Fehmi KORU
Devletten devlete üst düzey ziyaretlerde iki taraf da birbirlerine mümkün olan en nazik biçimde davranır; hiç değilse açık olan etkinliklerde… Kapalı kapılar arkasında ihtilaflı konular ele alınır, nezaketi zorlayan ifadeler gider-gelir, ancak sıra farklı simaların da yer aldığı etkinliklere gelince, taraflar kendilerini tutar, karşı tarafı incitecek sözlerden kaçınırlar…
Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in yaptığı bu yüzden kabul edilebilir bir davranış tarzı değildir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bakın ne diyor:
’’Biz bunları şimdi konuşmayacak mıyız? Söyleyemeyecek miyiz? Ben aslında bunları konuşmak istemezdim ama Sayın Başkan bunları dile getirince ben bunu konuşmak zorunda kaldım. Keşke konuşmaz olaydım. Halbuki bunları biz gündüz aramızda konuştuk. Tekrar burada bunları konuşmaya gerek yoktu. Çünkü bu sofrayı ben bir muhabbet sofrası olarak görüyordum ve bir muhabbet sofrasında da aslında bunlar konuşulmazdı.’’
İki ülkenin ileri gelenleri ‘sorunlu’ konuları aralarında konuşmuş, iki taraf da önem verdiği konularda serzenişlerini karşı tarafa iletmiş, muhtemelen anlayış da görmüştür. Ziyaret edilen ülkenin cumhurbaşkanının kendisini ziyaret eden cumhurbaşkanının onuruna verdiği yemekli davette, daha önce konuşulmuş dikenli konuları davetliler önünde bir kez daha tekrarlaması, görülmüş ve duyulmuş bir şey değildir.
Frank-Walter Steinmeier konuğu Tayyip Erdoğan için verdiği ziyafette tam da bunu yaptı işte.
Almanya Türkiye’nin, Türkiye de Almanya’nın nesi olur?
Türkiye ile Almanya aralarında tarihi bağlar da bulunan iki ülke. Daha da önemlisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan büyük kentleri tahrip olarak çıkmış, ağır ekonomik yükümlülükler altında bulunan Almanya’nın yeniden inşa hareketinde yararlandığı insan gücü Türkler’di. ‘Mucize’ olarak tanımlanan Almanya’nın savaş sonrası kalkınma hamlesinin en önemli unsuru olan işçilerimiz ve aileleri, milyonlarcası, o ülkeyi artık ‘ikinci vatan’ biliyor.
Çoğu bugün Alman vatandaşıdır ve bu özellikleriyle seçimlerde dikkate alınması gereken bir gruptur.
Ülkelerin birbiriyleriyle ilişkilerini vazgeçilmez kılan bir başka unsur da, Alman sermayesinin Türkiye yatırımları ve Türkiye’nin dış ticaretinde Almanya’nın en büyük payı teşkil ettiği ikili ticari ilişkilerdir.
Durum bu olunca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı onuruna verilen ziyafette yukarıda alıntıladığım tarzda bir serzenişte bulunmayan sevk eden davranış gerçekten sakil kaçıyor.
Neden böyle bir davranış?
Bu defa da ABD ve Trump
Alışılmış diplomatik kuralları zorlayanlar yalnız Almanlar olsa neyse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’dan hemen önce Birleşmiş Milletler (BM) yıllık toplantısı vesilesiyle uğradığı ABD’de de nezaketi zorlayan tavırlar kendini belli etti.
‘Stratejik’ sıfatıyla anılan ilişkilerin söz konusu olduğu iki ülkenin -ABD ile Türkiye’nin- üst düzey yöneticileri, aralarında en ciddi sorunların yaşandığı dönemlerde bile, BM yıllık toplantısını ihtilafları gidermek için bir fırsat olarak değerlendirmişler, karşılıklı sergilenen jestlerle buzları kırmanın yollarını aramışlardır.
Bu defa öyle olmadı. BM’de birbiri ardına konuşmanın getirdiği karşılaşma dışında, iki ülke lideri –Donald Trump ile Tayyip Erdoğan– hiç yüz yüze gelemedi. Evsahibi ülkenin en üst yöneticisi olarak verdiği yemekte, Trump, masasına, Erdoğan’ın aynı karede yer almak istemeyeceği bir lideri oturtarak ve bunu yapacağını önceden ilan ederek, en doğal buluşma ve görüşme ortamını da işlevsiz hale getirmekten çekinmedi.
New York’ta başka liderlerle görüştü Trump ve Erdoğan, ancak ikili bir araya gelmedi.
Oysa konuşup görüşecek konular da vardı aralarında.
Yeniden soruyorum: Neden böyle bir davranış?
Türkiye elbette bu tür yanlış davranışlara aldıracak bir ülke değil. Böyle davranıldı diye kendi doğrularından da vazgeçeceği sanılmamalı. Ancak yine de bu konu üzerinde düşünmek ve ‘doğru’ bilinenleri sorgulamak gerekiyor.
Üzerinde düşünülmesi gereken konu, yanlış davranış sahiplerinin bu davranışlarının diplomatik nezaket sınırlarını zorladığını bilecek durumda olmaları ve buna rağmen öyle davranmalarıdır.
Sebebi şu: Almanya ve ABD’de, Türkiye’ye yönelik eleştiriler, yapanlara puan kazandırıyor.
Bunun sebebi de, Türkiye’nin bugünlerde dışarıya verdiği imajdır…
İmaj, daha doğrusu algı, bugünün dünyasında çoğu kez gerçeklerin yerini tutuyor.
Türkiye’nin şimdiki imajı ve algılanması sorunlu.
Esas üzerinde durulup irdelenmesi gereken de ‘imajımız neden bozuk’ sorunudur.
Yanlışlar karşı tarafı da yanlışlara sürüklüyor.
Nitekim, 2010’lara kadar, Türkiye, eleştirilen değil örnek gösterilen bir ülkeydi ve Almanya da ABD de Türkiye yetkililerinin gönlünü almak için çaba göstermekteydi.
Düşünelim isterim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025