Etyen MAHÇUPYAN
Siyasî hareketleri liderler etrafında kenetlenmiş kişiliksiz bloklar olarak görmeye epeyce yatkın bir siyasî analiz anlayışımız var. Kemalist cumhuriyet rejiminin bu bakışı rasyonel kıldığı tabii ki doğru…
AKP bu tabloyu bozan ilk siyasî harekettir. Bu partiyi iktidara taşıyan ve orada tutan süreç, bir yandan devletin siyaset üzerindeki hegemonyasının kalkmasını, diğer yandan siyasî partiler ile toplum arasında ilk kez gerçek bir bağın oluşmasını ifade ediyor. Dolayısıyla hareket alanı genişleyen ama aynı zamanda bu alanı toplumun talepleri ve kaygıları çerçevesinde yönetmek zorunda kalan bir iktidardan söz ediyoruz. Diğer taraftan bu yetenek tarihsel olarak mevcut değil. Böyle bir deneyim zenginliği yok… Nitekim bugün muhalefet partilerinin şaşkın davranışları ve çoğu zaman kendilerine zarar verdiği açık olan ideolojik konumlara sıkışmalarının nedeni bu…
Hükümet ise bu yönde şaşırtıcı bir başarı profili çiziyor. Unutmamak gerek ki, AKP hızla değişen ve hızla genişleyen bir taban üzerinde yükseliyor. İslami kimliğin temsili ile orta sınıfların geleceğe taşınması ve yerel burjuvazinin küreselleşme yolunun açılması çakışmış durumda. Bu durum geçmişte rastlanmayan geçişlilikler, kimliksel ve kültürel olanla ekonomik ve sosyal olan arasında melez konumlar yaratıyor ve bu karmaşık yapının siyasî taşıyıcılığını da AKP yapıyor. Sürekli değişim içindeki taban her an yeni toplumsal koalisyonlar yaratmayı, dolayısıyla parti iskeletini de hem sağlam hem esnek tutmayı gerektiriyor. Sonuç sosyolojik ve ideolojik dengelere çok hassas olan bir siyaset tavrının oluşmasıdır. Bu nedenle AKP genellikle birbirini tenzih eden ikili bir dil üretmekle kalmıyor, çoğu zaman dil ile uygulama arasında da mesafe oluşuyor.
AKP iktidarının zorlukları bununla sınırlı değil. Toplumu yönetmenin ötesinde devletin de yönetilmesi lazım… Çünkü artık ‘veri’ alınacak değil, inşa edilecek bir devlet var. Üstelik devlet kendisini ‘veri’ olarak sunduğunda bürokrasi içi gerilim ve çatışmaların alanı da yine devletin içinde kalıyordu ve geçmişten gelen belirli kodlara bağlıydı. Oysa bugünün bürokrasisi çok daha kaotik bir kurumsal siyaset ve dinamikle karşı karşıya… Bu nedenle iç parçalanmaların arttığı, bilgi akışına güvenin azaldığı, bürokrasi içi dengesizliklerin ürettiği önceden görülmesi zor kariyer işbirliklerinin oluştuğu bir sürecin içinden geçiliyor. Hükümet kendisine bürokrasi içerisinde ‘yandaşlar’, güvenebileceği kilit insanlar arıyor. Ancak tam güven duyabileceği kişi sayısı son derece sınırlı. Çünkü AKP’ye zemin sağlayan Milli Görüş hareketinin devletle ve memurlukla arası hiçbir zaman hoş olmadı ve bu kesimler ideolojik olarak da bürokrasinin dışında kalmayı tercih ettiler. Bugün iktidarın gücüyle AKP’nin bürokrasiye kendi insanlarını sokma yönünde bir avantajı olduğu ileri sürülebilir ve hükümetin de bunu teşvik etmesi beklenir. Ancak gerçekçi olarak bakıldığında henüz yolun ne kadar başında olunduğunu da görmek gerek: Devlet bürokrasisinde etkili olacak konumlara gelinmesi en az 10-15 yıl alabiliyor. AKP ise onuncu yılını yeni doldurdu ve 2009 yılında bile hâlâ bürokrasi içinde kotarılan bir darbe ihtimali ile karşı karşıyaydı.
Bütün bunların çok kritik bir anlamı var: AKP’nin bürokrasi nezdindeki yaptırım etkisi toplumsal gücünden geliyor ve tek bir seçim kazanamadığı takdirde bürokrasideki destekleri buharlaşabilir. Herhangi bir seçimde oyunun düşme trendine girdiğini ima eden bir gelişme yaşandığı takdirde, bürokrasi karşısında gücü sarsılacak ve büyük ihtimalle içten pazarlıkçı bir idari mekanizma ile uğraşmak zorunda kalacaktır. Öte yandan devleti yönetememenin bütün sorumluluğunun iktidara yıkılacağı, bununla baş etme zafiyetinin AKP’nin hesabına yazılacağı açıktır.
Kürt meselesi bu koşullar altında çözüme götürülüyor… Kıymetini bilelim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024