Fehmi KORU
Türkiye’nin önünde bugün çözülmeyi bekleyen devasa sorunlar var ve halkın sorunları çözmekle görevlendirdiği siyasi iktidar o konuda canla başla çaba gösteriyor.
Sorunların bir bölümü kendimizin eseri, daha önce yapılmış hataların getirip kapımıza dayadığı sorunlar; ancak dışarıda Türkiye’nin iyiliğini düşünmeyen ya da herhangi bir sebepten ülkemizin zora düşmesini arzulayanlar da var ve bunlar da bazen mevcut sorunların çözümünü güçleştirerek bazen de daha önce var olmayan yeni sorunlar icat ederek bizi zora sokuyorlar.
Bu durum yeni de değil. Tarihle haşir neşir olanlarımız yukarıdaki paragrafın en az 200 yıllık bir dönemin özeti olduğunun da farkındadırlar.
Devleti yönetenler içeride başgösteren başkaldırılarla, geri kalmışlıkla başa çıkmaya çalışırken, dışarıdan anlayış yerine düşmanlık gördüklerini fark ettiklerinde iş işten geçmişti ve Osmanlı Devleti biraz da bu sebepten tarihe karıştı.
Düşmanları çoğaltmamız yüzünden.
Şimdilerde bazı kalemlerin yeniden tartışma gündemine soktukları ‘Şark Meselesi’ bir gerçektir ve ülkemizin batısında yer alan devletler kendi iç sorunlarını ertelemenin yolu olarak da bu bölgeyle uğraşmayı yöntem olarak seçmişlerdir.
Cumhuriyet’in kurucu kadrosu her yönüyle kuşatma altındaki bir ülkeyi devralmışlardı; yabancı ülkelerin orduları Anadolu’da işgalci güç olarak bulundukları gibi, Osmanlı’nın payitahtı bile İngiliz askerlerinin çizmeleri altındaydı.
İstiklal Savaşı Cumhuriyet’in ilk neslinin zihniyet dünyasında silinmez izler bırakmıştır.
Şimdi bir soru:
O duruma düşme nasıl gerçekleşmişti dersiniz?
Bu ara soruyu dikkatinize sunmamın sebebi orta mektep düzeyinde tarih bilgisi bulunanlarımızın bile bildikleri üzerinde düşünmelerini sağlamak içindir.
Kendi cevabım şu: Osmanlı yönetimi, siyasileri, bürokratları, hatta aydınları sorunlara yanlış yaklaştılar ve dolayısıyla onlara yanlış teşhisler koydular; içeride çözüm bekleyen sorunların hakkından gelmeyi önceleyecek yerde yerli sorunları dış dünyanın da sorunu haline getirme sonucunu doğurdular.
Birdenbire genişçe bir dünyanın sorunu oluverdi ‘Osmanlı’…
Çare olarak da, düşmanlık gösterdiğine inandıkları bir veya birden fazla devlete karşı onlarla birlikte hareket etmeyen bir veya birden fazla devlete yaklaşma yöntemi benimsendi.
O zamanlar ortada ABD diye dikkate alınacak bir ülke yoktu, kendi sınırları dışıyla ilgilenmiyordu ABD; İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya dönemin önemli ülkeleriydi.
İngiltere’den emin olabilmek için Londra’ya yakın bilinen isimlere sadaret ve nazırlık verdi Padişah; bu sökmeyince görevleri onlardan alıp Rusya’ya yakın bilinen isimlere tevdi etti.
Manevralar işe yaramadı ve Almanya’nın bizi kendi yanında savaşa itmesinin sonucunda bu devletlerin çoğunun birleşerek ülkemizi işgale kalkıştıkları gerçeğiyle karşılaşıldı. İngilizler İstanbul’u işgal ettiği ve Yunanlıları Ege’ye gönderdiği gibi, Fransa ve İtalya da Anadolu’ya asker çıkardı. Ruslar da geri kalacak değil ya, onlar da Doğu Anadolu’dan başlayıp Karadeniz’e oradan da İstanbul yakınlarına kadar askerleriyle geldi.
‘Şark Meselesi’nin bir gerçek olduğunu biliyoruz.
İttihatçılar hain miydi?
Herhalde derdimin tarih malumatfuruşluğu olmadığını tahmin edersiniz. Başka ülkeleri suçlayarak kendimizi haklı çıkartacak en son kişi de benim.
Demek istediğim şudur: Gerçekleri bilerek kendimize sağlıklı yollar çizmemiz gerekiyor.
İmparatorluğun çöküş döneminde sorumluluk üstlenmiş sivil ve asker kadroların —hiç değilse bazılarının— kötü niyetli insanlar olduğunu düşünenler var, bunu biliyorum. Oysa biraz yakından bakıldığında görülecektir, hemen hepsi iyi niyetle hareket ediyorlardı, ancak yöntemleri o dönemin gerçeklerine ters düşüyordu.
Öyle olduğunu bugünden geriye baktığımızda daha iyi görebiliyoruz.
Davrandıkları gibi davranmanın doğru olacağını sanarak ne yaptılarsa yaptılar ve aldandılar.
Kocaman bir imparatorluk küçücük Anadolu’ya hapsoldu.
Var olan toprak parçalarını elden çıkartmama amacındaydı yöneticiler oysa; o parçalar gittiği gibi, yaptıkları yüzünden hiç verilmeyeceğine and içtikleri yerler bile kaybedildi.
‘Misak-ı Milli’ içerisinde yer alan geniş bir bölgeTürkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kaldı.
İbret alınmazsa tarihin sürekli tekerrür ettiğini bize yine tarih öğretti.
Tarihten öğrenilmiş bu bilgiyi aklımızdan hiç çıkartmazsak iyi olacak.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
19.12.2025
18.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
9.12.2025