Fehmi KORU
Herhangi bir koltuğa aday olanların eleştirilmeyi kabul etmeleri gerektiği, bir veri. Cumhurbaşkanı adayı da olsanız bu böyle. Şimdi ismi ilk açıklanan olduğu için eleştiri okları CHP ile MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na yöneliyor; fakat adayını açıklayınca benzer bir durum Ak Parti’nin adayı için de söz konusu olacaktır.
Kendinizi tarihimizin en sert seçim kampanyasına hazırlamanızı tavsiye ederim.
Önemli olan, adayın karşı taraftan alacağı vurucu darbeler değildir; aklı başında herkes negatif propagandanın etkisinin sınırlı kalacağını bilir... Önemli olan, adayın nasıl tanıtılacağıdır... Özellikle de tanıtım için olağanüstü kısa bir süre kalmışsa...
ABD’de bir sonraki başkanlık seçimi 2016 yılı kasım ayında yapılacak. Yani, nereden baksanız, önümüzde daha 2,5 yıl var. Ancak her iki partinin adayı neredeyse belli gibi ve kamuoyu‘banko’ olarak ismi çıkmış adayları şimdiden tartışmaya başladı.
İkisi de siyasi hanedan kokulu isimler: Biri Clinton Hanedanı’ndan Hillary Clinton, diğeri de Bush Hanedanı’ndan Jeb Bush...
Hillary Clinton’un Obama’nın dışişleri bakanlığı sırasında bir siyasi sâbıkası var: 11 Eylül 2012 tarihinde ABD’nin Libya büyükelçisi Christopher Smith’in hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan Bingazi başkonsolosluğu baskını... Kongre’nin denetim mekanizmasının tam çalışmasına izin vermeyerek, bilgiler üzerine sansür uygulayarak halkın olayın içyüzünü öğrenmesini engellediği için ağır eleştirilere mâruz, yönetim...
Önceki gün beklenmeyen bir gelişme oldu: Libya saldırısını gerçekleştirip büyükelçiyi öldüren militan grubun lideri yakalandı...
Amerikan siyasetinin verdiği ilk tepki ‘zamanlaması mânidar’ klişesiyle özetlenebilir. Rakip partinin sözcüleri, şimdiye kadar geciktirilmiş bir operasyon olarak gördüler yakalamayı ve derhal Clinton’un adaylıkta önünün açılmak istenmesiyle irtibatladılar.
‘Komplocu’ bir yaklaşım? Evet öyle. Dünyanın dört bir tarafında, meydana gelen olağandışılıklar artık olağan karşılanmıyor; insanlar “Acaba bu işin içinde başka bir iş mi var?” diye düşünüyor ve dahası, eskiden kendilerine saklamayı tercih ettikleri ‘komplocu’ düşüncelerini, çekinmeden başkalarıyla paylaşıyorlar da...
Buraya kadar iki konuya ilişkin görüş sundum: İlki, negatif propagandaların beklenmesi, ama buna fazla önem verilmemesi; esas yapılması gerekenin, adayı doğru tanıtmak olduğu... Diğeri de, ‘komplocu’ yaklaşımın siyasi literatürde artık bir yeri olduğu...
CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda her iki noktada da sorunu var...
İlk sorun, aday (Ekmeleddin İhsanoğlu) ile kendisini aday gösteren partiler —bu durum CHP için MHP’den daha önemli— arasında müthiş bir fark olduğunun gözlerden kaçmaması; bu da doğal olarak ‘komplocu’ değerlendirmelere yol açıyor...
Ekmeleddin İhsanoğlu şu yakın zamanlarda âni bir görüş değişikliği yaşamadığına göre, onu aday olarak belirleyenlerin açıklaması ve savunması gereken bir durum var. Değerli bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı olarak belirledikleri kesin; ancak bir Prof. Celal Şengör veya bir Prof. Emre Kongar değil Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu... “Neden o?” sorusu cevapsız bırakılamaz.
Halkın önüne halkla ortak paydası fazla birini aday çıkarmalarından anlaşıldığına göre artık doğruyu görmeye başladılar; madem öyle, partilerini de bu yeni gerçekliğe uygun biçimde elden geçirmeliler...
Buna hazır mı CHP?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Anayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar?
8.08.2025 - Devletin dijital mahremiyeti bu kadar korumasız mıydı?
7.08.2025 - Prof. Atalay tartışmasında yeni aşama: İsminin silinmesi rektörün işiymiş…
5.08.2025 - İslam Dünyası’nın kayıp yılları…
3.08.2025 - Dünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor?
27.07.2025 - ABD’yi sarsan skandal Trump’ı köşeye sıkıştırdı
25.07.2025 - Lübnanlaşma.. Cezaevleri.. Ve, ABD’de Tarzan zorda…
24.07.2025 - İsrail’in ne yapmak istediğini biliyor muyuz?
23.07.2025 - ‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa…
21.07.2025 - Eski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders
19.07.2025
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Mehmed Zarif
Abi üstü açık mı yatıyon.Ne Devrimi,Cihangir YOGA Merkezinden mi başlatacan Devrimi.Alt tarafı iki tane KAYISI yı ambalajlayıp satıyoruz.İki tane de yatak ilavesi Turizme.Kasmaya gerek yok.Ne Devrim muhabetine ,ne de Beyaz-Türkçülerle flört etmenize gerek yok,alt tarafı alışverişi öğreniyoruz,bir de Askersiz oy vermeyi.Chp KODLARI bir gecede unutulmuyo demek ki.Genede üstünü sıkı sıkı ört be güzel abim.