Etyen MAHÇUPYAN
Bugün bu ülkenin önünde yeni bir bahis var. Yüz yıldır dışlayıcı ve reddedici bir ideolojinin sultasında yaşanan tarihsel parantez kapanıyor. Türkiye 1908’in hiçbir zaman çiçek açamayan yeni vatandaşlık ve birliktelik arayışını bir kez daha hayata geçirmeye hazırlanıyor. Başarının garantisi yok… Hiçbir kimliksel grubun tek başına beceremeyeceği, bu topraklardaki herkese muhtaç olduğumuz bir süreçte yeniden sınanacağız. Küresel dünya bu karmaşık, çok kimlikli halk yığınını kendi potansiyelini aramaya ve gerçekleştirmeye davet ediyor. Çevremizde olup bitenler sadece Batılı olmaya çalışarak gidilecek yol olmadığını, kendimizi hatırlayarak ve taşıyarak dünyanın anlamlı bir parçası ve paydaşı olabileceğimizi söylüyor.
Bu maceranın dışa açılan, mesafeleri kapatan, sınırları kaldıran bir yönü var. Ama aynı zamanda iç dünyamızda kaybedilmiş bir belleğin geri çağrılmasını, zaman içinde oluşmuş melezleşmelerin kimlik kategorilerinin önüne çıkarılmasını ifade ediyor. Osmanlı dünyasının yapısal veya fiziksel nitelikleri ne denli işlevsizse, o dünyanın kendisini anlamlandırma çerçevesi de o denli hayati. Çünkü bu halkın ortak olarak sırtını dayayabileceği, kendisini parçalı da olsa bir bütünün içinde hissedebileceği ve bu zemin üzerinde birbirinin yüzüne bakabileceği başka bir referans yok.
Geçmişin aydınlık yüzü bugün önümüzde Türkiyelilik olarak, bir iradi arayış, bir bahis olarak duruyor. Çoklu ve çoğulcu bir halk yığınından kimlikleri aşan bir birliktelik duygusu ve duruşu üretmek üzere… Başlangıç noktası, tepeden inme ideolojik kibir ve seçkinci zümre utanmazlığıyla aramıza sınır çekmeyi, hepimizin zihnini ve yüreğini yozlaştırmış olan ötekini aşağılama alışkanlığından sıyrılmayı gerektiriyor. Bundan ötesi yeninin inşasıdır ve elini harca sürmeyenin, terini paylaşmayanın bu konuda konuşma hakkı da herhalde olmayacak…
Söz konusu inşa sürecinin başını tabii ki bu ülkenin Müslümanları çekecek. İslam dininin takipçileri veya dindar oldukları için değil. Kapanan parantezin en geniş dışlanan kesimi oldukları ve daha önemlisi son yirmi yılda bu dönüşümün taşıyıcılığını bizzat kendilerini dışa açarak, sorgulayarak ve değiştirerek hak ettikleri için. Dönüşümün kendisi İslami kesimi daha dindarlığa değil, ama kültürel olarak İslami duyarlılığın sahipliğine taşımış durumda. O nedenle bugün Türkiye’de yaşananlar Orta Doğu’da yaşananlardan bağımsız olarak anlaşılamaz. Aynı nedenle Türkiye’de yaşananlar dini değil, ancak tarihsel/kültürel zeminde anlam kazanmakta ve ‘yerliliği’ karşımıza bir çoğulcu kimlik olarak çıkarmakta. Yedi ceddi şu veya buradan gelmiş olsa bile, yerliliği hissetmeyen, onun sorumluluğunu paylaşmayan, bu uğurda kendisini aşamayan hiç kimse gerçekte ‘buralı’ değil, ‘Bizden’ değil…
Yerliliği kimliksizleşmek, giderek kişiliksizleşmek olarak anlayan güruh bu topraklara ve bizlere yabancıdır. Ait olmadıkları bir halkı yüreklerinde aşağılayarak kendilerini bu ülkenin sahte rehberlerine dönüştüren şarlatanlarla önümüzdeki dönemde işimiz olmayacak. Onlar yabancı oldukları için devletin verdiği kimliğe ya da cemaatlerinin sağladığı alkışa muhtaçlar. Yabancılıkları ile yüzleşmek yerine yabancılaşmayı rasyonalize ederek ‘aydın’ olabildikleri için, kendilerine açtıkları çukurda ve tarihin bu noktasında kalacaklar. Fikir boşluğunu sıradanlığa duydukları öfke ve nefretle doldurmaya devam edecekler. Ama tam da bu nedenle muhatap alınabilecek kişilikten yoksunlar. Onlar bu halkın yeniden kendisini oluşturacağı ve tanımlayacağı, nihayet toplum olacağı, belki de kendisini ‘millet’ gibi hissedeceği inşa macerasının doğal safraları…
Türkiyeli olmak bunu istemekle bağlantılı… Ama yerli olmak bir istek meselesi değil. Dolayısıyla karşımızda iki bahis birden var: Yerli olanların Türkiyeliliği ne denli inşa edebilecekleri… Ve yerli olmamakla birlikte Türkiyeli olmak isteyenlerin samimi ve sahici olma davetini ne denli karşılayabilecekleri.
Ermeniler son Osmanlı idiler… Şimdi de ilk Türkiyeliler olmak durumundalar. Olumsuzluk üzerine oturan her kimlik onu taşıyanı kurutur. Geçmişin unutulması değil, açık yüreklilikle, ötekinin yüzüne bakarak anlatılması, konuşulması ve bundan alınan keyfin yerliliğin harcı olduğunun hissedilmesi zamanı…
Şahsen ben şu anki Ermenilikten çok sıkıldım. Anadolu bütünlüğünün geçmiş ve gelecekte doğal parçası olan, yerliliğin taşıyıcılığını yüklenen bir Ermeniliği özlüyorum. Herkesin yüzüne bakarken, herkesin de yüzüme bakmasını, bakabilmesini istiyorum…
Not: Geçen yazımda isim vermemiştim. Genellikle gerekmiyor… Etrafınıza bakın. Sahnedekiler belli. Onları şişirenler ve kullananlar da…
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023