Eser KARAKAŞ
Fransa’da olağan bir süreç yaşandı ama nedense görsel ve yazılı basının bir bölümünde ve muhalefet partilerinde, bunlara eski sosyalistler de dahil, sanki bir kriz yaşanıyormuş havası estiriliyor.
Yeni Cumhurbaşkanı Macron ve Fransa hükümeti önemli bir bütçesel karar aldılar.
Bu arada Fransa anayasal sisteminde dış politika ve ordudan cumhurbaşkanlarının adeta doğrudan sorumlu olduklarını da hatırlatmak gerekebilir.
2018 bütçesinin hazırlanma sürecinde milli savunma ödeneklerinden yaklaşık dokuz yüz milyon avroluk, az bir miktar değil, bir kısıtlama yapılması öngörülüyor.
Bu yazı doğal olarak Fransa’da yaşanan bir olayı temel alıyor ama bizler de ister istemez, bu olaydan hareketle, Türkiye ile de benzerlikler ya da daha doğrusu benzemezlikler çıkarma durumunda kalabiliyoruz.
Temmuz ayındayız, Fransa orduya tahsis edilen, az ya da çok, ödenekleri tartışıyor.
Siz okurlar, bırakın Temmuz ayını, herhangi bir dönemde, bütçe TBMM’de tartışılırken dahi, bizim ülkemizde askeriyeye tahsis edilen bütçe ödeneklerinin miktarının, etkin kullanımının tartışıldığını gördünüz mü?
Bir de, bizim yandaşlardan birinin çıkıp, Fransa’daki demokrasiyi eleştirmesini doğrusu çok eğlendirici buluyorum.
Almanya için de durum çok farklı değil.
İncirlik üssüne alman parlamenterlerin ziyareti tartışılmaya açıldığı dönemde alman yetkililerin “Almanya’da ordu parlamentonun ordusudur” dedikleri zaman ne cevap vereceğimizi dahi kestiremediğimizi hatırlıyorsunuzdur.
Bizde ise ordunun milletin ordusu olduğu biçiminde yaygın ama yaygın olduğu kadar da yanlış bir söylem vardır.
Ordu, dış güvenlik hizmeti üretir, devletin ordusudur, devletin bir kurumudur ve bu niteliğiyle de genel hukuk sisteminin bir parçasıdır; ordu devletin değil de milletin ordusu olursa nasıl bir hukuk sistemi ile çerçevelenecek, belli olmayabilir.
Fransa’da Cumhurbaşkanı Macron ve Hükümet askeri ödeneklerin azaltılması konusunda her türlü siyasi-askeri sorumluluğu alıp bir karar verdiler ve 2018 bütçesi için uygulamaya koyacaklarını açıkladılar.
Bu karar karşısında da dokuz yüz milyon avro azaltılmış bir askeri ödenekle çalışmak istemediğini, bu ödenek terkibi ile etkin bir milli savunma üretilemeyeceğini ifade eden Genelkurmay Başkanı Pierre de Villiers görevinden istifa etti.
Türkiye gibi NATO’nun en büyük ordularından birine sahip ülkemizde fonksiyonel tasnife göre 2018 savunma ödeneklerinin yaklaşık 8 milyar avro olduğunu da yine hatırlatalım.
Bu istifa da Macron’a, Hükümet’e yakın çevrelerde eleştirildi ama kanımca bu eleştirilerin de haklı bir yanı yok zira bir siyasi kararı, üstelik askeri bütçeye ilişkin bir karar, tasvib etmeyen bir komutanın istifasını sunması hem çok demokratik hem de çok medeni bir davranış.
Hükümet de hemen aynı gün başka bir komutanı, daha genç, henüz 55 yaşında, François Lecointre’ı Genelkurmay Başkanlığı’na tayin etti.
Fransa’da Genelkurmay Başkanlarının tayinlerinin başka büyük bürokratların atanmalarından bir farkı yok, kamuoyunda da, son istifa dışında, çok tartışılmıyor.
Fransa’da Genelkurmay Başkanı önemli ama özel bir konumu olmayan bürokratlardan biri.
Bizde, 2012 senesinde yani AKP döneminde, üstelik AKP’nin elinin çok rahatladığı bir dönemde çıkan bir devlet protokol listesi var.
Bu protokol listesinde Genelkurmay Başkanı, protokol dışı kabul edilen Cumhurbaşkanını saymazsanız, üçüncü sırada.
TBMM Başkanı ve Başbakandan hemen sonra geliyor bizde protokolde Genelkurmay Başkanı.
