Gökhan BACIK
Mahallede düğün olunca gitmemezlik olmaz. Komşular “ikilik çıkarıyorsun” der. Alman Meclisi’nin “1915 olayları” için soykırım demesi sebebiyle ülkede adeta bir “düğün” var. Bu konu dışında bir şey yazmak “ikilik” olur.
Sabah gazetelere bakınca şunu gördüm: Solcusu, sağcısı, Kemalisti, Erdoğancısı hepsi benzer şeyler söylemiş.
Bir diş hekiminin başkanlığını yaptığı bir üniversite senatosu yaptığı açıklamada “zamanımızdan 101 yıl önce yaşanan olayların başta tarihçiler olmak üzere konuyla ilgili bilim insanları tarafından araştırılması yolundaki tüm bilimsel çalışmaları destekleyeceğini” ilan etmiş.
Üşenmeyip birisinin diş hekimi rektöre telefon edip “Sevgili rektör, şimdiye kadar bu konuda kaç kitap, bilimsel makale üretti kurumunuz?” diye sorması lazım. Bir de şunu sormak lazım: “Tüm bilimsel çalışmaları desteklemek” biraz abartı değil mi? Mesela 15 bin kişi size başvurup “Ermeni tarihi çalışacağız” derlerse “tümünü” destekleyecek misin sevgili rektör?
Türkler bölünmüş bir millet. Görüldüğü üzeredir birbirimizi yiyoruz. Ancak türlü bölünmüşlüklere rağmen Türklerin ortak tek fikri şudur: “Post-Nuh döneminden sonra Türkler yüz kızartıcı hiç bir suç işlememiştir.”
1915 olaylarını tartışacak bilgim yok. Ancak bir kişi de çıkıp yahu bu kadar haklı olduğumuz davayı niye anlatamıyoruz niye demiyor? Hadi Almanya “hain” peki şu kadar ülke niye bizim gibi düşünmüyor?
Mesela tanıdığım ve konu hakkında uzmanlığına şahit olacağım “bir iki kişi” dışında, devlet bütçesinden o ülke senin bu ülke benim gezip “güya” Ermeni sorunu konusunda “Türk tezini” anlatan akademisyenler kim? Bunların içinde kaçı Ermenice biliyor? Kaçı konu üzerine ciddi bir eser yazmış?
Acaba Türk devletinin imkanları ile Ermeni konusunda basılan Türkçe kitaplar mı daha fazla İngilizce veya Fransızca kitaplar mı? Birisi çıkıp “Yahu devlet imkanları ile niye bu konuda Türkçe kitap basıyorsunuz!” niye demiyor?
Alman Meclisinin aldığı kararın dış politik boyutuna gelince. Bir kere “1915 Olayları” dediğimiz konu aşağı yukarı bütün dünyada beğenelim üzülelim bir “soykırım” olarak görülüyor. Dolayısı ile bu kararın önemi içerikten ziyade “Almanya gibi önemli bir ülkenin” de bunu ilan etmesi.
Peki burada siyasi hesaplama yok mu? Elbette var. Son dönemde Alman Şansölye Merkel, Türkiye siyaseti nedeni ile çok büyük eleştiriler alıyor. Bir bakıma Merkel bir ikilem içinde: Bir yandan mülteci sorunu siyasi popülaritesini azaltıyor o nedenle Türkiye ile çalışmaya kendini mecbur hissediyor. Öte yandan ise Almanya kamuoyunda Türkiye’de olup biten “bazı hadiseler” yüzünden Merkel’e yönelik tepki var.
Büyük olasılıkla Merkel, “diplomatik bir hamle” yaparak kendini rahatlatmak için de dün kabul edilen tasarıyı bir fırsat bildi. Böylece hem iç kamuoyuna “Bakın Türkiye’ye teslim olmuş değilim.” diyor diğer yandan da Ankara’ya “Sana belirli bir noktaya kadar tahammül ederim.” diyor.
Peki buradan ne çıkar? Türkiye bu olayı iç politikada sonuna kadar kullanır. Öte yandan dış politikada aynı sertliği beklemek şu aşamada gerçekçi değil. Bütün sorunların yanında bir de ekonomi ve siyasette Almanya ile “bozuşmak” bir tür intihar olur.
Türkiye’de gerçekçilik itibar görmez. Lakin, Türkiye ile Almanya’nın ekonomi, siyaset ve dış politikada rekabeti bir parça futboldaki rekabetleri gibidir. Almanlar çok iyi “top oynar” bunu unutmamak lazım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024
7.03.2022