Gökhan BACIK
Türkiye’de cemaat, tarikat veya hareket olarak adlandırılan ancak içerik ve yapı olarak birbirine benzeyen gruplar bulunuyor.
Bunların toplumsal ve siyasi etkileri azımsanamayacak büyüklüktedir. Bir bakıma siyasi partilerin yaptığına benzer işleri yapan İslami gruplar ile karşı karşıyayız.
Bu gruplar nasıl düşünür, neye inanır gibi konuları anlamak gerekiyor. Türkiye’de İslami grup teorisini bilerek ancak bu alana yönelik söylem ve siyaset geliştirilebilir.
Birinci nokta: İslam’da peygamberin ölümü ile vahiy son bulmuştur. Hâlbuki İslami grup teorisi, Tanrı ve insanlar arasında haberleşmenin devam ettiği kuralına dayanır.
Bu noktayı anlamak Türkiye’de İslami grubu çözümlemek için hayati önem taşır. İslami grup, varlığını ve meşruiyetini Tanrı ile devam eden haberleşmeye dayandırır.
Buna göre ilham, keşif gibi yollarla Tanrı sürekli olarak belirli insanlarla haberleşmektedir.
İkinci nokta: Seçilmişlik düşüncesi.
Tanrı ile haberleşme devam ettiği için grup O’nun tarafından seçildiğini kabul eder. Kısa bir literatür araması sonucu Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin eserlerinde bunun yüzlerce örneği bulunur.
Seçilmişlik düşüncesi sonucu “bu zamanda” kurtuluş ancak grup ile mümkündür. Grup artık İslam ile özdeştir. Grup kusursuz olduğu için ayrılmanın makul bir nedeni olamaz: Ayrılan ya ajandır ya rüşvet almıştır yahut imanını kaybetmiştir.
Üçüncü nokta: Liderin kutsallığı.
Grubun lideri kutsaldır. Tanrı tarafından seçilmiştir. Tanrı ile bir tür haberleşme içindedir. Rüyalar görür, kerametler gösterir. Eserleri ona “yazdırılır”. Eleştirilemez. Yanlışlarında bile hikmet vardır. Lideri eleştirmek hem yanlış hem günahtır. Lider zamanın sahibidir. Geleceği görür. Sözleri, bedeni kutsaldır. Ağzından çıkan bir zeytin çekirdeği, yarım bıraktığı su kapışılır. Giydiği kullanılmış elbiseler, çoraplar paylaşılır.
Doğan çocuklara isminin verilmesi istenir. Sıradan hareketlerinde büyük bir hikmet vardır. “Her pazartesi yaptığı gibi koltuğa değil bu sefer yere oturdu, acaba hikmeti nedir?” diye tartışılır. Tarih, fizik, biyoloji ayırt etmeksizin her konuda ilmi vardır. Ancak bir türlü anlaşılamaz. Genelde hastadır. Az uyur. Az yer.
Dördüncü nokta: Grubun totolojik evreni.
İslami grupların kendilerini dış dünya ile ayıran kalın çeperleri vardır. Çeper içeride kalanları büyüleyici ve totolojik bir evrende tutar. Çeper, dış dünya ile sağlıklı bir ilişkiyi yok eder. Dış dünyada olup biten her şey, bu bir dünya savaşı bile olabilir, grubun iç totolojik evrenine göre anlam kazanır. Totolojik evrende kalan üyeleri ikna etmek imkânsızdır. Dış dünyada olabilecek ve grubu yanlışlayacak bir şey var olamaz.
Yanlış alınan kararlar, başarısızlıklar, karşılaşılan fiyaskolar da hep bir hikmet vardır. Çeper, dışarıdan kötü haber getirmez, gelişmeleri hep olumlu olarak yorumlayarak içeri aktarır. Çeperin içinde kalalar mutludur, ikna edilemezler.
Beşinci nokta: Örgütlü cahillik.
Seçilmiş kişilerin yazdığı kitapları ve grubun önde gelenlerinin ürettiği bilginin en büyük hakikat olduğunu kabul eden üyeler, zamanla dış dünyadan koparlar. Aynı şeyleri sürekli okuyarak aynı metinlerde sürekli yeni anlamlar “keşfederek” zamanla örgütlü bir cahillik sürecinin parçası olunur.
Seçilmiş kişilerin “bana yazdırıldı” dedikleri metinler zaten başka kaynaklara ulaşmayı anlamsız kılar. Yıllarca aynı metinler okunur.
Örgütlü cahillik grupta büyük bir ‘mesleksizleşme’ üretir. İnsanlar meslek bilgisinde körelir, zamanla dini grup geçinmek için gruba bağımlı insanlar üretir. Aynı zamanda dünyayı doğru okumak için gerekli sosyal vb. bilimler ıskalanır. Meslek bilgisi ve bilimsel bilgi zayıfladığı için dünya, grup gözlüğü okunur.
Altınca nokta: Kokuşma sorunu
Türkiye’de İslami gruplar doğaları gereği kokuşur. Liderin sorgulanmaması, lidere dayalı iş yapanların da zamanla dokunulmaz hale gelmesi, dış dünyadan kopukluk, grubun gelirlerinin denetlenmesi zor bağış, himmet gibi yöntemlerle sağlanması, İslam’ın kolektif yorumu ve itaatin kutsanması, eleştirinin meşru görülmemesi gibi faktörler sonucu grup zamanla kokuşur.
Kokuşma karşısında grup, üyelerine “kokuşmak da bu dünyada karşılaştığınız imtihanın bir parçasıdır” denir.
Yedinci nokta: Liderin sorumsuzluğu.
İslami grubun lideri sorumluluk almaz. Yanıltılır, gözünden kaçar, doğru anlaşılmaz. Lider, yaşanan her hangi bir kriz karşısında kamuoyu önüne çıkıp “sorunun birincil sorumlusu benim” asla demez. Sorunlardan lider değil takipçiler sorumludur.
Sekizinci nokta: İbadet fetişizmi
Grup sadakatinin devam etmesi için entelektüel boyutu zayıf bir dindarlık üretilir. İbadet fetişizmi burada devreye girer: Günde 300 rekât namaz kılın, başınızı secdeden iki saat kaldırmayın, bin defa salavat getirin, pazartesi günleri şu duayı okuyun, salı günleri ise diğerini...
Dindarlık eylemi yoğun bir biçimde tanımlanır. İbadet fetişizmi zamanla bir ibadet nedenselliği üretir: Namaz kılarak, zikir çekerek bazı şeylerin olması için Tanrı’nın ikna edileceği kabul edilir. İbadet fetişizmi zamanla entelektüel canlılığı yok ederken öte yandan dünyada başarılı olmak için anahtar olan maddi nedenselliği de yok sayan bir anlayış üretir.
Türkiye’de İslam gruplar, 20. Yüzyılın koşullarına göre kurgulanmıştır ve zamana uygunluğunu yitirmiştir. Dönemin koşullarına göre yeni bir dini sosyal hareket modeli gelişmediği sürece yukarıda tartışılan bazı sorunları üretmeye devam edecektir. Sorun kişisel yetersizlikler ve hatalardan daha çok İslami grup teorisinin artık eskimiş olduğu ve tükenmişliğidir.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.11.2025
1.11.2025
26.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
4.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
1.09.2025
24.08.2025