Fransa’da ise devlet protokolünde Genelkurmay Başkanının yeri tüm milletvekilleri, tüm senatörler yani meclis seçilmişleri ve yüksek yargı hakimlerinden sonra; yaklaşık 600. sırada falan.
Bizim “milli iradecilerin” söylemlerinin düşündüğünüzde bu söylemlerin ne kadar temelsiz, kozmetik olduğunu devlet protokol listeleri çok net gösteriyor.
Bir ülkenin demokrasi ve hukuk devleti düzeyini gösteren en iyi göstergelerden biri, hiç unutmayalım, devletin protokol liste sırası anlayışıdır.
Bizim milli iradecilere hatırlatılır.
Gelelim tekrar Fransa’daki Genelkurmay krizine (!).
Fransa’da son derece olağan ve aynı ölçüde de düzeyli bir siyasi-bürokratik süreç yaşanıyor.
Böyle bir istifa, bütçe kısıtlaması nedeniyle, galiba ilk kez yaşanıyor ama yaşananlar tümüyle hukuk devleti sınırları içinde.
Kimse kimseyi de anlamsız ifadelerle suçlamıyor.
Müstafi Genelkurmay Başkanı karargahından silah arkadaşlarının büyük alkışları ile ayrıldı ama bu tepkileri kimse devletin temeline konan dinamit, Cumhurbaşkanını protesto olarak da yorumlamadı.
Bu alkışlar, görevdeki subayların alkışları, Cumhurbaşkanını, Başbakanı protesto olarak görülse dahi Fransa’da bu da çok normal,
Türkiye’de şimdilerde 15 Temmuz menfur darbe girişimi tartışılıyor ve tüm demokratik, kurumsal hukuk devleti ilkeleri tartışmaları ikinci plana itildi.
Oysa kimi kadim sorunlar oldukları gibi duruyorlar.
Bunların başında da, gelecekte, demokratik bir hukuk devletine geçebilirsek, tekrar tartışmaya açılması gereken sivil-asker ilişkileri geliyor.
Biz mesela neden hiç askeri ödeneklerin büyüklüğünü, kullanım etkinliğini falan tartışamıyoruz sahiden?
15 Temmuz 2016’da TSK içinde ortaya çıkan manzara herkes için çok sevimsiz bir manzara idi.
Ama Türkiye devleti, yasaması, yürütmesi, yargısıyla bu manzaranın nedenini iyi yorumlayamadı, sadece hukuk dışı bir örgütün faaliyetine yordu.
Oysa bu durum sadece bir sonuçtu kanımca.
Bir devlet kurumu, adı TSK da olsa, kendini on senelerdir her türlü siyasi, hukuki denetimin dışına taşımak ister (Sayıştay, askeri yargı, TBMM’de askeri ödeneklerin geçmesi, vs.) ve bu çabasında kısmen başarılı da olursa, dış denetimsizlikten kaynaklanan etkinsizlik kaçınılmaz olur.
360 general ve amiral kadrosunun yaklaşık yarısının resmi emir-komuta zinciri dışında bir merkeze bağlı olduğu görüntüsünün temel, belirleyici nedeni bu merkezin anayasal-yasal-hukuksal olmayan ihtirasları değil, ordunun on senelerdir dış denetime kendini kapatmış olmasıdır.
Dış denetime açık, hesap verebilen ve veren bir TSK’da zaten ne 360 tane general, amiral olur ne de bu general, amirallerin yarısı disiplin dışına taşabilir.
360 general ve amiralden en az yüz ellisinin TSK’nın disiplin sisteminin dışına çıktığı ifade ediliyor ve haklarında soruşturma açılıyor ise, bu dönemlerin Milli Savunma Bakanlarının, Başbakanlarının bu durumda hiç mi sorumlulukları yoktur?
Ciddi, adam gibi devletlerde, bu işler “Allah ve millet bizi affetsin” diyerek geçiştirilemez.
Askeri vesayetle mücadele de Kuleli’yi kapatmakla olmaz.
Anayasanın 117 ve 118. maddeleri olduğu gibi duruyorsa, askeri vesayet de olduğu gibi duruyor demektir.
Sahi, Anayasa 117 ve 118’i konuşan kaç kişi kaldı etrafta?
AKP yanlısı yazarlar eskiden Anayasa 117 ve 118’i çok eleştirirler idi.
Demek, bu taife, iktidar gücünü eline geçirdiğinde fena halde değişmiş.
Bu nasıl bir tıynettir acaba?
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025