Fehmi KORU
Bu sabaha bir zihin eksersiziyle başladım.
Sizden şu paragrafa bir göz atmanızı isteyeceğim:
“Osmanlı ve onun mirasçısı olan Türkiye’de biz hep otoriter siyaset üretiyoruz. O yüzden bunu kişilikler üzerinden, ideolojiler üzerinden açıklamamız mümkün değil. Muhalifler hürriyet istiyor, iktidara geldiklerinde onlar da otoriter siyaset üretiyorlar. Halbuki 1908’de Meclis açılıp seçimler yapıldığında Osmanlı pek çok Avrupa toplumunun ilerisindeydi. 1950’de Türkiye çok partili rejime geçtiğinde dünya ölçeğinde oldukça iyi bir yere sahipti. Unutmayalım 1989’a kadar demokrasiler azınlıktaydı dünyada. Böyle bir ülkenin şu anda çok daha iyi bir yerde olması lazımdı. Peki niye olmuyor? Şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz lazım.”
Tahmin edebileceğiniz gibi bu satırları okuduğumda evdeyim ve başımda güneşten korunma amaçlı şapkam da yok, ama yine de bu durum yukarıdaki paragrafta yer alan doğru tespitler üzerinde düşünmeme engel değil.
Üzerinde düşüneceğimiz tespit bir tarihçiye ait. Prof. Şükrü Hanioğlu dünyanın en iyi üniversiteleri yarışında ilk sıra için Harvard’la çekişen Princeton Üniversitesi’nde Türk tarihi dersleri veriyor. Belgelere kendini hasreden biri doğal olarak, ama geçmişte yaşananlarla bugün arasında paralellik kurmamızı sağlayacak kadar da Türkiye’yi -ve bu arada dünyayı da- yakından izlemeyi ihmal etmiyor. Yakın zamanlara kadar Sabah gazetesinde sürdürdüğü aydınlatıcı yazılarından bunu biliyoruz.
Karar yazarı Yıldıray Oğur’un TV5’teki programında hem üzerinde düşünmemizi istediği soruyu sormuş, hem de kendi cevabını vermiş…
Ben de kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Sol muhalifken değerli bir işleve sahipti
Sorunun bize dayattığı yön çok açık; hak ve özgürlükler açısından, demokratik uygulamalar göz önünde tutulduğunda daha iyi bir yerde olmamızı gerektiren bir geçmişimiz var. Ancak, bugün karşı karşıya kalınan sorunun yalnızca bize has olduğunu sanmıyorum. Dünyanın pek çok demokratik ülkesinde de aynı konularda dün ile bugün arasında hemen kendini belli eden farklar var ve bunlar bugünün lehine değil.
Gerilemeler yaşanıyor.
Demokrasilerin ilk özelliğini hatırlayalım: İktidar her ülkede var, muhalefet ise yalnızca demokrasilerde bulunuyor. İktidarların halka yararlı işler yapabilmesi, yanlışlıklardan kaçınabilmesi, yolsuzluklardan uzak durabilmesi için muhalefetin varlığı gerekiyor. Hem de güçlü bir muhalefetin…
Sorun da buradan başlıyor.
Muhalefet ya da daha doğru bir tanımla muhalif çizgi bütün dünyada güvenirliğini yitirmiş durumda.
Karl Marx içinde yaşadığı sanayi devrimini yeni geçirmiş Batı toplumunu derinden sarsan muhalif düşüncesini yayınlamaya başladığında söyledikleri etkili çevrelerde ilgi görmüştü. İktidarı elinde tutanlar onun yönelttiği eleştirileri dinleme ihtiyacı duyarken, kendileri namına muhalefet ettiği daha geniş kitleler de hak arama mücadelelerinde onun eleştirilerini her alandaki iktidarlara karşı kullanabildiler.
‘Sol’ bütün dünyada bir muhalif çizgi olarak önemli bir işleve sahipti.
Ardından ne oldu? Marx’ın muhalif görüşleri birkaç ülkede ‘iktidar’ oldu. Marksist olma iddialı Sovyet deneyiminin, iktidarda vaat ettiği özgürlükçü bir devlet mekanizması üretemediği, baskıcı uygulamalarının da beklenen sonuçları doğurmaktan uzak kaldığı 70 yıl sonra ortaya çıktı.
Muhalif söylem olarak çok önemli bir işleve sahip bulunduğunu 19. ve 20. yüzyıllarda Marxve takipçilerinin etkisinden kolayca görebildiğimiz ‘sol’ düşünce, Sovyet deneyiminin iflas etmesiyle bu konumunu kaybetti.
Bugün ‘popülist’ olarak tanımlanan değişik Batı ülkelerinde -en son olarak da ABD’de- iktidara ulaşan ‘yeni sağ’, karşısında vaktiyle ‘sol’ tarafından icra edilen türden doğru dürüst ve güçlü bir muhalefet bulunmadığı için en banal icraatları bile rahatça yapabiliyor.
Ve bize gelince…
İçinde yer aldığımız coğrafyada da benzer bir gelişme yaşandı, yaşanmaya da devam ediyor. Batı’yla benzeşen yönümüz vardı, güçlü bir ‘sol’ muhalefetimiz bulunuyordu; Batı ile eş zamanlı olarak bizde de ‘sol’ muhalifler Sovyet deneyimi sonrası etkilerini yitirdiler.
Batı’dan farklı olarak bizim içinde yer aldığımız coğrafyada daha geleneksel bir tabana dayalı başka bir muhalif çizgi daha vardı. Bu coğrafyanın her ülkesinde değişik adlar altında faaliyet gösteren o çizgi, kimisi onları yasaklamış ve siyaset alanı dışına itmiş de olsa, bulunduğu ülkelerde yine de eleştirileri iktidar sahiplerini hizaya getirmede etkili bir çizgiydi.
Etkisi bizim coğrafyanın dışındaki ülkelerde de hissediliyordu.
O çizgi de bizim coğrafyamızdaki bazı ülkelerde iktidar oldu.
Demokratik ülkelerde seçimle, diğerlerinde -İran’daki devrim ile birlikte ve ‘Arap baharı’sürecinde yaşandığı üzere- daha farklı yollarla iktidara ulaşabildi o çizgi.
Muhalifken iktidarlar üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi hissedilen o çizgi de, iktidara ulaştığı ülkelerde bekleneni veremedi.
Genel halk memnuniyeti açısından bir başarısızlık söz konusu.
Bugünün sorunu, ‘halkın vicdanı’ yerine geçebilen etkili ve güçlü bir muhalif çizginin ortada bulunmayışıdır. Onun olmadığı ortamda, ‘popülist iktidarlar’ istedikleri gibi at koşturabilmekteler.
Maalesef durum böyle.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025