gündem'le dayanışmanın Sultan'ı rahatsız ettiği çok açık. İlk gidenlere soruşturma açtılar, aldırış eden olmadı. Ardından davalar geldi, yine takan olmadı. Bu sefer işi tutuklamaya vardırdılar: Tutuklanmaya engel bir halleri olmadığı için tutuklanmalarına karar verdi hakim.

 

Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu rastgele seçilmiş isimler değildi. Her biri kendi alanında uluslararası tanınırlığı olan, yaşamlarını dünyayı daha yaşanabilir kılmaya adamış insanlardı.

 

Bu üç önemli ismin tutuklanmasının ilk mesajı içeriye: Bu isimleri tutuklatıyorsam, size neler yaparım bir düşünün. İkincisi de dış dünyaya: İstediğinizi söyleyin, ben bildiğimi okurum.

 

Suriye krizi, güvenlik ve ekonomi açısından bir risk ama Türkiye'yi istediği gibi yönetme, Batı'yı parmağında oynatma açısından bir fırsat Sultan için. O da bu fırsatı, hak ve özgürlükleri askıya almak; demokrasi alanını daha da kısmak; tekçi, cinsiyetçi ahlak anlayışını herkese dayatmak için sonuna kadar kullanıyor.

 

Tutuklamayla, davayla, ekran karartmayla gözdağı ile susturacağını, sindireceğini düşünüyor ama ters tepiyor. Dün sabah 108 kişi daha Özgür Gündem nöbetçi genel yayın yönetmenliği için gönüllü olduk.

 

Evet canımız yanıyor, üzülüyor, sıkılıyoruz ama demokrasi böyle sağlam temeller üzerine kuruluyor. Mücadele edilerek kazanılan hak daha değerli oluyor.

 

Özgür Gündem davası, Kürtlerle dayanışmanın önemini gösterdi. Kanaat önderlerinin başlattığı bu hareket sivil toplum kuruluşlarına hatta siyasi partilere yayılırsa, etkisi artacak ve Saray'ın huzurunu daha fazla kaçıracaktır.

 

Biz gazeteciler için aslolan halkın doğru haber alma hakkını savunmaktır. Sağlıklı haber alma hakkını kullanamayan toplumlarda, adil ve özgür seçim yapılamaz, iktidarlar doğru tartıda tartılamaz. Yolsuzlukların darbe, Kürtlerin hak taleplerinin terör, Cemaat gönüllülerinin çabalarının Paralel Yapılanma olarak pazarlandığı bir toplumda elbette demokrasi kurulamaz.

 

Gazeteciliği dördüncü güç yapan bu özelliğidir. Türkiye'de yasama, yargı ve yürütme tek elde temerküz etmiş durumda. Medyanın da ağırlığı onun elinde. Bağımsız ve dik duranlara katlanamıyor çünkü gerçeğin sonunu getireceğini biliyor.

 

Unutmadığım bir sözü şudur: Medya bir partiyi iktidar yapmaz ama çok kolay iktidardan götürür… Bu korkuyla yaşıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar