Eylem YILMAZ
Kemalist laiklik ideolojisi altında yıllarca toplumun farklı kesimleri her türlü baskıyla karşı karşıya kalmıştır fakat demokrasi toplum tarafından talep edilmemiştir. Dün de demokrasisizdik, bugün de aynı dertten mustaribiz.
Gerçek özgürlüğün sahipleri ve mağdurları ortaya çıkmadığı sürece hiçbir sorunu çözemez, bu ülkeye demokrasi getiremeyiz. Bu ülkenin en acil ihtiyacı yeni bir anayasa iken bu talebi kim dile getiriyor? Kürtler, Aleviler, Muhafazakârlar gibi Kemalizm’in ezdiği kesimler neden anayasa taleplerini güçlü bir şekilde talep etmiyor? Bu kesimler arasında bir diyalog oluşmadığı için, aynı dertten mustarip toplumun farklı kesimleri demokrasi taleplerini yüksek sesle ifade edemiyor.
Eğer bir ülkede devlet yolsuzluklarla, çetelerle, faili meçhul cinayetlerle kirlenmişse bunda o ülkede yaşayanların da, burjuvazisinin de suçu vardır. 12 Eylül darbesinden önce demokrasinin askıya alınması için ilan veren TÜSİAD bugün demokrasi talep ediyor mu? Şimdi bir de buna eklemlenmiş inşaatçı, talancı bir burjuvazi de var. Kamu İhale Kanunu buradan doğan taleplerle oluşturuluyor, yolsuzluklar böyle yasallaştırılmıyor mu?
Bu ülkede ne yolsuzluklar yeni icattır ne de çetelere batmış hükümetler. Sahte evraklarla emekli olanlardan, kaçak elektrik tüketenlere, kadına uygulanan şiddete “kocandır bugün döver, yarın sever” diyerek tepki göstermeyen bu toplum değil mi? Düşüncenin suç, kitabın suç aleti muamelesi gördüğü bu topraklarda yaşayanlar biz değil miyiz? Bu ülkenin yazarları terörist muamelesi görürken, o muameleyi yapan “derin devletin” yanında yer alan yine bu toplum değil mi?
1993 yılında Sivas’ta Madımak Otel’inde 37 kişinin diri diri yakılması alkışlanmadı mı? Cunta anayasasının 141, 142 ve 163. maddelerinden kimler mağdur oldu, yanlarında kimler yer aldı?
Bu ülkede her kesim kendisine göre hırsız, terörist icat edip kategorize ediyor. Toplum olarak ne devletin şiddetine, ne teröre, ne hırsızlığa karşı bir tutumum aldığımız yok. Abdullah Çatlı’nın “kahraman reis” ilan edildiği yerde Abdullah Öcalan’a “terörist” diyen, kendi meşrebine göre hırsız, terörist ayıran bir topluma ne demek gerekir?
Avrupa Birliği talebi bu toplumda neden yer bulmuyor? Çünkü Avrupa Birliği demek, demokrasi, hukuk, insan hakları demektir. Bu nedenle olsa gerek bizim toplumda yer bulmuyor. Demokrasiyi talep edecek demokratlar da yetişemiyor. Demokrasi talep eden olduğunda da, “ama o eskiden şöyleydi, böyleydi” diyor. Cemaatin hiç günahı yok mu? Tabi ki var. Cemaatin bir özeleştiri vermesi şarttır. Cemaatin önemli bir bölümü hala sırdır. Yolsuzluklar dün başlamadı, belli ki eğer hükümetle araları bozulmasaydı yine bu yolsuzluklar ortaya çıkmayacaktı. Hala hükümet ve cemaat arasındaki bu girift ilişkinin sırlarını bilmiyoruz. Hrant Dink cinayetinde adı sıkça geçen Ramazan Akyürek, Bugün TV’de çıktığı bir programda Tarık Toros’a “Erdoğan’la baba oğul gibiydik. Operasyonları hep onun bilgisinde yapıyorduk” dedi. Hrant Dink’in öldürülmesi o operasyonlardan mıdır? Çıksalar da açıklasalar! Bunu da açıklarlarsa, maruz kaldıkları anti demokratik baskılara karşı bir katkıları olur.
Fakat bizim gibi, demokrasisi daha doğrusu sanayisi gelişmemiş toplumlarda bu gibi ilişkiler kendilerine hep yer buluyor. Toplum olarak da hep üç maymunu oynuyoruz. Demokrasi bizim gibi ülkelerde yeni yeni öğreniliyor. Bugün Cemaat ise demokrasi talep eden, derdi demokrasi olan herkes amasız desteklemelidir. Eğer bir gazeteci, gazetesinde tutuklanıyorsa bunun karşısında durulmalıdır. Dün AKP demokrasiye dönük reformlar yapıyordu, desteklendi. Bugün demokrasiye darbe yapıyor tabi ki karşısında durulacak, durulmalı. Eğer, “Cemaat şuydu, buydu, o zamanların hesabını versin” tartışmasına sıkışırsak, toplumun farklı kesimlerini nasıl anlayacağız? Buradan demokrasi nasıl çıkacak?
Bugün Kemalistler yolsuzluğa rağmen çıkıp, “dün Balyoz’u yaptınız şimdi siz çekin” diyor. Bundan kime yarar gelir? Hükümeti devirmeye teşebbüsten yargılanmış eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge” programına çıkıp, “Allah büyüktür, Ergenekon, Balyoz kumpastı” diyor. Bu kumpas lafını da asıl söyleyen hükümet!
Peki, bütün bu soruşturmalar kumpastı da binlerce faili meçhul nedir? Kim işledi bu cinayetleri? Kontrgerilla(Ergenekon) yalan mı? NATO’ya bağlı her ülkede kurulmadı mı? Kumpasmış! Bütün bu “kumpasların” bedelini toplum olarak bizler ödemedik mi? Susurluk neydi? Daha geriye gidelim, 61 darbesi neydi? Bayram olarak kutlanmıyor muydu? Gerçekten bayram mıydı, kumpas mı?
Dünden bugüne hep demokrasiyi savunduk. Nazım Hikmet yıllarca hapislerde süründü, vatan haini ilan edilip yurttaşlıktan çıkarıldı. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katli bu ülkenin ilk siyasi suikastı olarak tarihimize geçti. Bu ülkenin tertemiz çocukları Deniz’leri darağacına gönderdiler de kimin vicdanı sızladı! Biz hep bu devletten çektik, hala çekiyoruz. Dün de demokrasi istiyorduk, bugün de istiyoruz, yarın da isteyeceğiz.
Demokrasisi gelişmiş toplumlarda bütün bu yozlaşmanın önü, denetim, şeffaflık, bağımsız yargı, örgütlülük ile kesiliyor. Bütün bunların olması için de o toplum eğitim seviyesinin artması gerekiyor. Bu da her yere imam hatip yapmakla, “matematik, fizik, kimya derslerinin zorunluluğu tartışılmıyor da neden din dersi tartışılıyor” zihni ile olmaz. Toplum bu zihniyetle eğitimsiz kalırsa politikayı da küçümser, ilgi duymaz.
Sokrates’in ünlü bir sözü vardır; “Politikayı aptalların işi olarak görenler, aptallar tarafından yönetildiklerinin farkında bile değillerdir.”
Yazarlar
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2013
9.06.2013
3.06.2013
3.04.2013
24.03.2013
29.01.2013
12.10.2012
12.09.2012
20.08.2012
21.07.2012