Fehmi KORU
Bir gün sonuçta nedir ki? Her gün 24 saattir. Bir gün biter bir başka gün başlar. İnsanlar her günün sonunda bir gün daha yaşlanır. Günler haftaya, haftalar aya, aylar yıla dönüşür ve hayat öylece devam eder.
Akıllı insan düne takılı kalmaz, bugünü önceden hesabına katar ve geleceğe yatırım yapar.
Milletler için de durum farksızdır; akıllı milletler de geleceği planlar.
Türkiye’nin siyasileri 2023, 2030, 2053, hatta 2071 gibi ileri tarihleri birer uzak vizyon olarak takdim ediyorlar. Bunu yapıyorlar diye siyasilerimizi akıllı sayacak ve alkışlayacak mıyız?
Eğer o tarihlere denk düşen gerçek birer ‘vizyon’ sahibi iseler, elbette sevinecek ve sevincimizi onları alkışlayarak göstereceğiz.
Sorun da tam burada: O tarihleri hedef olarak sunanlar o hedeflere uygun davranıyorlar mı?
Sorunu doğru tartışabilmek
Bu soruyu sorarken aklımda birkaç gündür tartıştığımız ‘1915 olayları’ ve o olayın ABD’nin yeni başkanı Joe Biden tarafından ‘soykırım’ olarak tanımlanması var.
Sanki bir günde birkaç yaş birden ihtiyarlamış gibiyiz. Tarih 24 Nisan 2021’de bizim için hızlanmış görüntüsü veriyor.
Aklımızı başımıza toplamazsak tarih dışına itilme ihtimalimiz var.
Küçük hesaplar yüzünden olacak bu; gerçek anlamda vizyoner olamadığımız için…
Ne demek istediğimi anlatabilmek için 24 Nisan 2021’i bizim için tarihi hızlandıran olaya döndüren Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) tavrına biraz yakından bakmayı teklif ediyorum.
ABD, Türkiye’yi ve Türkleri özel olarak sevmesi veya Türkiye ile Türkler’den özel olarak nefret etmesi beklenmeyecek bir ülke. Arasında neredeyse on bin kilometre mesafe bulunan birbirine uzak iki ülkeyiz. Tarihimizde pek çok ülkeyle büyüklü-küçüklü çatışmalarımız, savaşmışlığımız var; ABD ile aramıza kan girdiğini hatırlamıyorum.
Joe Biden, ABD’nin yeni başkanı, ilk gençliğinden beri siyasetin içinde bulunmuş 70’li yaşlarını sürdüren biri. Türkiye’ye bir husumeti olması için özel bir sebep bulunmuyor. Tam tersine, son 50 yıl içerisinde defalarca ülkemizi ziyaret ettiği, kişisel dostluklar oluşturduğu biliniyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ameliyatı sonrasında Biden’in kendisini evinde ziyarete geldiğini hatırlıyor.
Sorum şu: Ne oldu da, Biden, başkan seçilmesi üzerinden yalnızca 100 gün geçmişken, birdenbire Türkiye’yi ve ülkemizde yaşayan insanları rencide edecek bir tavra bürünebildi?
Ülkesinin Ermeni asıllı seçmenlerini düşünerek mi? Bunun için döneminin son yılını beklemesi siyaseten daha yerinde olmaz mıydı?
Yoksa.. Yoksa.. Biden’e mal ettiğimiz bu tavır değişikliği ABD’nin yakın-orta-uzun vadeli hesaplarıyla ilgili bir politik kararın sonucu olabilir mi? Üzerinde uzun uzadıya görüşülmüş ve uygulamaya konulmuş bir devlet kararının…
Bana bu gelişmenin öyle bir kararın sonucu olması ihtimali diğer bütün gerekçelerden daha makul geliyor.
Hele hemen öncesinde, yapımcı ortağı olduğu, parasını da ödediği F-35 savaş uçakları projesinden Türkiye’nin çıkartıldığının resmen açıklanması gibi bir gelişme yaşanmışsa…
Uyutulan veya zamanı beklenen başka konular da bundan sonra birer birer sökün edebilir.
Haziran ayında yapılacak ve Biden-Erdoğan görüşmesine de sahne olacak NATO Zirvesi’ne kadar…
Veya orada yapılacak görüşmenin durumuna göre, zirveyi takiben…
Soru sormak gerçeği bulmayı kolaylaştırır
Ne istiyor olabilir Türkiye’den ABD? Ne bekliyor olabilir?
S-400’ler?
Adaylığı sırasında görüştüğü New York Times gazetesi editörlerine sözünü ettiği demokrasi dışı uygulamalar?
Mavi Akdeniz projesi, Türkiye’nin Libya ve Suriye’deki askeri varlığı?
PYD/YPG yapılanmasını ‘topraklarına karşı güvenlik tehdidi’ olarak görmesi Türkiye’nin?
Hepsi veya hiçbiri…
Üzerinde biraz düşününce, bunların, isterse, ABD’nin Türkiye’yi rahatsız etmek amacıyla kullanabileceği kritik konular olabileceği kanaatine vardım.
İsterse…
Hiçbiri ABD’nin birinci önceliği olan kendi güvenlik algılamasıyla bire bir ilgili değil bu konuların…
Türkiye’nin bölgede güçlü bir ülke olarak ortaklığı ABD için daha önemlidir.
Başka bir mülahazayla hareket edildiğini düşünmemiz için yeterince sebep var.
ABD’yi konuşuyoruz, ama bölgede bizi ilgilendiren başka gelişmeler de yaşanıyor.
Suudi Arabistan “Ben de varım” diyor
Suudi Arabistan ülkesindeki Türk diplomatların, orada yerleşik iş insanları ve çalışanların çocuklarının okuduğu Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulları kapatma kararı aldı.
Cumhurbaşkanı danışmanı Dr. İbrahim Kalın’ın yakınlaşmak için sempati girişiminde bulunduğu, ABD’deki yeni yönetimin bile yeterli bulmadığını açıkladığı Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yargı sürecinin ve verilen hükmün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından saygıyla karşılandığını söylediği bir sırada hem de…
Bunun da bir anlamı olmalı, ama ne?
Soruları kafaları karıştırmak için değil, her kafadan farklı bir sesin çıktığı günümüz ortamında, birilerinin sağlıklı düşünmelerini sağlamaya yönelik tartışma konusu başlıkları olsun diye soruyorum.
ABD ve bölgedeki büyüklü-küçüklü ülkeler, hep birden ve ayrı ayrı, ülkemizi hedef alan girişimlerde bulunuyorlar.
Ekonominin alarm sinyalleri verdiği, korona mücadelesinde gerilere düşüldüğü bir dönemde oluyor bunlar…
Son diyeceğim şu: Devlet yönetimi, olanlara doğru teşhis koyamaz, olabilecekleri öngörürken hesap yanlışı yaparsa bundan zararı herkes görür.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025