Etyen MAHÇUPYAN
Gülen Cemaati’nin sorunu baştan itibaren şeffaflıktı. Toplum veya hükümet nezdinde değil, bizzat kendi sempatizanları ve destekçileri nezdinde şeffaflık… Çünkü Cemaat’in ‘yatay’ gövdesi himmet ve hizmet üzerinden kendi dünyasında yaşarken, bunun dışında bir de bürokratik ‘dikey’ kanat vardı ve bu iç örgütlenmenin işlev ve hedefi epeyce farklıydı. Mesele ‘yatay’ gövdenin söz konusu ‘dikey’ örgütlenmeden çok az haberdar olması, hatta bu konuda epeyce cahil bırakılmasıydı. Gülen’in kişiliği ve karizması ‘dikey’ kısmın üstünü örten ve gizleyen bir işleve sahipti. Destekçiler arasında ‘dikey’ örgütlenmenin farkında olanlar ise muhtemelen bu yapı içinde tanıdıkları olanlar ve Cemaat’in siyasi hedeflerine sahip çıkanlardı.
Sistemin bir bütün olarak idame ettirilmesi ve güçlenmesi bu ikili yapının paralel biçimde sürdürülmesine muhtaçtı. Çünkü ‘dikey’ örgütlenmenin amacı AKP iktidarını zayıflatmak, Erdoğan’sız bir AKP yaratmak ve Cemaat’in bürokratik hâkimiyet üzerinden iktidara kalıcı bir şekilde ortak olmasını sağlamaktı. Oysa ‘yatay’ gövdenin büyük kısmı AKP seçmeniydi ve siyasi iktidara karşı bir stratejik eylemlilik halini onaylamaları zordu…
Dolayısıyla bizzat kendi içinde dualistik bir yapı kurmak ve yapının parçalarını birbirinden ayrı tutmak kritik önemdeydi. Şeffaflık bu nedenle daima tedirgin olunan bir nitelik oldu. Bugün ise epeyce farklı bir tabloyla karşı karşıyayız. Son tahliye girişimi tam bir ‘kamikaze’ örneği… Eğer kısaca hatırlarsak, Cemaat’in bir yargıcı, üstelik nöbetçi olduğu bir günde, yetkilerini aşarak Cemaatçi tutukluların tahliyesine yönelik avukat dilekçelerini bizzat muhatap almış; Sulh Ceza Hakimliği’nin yetkisizliğine karar vermiş; bu hakimliklerin tümünü ‘by-pass’ ederek tahliye talebini başka bir Cemaatçi yargıcın başında olduğu bir Asliye Mahkemesi’ne sevk etmiş; bu yargıç da tutukluların tahliye edilmesi girişiminde bulunmuştu. Bütün bunlar olurken ilk yargıcın kâtibi odaya kilitlediğini, ikincisinin dosyaları incelemeden karar vermekle kalmayıp bunları UYAP sistemine işlemediğini ve zaten kendi yetkisinde olmayan bir karar aldığını ekleyelim…
Bu açıklanmaya muhtaç bir durum. Söz konusu iki yargıcın meslek hayatları muhtemelen bitti. Bu iki kişi bu ‘eylemi’ sonuçlarını bilerek yaptılar… Eğer başarılı olsalardı da büyük ihtimalle meslek hayatları bitecekti. Demek ki bu kişiler zaten bildiğimiz anlamda ‘yargıç’ falan değiller. Bunlar yargı bürokrasisinin içine yerleştirilmiş ve zamanı geldiğinde pimi çekilebilir olan saatli bombalar. Kendi geleceklerini düşünerek iş yapmıyor görünebilirler ama tam aksine kendi geleceklerini düşünerek davranıyorlar. Çünkü bu kişilerin, yani ‘dikey’ hiyerarşi içindekilerin Cemaat dışında bir gelecekleri bulunmuyor.
Ne var ki bu eylem Cemaat’i korkulan şeffaflığa maruz bıraktı. Artık kendi destekçileri dâhil herkes Cemaat’i ‘tanıyor’. Soru bu riskin niçin alındığıdır. Cevap ise galiba ikili: Hem artık kaybedecek bir şey kalmadı çünkü ‘yatay’ gövdeden çoktan uzaklaşıldı, hem de tutukluların ‘kaçırılması’ hayatiydi çünkü konuşmaları durumunda maliyet tahminlerden çok fazla olabilir…
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023