Gülay GÖKTÜRK
Üzerinde konuşmasak da, yazıp çizmesek de, içimizdeki endişenin artık iyice büyüdüğü; “kötü son” ihtimalinin hepimizin yüreklerine kaskatı bir yumruk gibi oturduğu günlerde aldık güzel haberi.
Havalara uçtuk, birbirimize sarılıp gözyaşı döktük, kuş gibi hafifledik ve bu operasyonu yüzünün akıyla başaran herkese derin bir minnet duyduk.
Sağ olsunlar, var olsunlar…
Artık her şeyi daha rahat konuşabilir, daha rahat hareket edebiliriz. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’a giderken yaptığı açıklamadan, IŞİD, Suriye Kürdistanı ve koalisyonla ilişkilerimiz gibi konuların BM toplantısı ertesinde yeniden masaya yatırılıp gözden geçirileceğinin de işaretini aldık.
Türkiye, ABD'nin IŞİD ile mücadele stratejisiyle ilgili çekincelerini, Galler'de yapılan NATO zirvesinde Obama'ya iletmişti. Bu çekincelerin vatandaşlarımızın IŞİD’in elinde rehin olmasından ibaret olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla, şimdi rehine faktörü ortadan kalktı diye ABD’nin hazırlandığı operasyonla ilgili bütün endişelerimizin ortadan kalkmadığı da malum.
Ama şu anda Kürtlerle ilişkilerimiz açısından öylesine tarihi bir andayız ki, ABD operasyonuyla ilgili endişelerimizin IŞİD’in Irak Kürdistan’ına ve Rojawa’ya saldırısına karşı takınacağımız tutumu bulandırmasına izin vermemeli; IŞİD’in Kürt topraklarına saldırısını ayrı bir şekilde ele almalıyız.
Karşımızda çok net bir tablo var: IŞİD denen terör örgütü Irak ve Suriye’de kendilerine rahat nefes alabilecekleri bir alan, bir ülke yaratmaya çalışan Kürtlere ağır silahlarla azgınca saldırıyor. Suriyeli Kürtler ise, yüz yıl boyunca vatandaş bile sayılmadıkları bu topraklarda nihayet yakaladıkları bir imkanı, kendi topraklarına sahip olma imkanını, kanlarının son damlasına kadar savunma kararlılığıyla savaşıyor.
Bir tarafta yurt savunması yapan mazlumlar; karşılarında ise işgalci katiller…
ABD’nin bölgeye tekrar dönüşünün arka planında neler olduğu ya da bu müdahalenin yol açabileceği komplikasyonlar hakkında ne düşünürseniz düşünün bu tablo değişmez.
Ve bu tablo Türkiye’yi mazlumun yanında, zalimin karşısında yer almaya mecbur bırakan bir tablodur.
İki açıdan…
Birincisi AK Parti’nin 12 yıldır söylediği gibi, bizim dış politikamız çıkarlara değil, ilkelere dayanan ahlaki bir dış politika olduğu için…
Türkiye, tıpkı Mısır’da, Gazze’de olduğu gibi Irak ve Suriye’de de –gerekirse bedel ödeyerek- haklı olanın yanında yer almak zorundadır. Kürt bölgesi ile ilgili tutumunu ne Esed’in gidip gitmemesine, ne ABD’nin bölgedeki hesaplarına, ne de başka bir faktöre endekslemelidir.
İkincisi, çıkarlarımız açısından gereken de budur.
''Çözüm süreci, bölünmenin değil birleşmenin, küçülmenin değil büyümenin, parçalanmanın değil bütünleşmenin ve kalıcı bölgesel güç olabilmenin yegâne anahtarı konumundadır” diyen Davutoğlu bunu en iyi anlayacak kişidir.
Yine, bugün aralarına çizilen yapay sınırlarla bölünmüş olsalar da Kürtlerin tek bir toplum olduğunu; dörde bölünmüş bu coğrafyada bütün parçaların yüreklerinin birlikte attığını ve birinin kılına zarar geldiği zaman diğerlerinin içinin yandığını yakından bilen kişidir Davutoğlu…
İşte şimdi bu anlayışın cesur politikalar dönüştürülme zamanı gelmiştir.
Türkiye’nin bu noktada alacağı tutum, Kürt coğrafyasıyla içten bir kucaklaşmayı başarıp başaramayacağımızı belirleyecektir. Eğer Türkler, Kürt kardeşlerinin zor durumda olduğu bu tarihi anda yardım elini uzatmazsa, onları IŞİD kasapları karşısında yalnız bırakırsa, siyasi sınırların kağıt üzerinde kaldığı, bölgenin toplumsal, ekonomik, kültürel binbir türlü bağla kopmaz bir biçimde birbirine bağlandığı bir Kürt havzası yaratma hayalini de unutmak zorunda kalırız.
Kimse Türkiye’den Suriye’ye gidip Kürtlerin yerine savaşmasını beklemiyor. Ama en azından Özgür Suriye Ordusu’na verilen destek kadar bir desteği beklemek de haklarıdır sanırım.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015