Etyen MAHÇUPYAN
Başlık özellikle provokatif. Ama ironi değil. Size ironi gibi geldiyse, muhtemelen iktidarla tamamen farklı ‘dünyalarda’ yaşamakta olduğunuz içindir.
Muhalefet tutarlılık ve başarıyı kendi dünyası içinde yorumluyor. Örneğin Kürt meselesinde silah bırakma açılımı yaşanırken birçok belediyede kayyum atanmasını bir çelişki, dolayısıyla tutarsızlık olarak okuyor. 2016’dan bu yana özgürlüklerin daralmasını ve adalet alanındaki yozlaşmayı bir başarısızlık olarak değerlendiriyor. Sistemin ‘çöktüğünden’, iktidarın giderek güçsüzleştiğinden söz ediliyor.
Oysa iktidar ‘kendi vizyonu içinde’ gayet tutarlı ve başarılı. Toplumu bu vizyona ikna ettiği ölçüde güçlenme ihtimali de yüksek. Muhalefetin yanılgısı, 2016 sonrasında rejimin radikal biçimde değiştiğini bir türlü kabullenmek istememesi. Tekrar hatırlatalım: Kemalist dönem (iktidara göre ‘parantez’) bitti ve İttihatçılığı canlandıran yeni bir paradigma oluştu. Bunun doğrultusunda devletle siyaset arasındaki mesafe kapandı, ordunun ideolojik işlevi bitti, yargı doğrudan devletin uzantısı haline geldi. Paralel olarak halen işleyen bir süreçte kamusal alan millileştiriliyor ve devletleştiriliyor.
İktidar ülkeyi ideolojik ve siyasi anlamda yeniden inşa ediyor. Bu inşa, müdahaleci bir dış politika ve milli uhdeler etrafında ‘bütünleşmiş’ bir kamuoyu hedefliyor. Topluma geleceği de kapsayan gurur verici bir benlik duygusu aşılanıyor, makbul vatandaşlık kimliği dindarlığı içerecek şekilde değiştiriliyor… Milli çıkarların vatandaşın çıkarlarından daha önemli olduğu ve vatandaşlığın söz konusu milli çıkarları desteklemekle sınandığı bir yeni dönemin içindeyiz.
Dolayısıyla ‘tutarlılık’ ve ‘başarı’yı iktidarın (devletin) vizyonu içinden değerlendirmek zorundayız. Yeni rejim bizim dünyamızın kriterlerine göre tutarsız ve başarısız gözükse de, bu izlenimden hareketle iktidarın zayıfladığını sanmak hayati bir yanılgı olabilir.
Eğer ‘tutarlılık’ kişinin yaptıklarının ‘kendi dünyası içinde’ uyumlu olması ise iktidar gayet tutarlı. ‘Başarı’ kişinin kendi hedeflerine doğru ne denli yaklaştığının ölçüsü ise, iktidar gayet başarılı…
Muhalefet ‘kendi dünyasının’ kriterlerini kullandığı için Kürt açılımı ile kayyum atamasını birbiriyle tutarsız buluyor. Çünkü her iki olayı da ‘demokratikleşme’ bağlamı içinde değerlendiriyor ve zıt yönlerde konumlandırıyor. Ama ya iktidarın dünyasında ‘demokratikleşme’ diye bir kriter yoksa?
Hatta tam aksine, demokratikleşme iktidarın hedefleri açısından bir engelse? Nitekim bir Kürt adımı atılırken, herkesi terörist ve devlet düşmanı ilan eden bir kampanya sürdürülüyor, hukuk iktidara bağımlı hale getiriliyor ve özgürlükler kısıtlanıyor. Bunlar birbiriyle çelişkili değil, tutarlı eylemler. İktidar ‘kendi dünyası içinde’ Türkiye’nin önündeki engelleri temizliyor ve demokrasinin ‘fazlası’ da bir engel olarak görülüyor. Çünkü demokrasi millileşmeye köstek olabilecek bir çeşitlilik ve çoğulculuk ima ediyor.
Sistem muhalefetin sandığı üzere çökmüyor. Çöken ‘eski’ sistem! İnşa edilmekte olan yenisi ise giderek yerleşiyor, kurumsallaşıyor, kanıksanıyor ve normalleşiyor.
Muhalefet, iktidar yanlış yaptığı için işlerin kötüye gittiğini savunuyor. Muhalefetin ‘dünyasında’ doğru bir tespit. Özgürlük ve adalet açısından ‘bize göre’ işlerin kötüye gittiği açık. Ne var ki bunun nedeni iktidarın yanlış yapması değil, ‘kendi dünyasında’ doğruları yapması! Çünkü iktidar zaten özgürlük ve adalet zemininin iğdiş edilmesini, millici tek bir konuma sıkıştırılmasını ve devletin uhdesine teslim edilmesini hedefliyor. Bizlere zaaf olarak gözükenler, iktidarın ‘dünyasında’ başarı hanesine yazılıyor…
Bu iktidar, Gülen darbe girişiminin yol açtığı imkandan beslenerek, kendisini devrim sonrası başa gelmiş bir kurucu özne olarak tanımlıyor. Muhalefet etkili olmak istiyorsa, sadece özgürlük, adalet veya yoksulluk konusuyla yetinmemesi, doğrudan bu yeni rejimi hedef alması, iktidarın ‘dünyasını’ analiz ve afişe etme basiretini göstermesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023