Etyen MAHÇUPYAN
Gülen cemaati ile ilişkisi nedeniyle bugün herkesin kendisini az çok suçlu hissetmesi doğal. Ancak bu yapının bir örgüte dönüşmesi zaman içinde, uygun koşullar sayesinde ve elde edilen başarıların teşviki ile oldu. Gülen’in gelecek tahayyülünde muhtemelen bir darbe yoktu. Çünkü devlet kurumları yanında AK Parti’ye de nüfuz edeceğini ve bu sayede ülkeyi yöneteceğini düşünüyordu. Öte yandan söz konusu yapının şeffaflıktan kaçan, nabza göre şerbet veren ve her koşulda kendi ağını genişletmeyi hedefleyen niteliği her zaman rahatsızlık yarattı. Bunları herkes gördü, birçoğumuz yazdı ancak siyasetin dengeleri Gülencilerin palazlanmasını engelleyemedi.
***
Bugün herkes kendi özeleştirisini yapmalı… AK Partililere de kendi özeleştirilerini yapma görevi düşüyor. AK Parti iktidar olduğunda bürokrasi karşısında fazlasıyla zayıf bir konumdaydı, PKK ile mücadele edilmesi gerekiyordu ve asker darbe planları yapıyordu. O noktada bürokrasi içine yerleşmiş ve muhafazakar cenahtan gelen Gülen cemaati ile işbirliği yapmaktan başka çıkış yolu bulunamadı. Sonrasında askerin yıpranması ve Kürt meselesinde çözüm girişimleri ile birlikte iktidarın hareket alanı genişledi. ‘Cemaate’ ihtiyaç azaldı ama bu kez de Gülenciler fazla güçlenmişlerdi ve iktidardan pay istediler. AK Parti doğru bir duruşla buna ‘hayır’ deyince de, Gülenciler ile siyasi iktidar arasında bir ‘ölüm kalım savaşına’ doğru gidildi ve PKK’nın savaşı tercih etmesinin de etkisiyle AK Parti bu kez de askerle işbirliğine yöneldi.
Burada AK Partilileri rahatlatacak olan şey, önce Gülen cemaati, sonra da askerle yapılan her iki işbirliğinin de ‘zorunlu’ olduğudur. Her iki durumda da iktidar ayakta kalmak ve tehditleri atlatmak üzere belirli bir grupla ‘istemese de’ anlaşmak, birlikte hareket etmek zorunda kalmıştır…
***
Ne var ki artık bu türden rahatlatıcı değerlendirmelerin ötesine geçmek gerekiyor. Soru AK Parti’nin niçin askerle Gülenciler arasında sıkışıp kaldığı, bu sıkışmada kendi payının olup olmadığıdır… Bu sorunun basit bir cevabı var: AK Parti Ordu-Gülen eksenine sıkıştı, çünkü iktidar-muhalefet eksenini işlevsel hale getirmedi. Klasik bir sağ yaklaşımla çoğunlukçu ‘demokrasi’ anlayışı sürdürüldü, Meclis yürütmenin uzantısı olarak kullanıldı ve nihayette parlamento gerçek anlamda çalışamadı. Bunda iktidarın hızlı davranmak istemesinin, muhalefete güvenmemesinin, muhalefetin ise yapıcı olmayan bir tarz sergilemesinin payı da var… Ancak meselenin temelinde, yönetme işlevini siyaset ekseni yerine vesayet ekseni üzerinden aramak yatıyor.
AK Parti hala alt edilemeyen bir tepkisellik içinde, kendi siyasetini vesayet dengeleri içinde aradı. Çünkü iktidarda kalmanın tek yolu tüm seçimleri uzak ara kazanmaktı ve bunun için de kutuplaşmadan medet umuldu. Böylece muhalefet sistem dışına itildi ve Ordu-Gülen ekseninde salınmak durumunda kalındı.
***
Şimdi vesayet ekseni bir bütün olarak çökmüş durumda. Ne askerin ne de Gülencilerin siyasi gücü veya prestiji var. PKK ile savaşılıyor. Batı ise demokrasi sınavından çakmış durumda… İşbirliği yapılacak kim kaldı? Evet, sadece Meclis… Yani muhalefet. Aslında demokrasilerde olması gerektiği gibi… Erdoğan’ın iki muhalefet liderini makamında ağırlaması, AK Parti’nin CHP mitingine destek vermesi gibi örnekler bu ‘olumlu zorunluluğa’ işaret ediyor.
Yanlışımız demokrasiyi hepimizi kucaklayan bir bağlam olarak değil, rakipleri sindirecek bir araç olarak görmemiz… Vesayetle mücadele ederken bile vesayetçi bakıştan sıyrılamamamız. Şimdi geçmiş dönemi ve ima ettiği zihniyeti hızla arkada bırakma zamanı…
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023