Etyen MAHÇUPYAN
Bir tarafın diğerine haksızlık yaptığı, onu baskı altına alarak özgürlüğünü engellediği bir ilişki varsayalım. Ardından baskıyı yapanla mağdurun aynı suçtan yargılandıklarını düşünelim. Oğlunu döven bir babayla çocuğunun birlikte cinayet işlemesi gibi...
Adaletin 'gözü kapalı' terazisi birçoğumuzu rahatsız edecek, burada vicdana da söz düştüğünü söylememize neden olacaktır. Çünkü adalet, suçu failden ayırır. Hafifletici nedenler arar ama bunun suçla ilişkili olduğuna da kanıt ister. Diğer bir deyişle sırf babadan dayak yemek, eğer bu dayak cinayete zorlama veya teşvik etme işlevi görmüyorsa, hafifletici bir neden olmaz. Hele çocuğun da cinayeti serinkanlı bir biçimde gerçekleştirdiğine dair bir kanı oluşursa, baba karşısındaki mağduriyetin yargı açısından hiçbir anlam ve önemi kalmaz.
Ama bu sonuç her şeye rağmen vicdanları tatmin etmekte zorlanır. En azından kendinizi yargı kararının doğruluğuna ikna etmek zorunda hissedersiniz. Çünkü vicdani bakış yaşanmışlığı bir kenara koyamaz... Mağdura daha anlayışla, hoşgörüyle bakar. Onun düştüğü durum nedeniyle oluşan ruh halini 'anlar'. Dolayısıyla da mağdurun tercih ve davranışlarının ima ettiği zaafları görmezden gelir. Hatta mağdurun zihniyetini bile kaçınılmaz bir sonuçmuş gibi ele alarak, onun bakışına dolaylı destek verir...
Örneğin Türkiye'deki aydın kesim ile PKK arasında bu türden bir 'hoşgörü' ilişkisi vardır. Şiddet tasvip edilmez ama PKK'nın şiddeti ya 'anlaşılır' bulunur ya da asıl muhatabın PKK olmadığı söylenerek yapılan şiddet siyaset dışı kılınır. Oysa şiddet daima bir tercihtir ve arkasında da o tercihi meşru kılan bir zihniyet bulunur. Türkiye'de devletin ve sessiz çoğunluğun da şiddete eğilimli olduğunu, ideolojik desteği bulduğunda şiddeti onayladığını biliyoruz. Nitekim Kürtlere yönelik geçmişteki devlet tutumunun içerdiği şiddet, PKK'nın yaptığını fazlasıyla aşıyor. Çünkü devlet bunu sistematik bir biçimde hapishanelerde kendi gözetimi ve sorumluluğu altındaki insanlara uyguladı. Yetmedi, doğrudan masum ve sıradan insanlara karşı kullandı. Dolayısıyla bugün PKK'nın şiddetine karşı çıkarken ölçüt günümüzün çözüm olanakları ve zihniyeti olmalı. Şiddet mukayesesine girişmenin devleti mağdur kılmayacağını bilmekte yarar var... Öte yandan PKK'dan beklenen zihni açılımı devletten ve özellikle İslami toplumdan beklemek de fazla şaşırtıcı olmamalı. Bunun siyasi dile tercümesi, 'mağdur edebiyatının' her iki tarafça da artık terk edilmesi gerektiğidir...
Çünkü mağduriyet, yanlışı sürdürmek açısından son derece avantajlı bir pozisyon. Vicdani bakışın işin içine girmesiyle birlikte mağduriyet işlevsel bir siyasete kolayca dönüşebiliyor. Diğer bir deyişle, salt mağduriyete işaret ederek ve böylece karşı tarafı 'sorumlu' kılarak, kendinize sorumsuz bir siyaset yolu açabiliyorsunuz. Böylece mağduriyet, yanlış siyasetin meşruiyet zemini olarak kullanılıyor ve mağduriyet dilini pekiştirme eğilimini besliyor. Nitekim Kürt meselesinde gelinen noktada her iki taraf da hem efelenmekten geri kalmıyor hem de işin 'özünde' mağdur olduğunu söylüyor. Sanki bu sayede efelenmek makbul siyaset olarak görülebilirmiş gibi...
Öte yandan söz konusu simetride vicdanları harekete geçiren bir yön var, çünkü vicdani bir bakışla ele alındığında, ortada bir simetri olmadığını biliyoruz. PKK tarafından öldürülen askerler her ne kadar bir tür mağduriyet duygusu yaratsa da, herkes esas mağduriyetin karşı tarafça yaşanmış olduğunun farkında. Mesele Kürtlerin artık 'o kadar' mağdur olmadıkları, dolayısıyla da mağduriyetin ardına saklanarak şiddet siyaseti yürütmesinin 'bugün' gayrimeşru olup olmadığı noktasında düğümleniyor. Yanıt ise yaşanan dönemin zihni hegemonyasına bağlı... Ve bugünün dünyasında siyaset, geçmiş mağduriyete dayandırılan bir bilek güreşini değil, çözüm olanaklarının bir konuşma kültürü içinde kullanılmasını makbul ve meşru buluyor. Dolayısıyla da Kürt siyaseti, tam da haklı taleplerinin vicdanen teslim edildiği noktada, hak arayışı mücadelesini kaybetme noktasına sürükleniyor. Pusu kurarak, şantaj yaparak, özerklik ilan ederek yürütülen siyasetin sonucu, Kürt siyasetinin henüz konuşmayı beceremeyecek bir noktada olduğu kanısının tüm dünyada tescilidir.
Tarihten ders almak mümkünse, Kürt siyasetinin şunu görmesinde yarar var: Meşruiyetini mağduriyete dayandıran siyasetin doğal sınırları vardır. Mağduriyet ancak siyaset 'öncesi' durumlarda bir kaldıraç işlevi görür ve belki birçok vicdanda şiddeti bile normalleştirebilir. Ama elinize siyaset, yani konuşma imkânı geçmişse ve taleplerinizi bu yolla elde etme şansınız varsa, artık şiddeti ve onu manen besleyen mağduriyet algısını aşmanız gerekir. Aksi halde mağduriyet siyaseti sizi gelecekte de mağdur durumda bırakacak yeni durumları tetikler ve üstelik kimse de dönüp gözünüzdeki yaşa bakmaz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024