Gülay GÖKTÜRK
İSTANBUL'DA önceki gün gerçekleştirilen 7 bomba eylemini PKK'nın gençlik kolu YDG-H üstlendi.
Böylece esrarengiz karanlık eller ya da provokatörler aramamıza da gerek kalmadı! Karanlık el ise, işte karanlık el... Provokasyon ise işte provokasyon...
Oysa daha üç beş gün önce Demirtaş bir TV kanalında, aklımızla alay edercesine şunları diyordu: "Devlet içinde gerilim siyaseti ile süreci zorlayan bir çete var. Ama bunlar hükümete rağmen yapılmış şeyler değil.
Hükümet Cizre ile mesaj veriyor. İstersem bu tür güçleri halkın üstünde Demokles'in kılıcı gibi tutarım diyor. İstediğim zaman bu güçleri devreye sokarım siz de hiçbir şey yapamazsınız diyor hükümet." Doğrusu bu kadar riyakarlık artık bana fazla gelmeye başladı.
PKK. Öcalan'ın çağrısını kabul etmekten pişman olduysa; silahların hiçbir zaman miadını doldurmadığını ya da Suriye'den sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını düşünüyorsa bunu açıkça söylesin. Ben vazgeçtim, savaşa devam edeceğim, desin.
Ama toplumu aptal yerine koymasın.
Siz bir şehri aylardır silahlı milislerinizle terörize edeceksiniz; çeteleriniz sokaklarda kol gezecek: halka nefes aldırmayacaksınız; hendekler kazıp güvenlik güçlerinin girmesine izin vermeyeceksiniz: Hüda-Par'lıların mahallesini yaylım ateşine tutacak, dükkanlarını yakacak, çocuklarını öldürecek, onları ya göçe ya da kendi otoritenize teslim olmaya zorlayacaksınız; kamu binalarına roketatarlı saldırılar düzenleyeceksiniz; ondan sonra da kamuoyuna dönüp Cizre'yi karıştıran karanlık ellerden, Jitemvari yapılardan, İran parmağından filan bahsedeceksiniz.
Siz çocuk mu kandırıyorsunuz? PKK'nın izni olmadan YDG-H denen çetenin bölgede parmağını bile kıpırdatamayacağını bilmiyor mu bu toplum?
Karanlığı siz yarattınız, karanlık eller sizin elleriniz. Eğer bir takım başka eller de tetiğe basıyorsa bu arada, sizin yarattığınız koyu karanlık sayesinde yapıyor bunu.
***
Öyle bir noktaya geldi ki süreç, şu anda kamuoyu müzakereler nasıl gidiyormuş, yol haritasının neresine gelinmiş, pek de aldırmıyor. imralı'dan gelen mesajları da can kulağı ile dinlemiyor artık. Hatta Öcalan'ın Nevruz'da silah bırakma çağrısı yapması ya da yapmaması bile kaybetti önemini.
Halk. "Sahadakiler"in ne yaptığına bakıyor sadece... Baktığında da, tezgahlanan büyük emrivakiyi görüyor.
Örgütün Çözüm Süreci'ni kullanarak bölge hakimiyeti kurma planı yaptığını; bir taraftan masada konuşurken bir taraftan da YDG-H denilen terör örgütünün şiddet ve baskısı ile Kobani gibi "kurtarılmış bölgeler" yaratma peşinde olduğunu görüyor.
işte Çözüm Süreci'ni asıl çökertecek olan durum budur. Zira bu durum, geniş kitlelerin çözüm sürecine olan inancının giderek kaybolması demektir. Başta Güneydoğu halkı, sürece destek veren herkesin PKK'nın asla değişmeyeceğine, demokratik siyasete ayak ııyduramayacağına. şiddeti bırakmayacağına; dağdan inse de bu defa da şehirleri terörize etmeye devam edeceğine kanaat getirmesi demektir.
Bu koşullarda hiç kimse yerel yönetimlerin güçlendirilmesini kabul edemez. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin PKK despotizminin güçlendirilmesinden başka anlam taşımayacağını; milyonlarca insanın PKK'lı despotların insafına terk edilmesine demokrasinin genişletilmesi denemeyeceğini bilir.
Bu koşullarda hiç kimse barıştan söz edemez. Bölge halkının bir kesiminin diğer kesimin elinde esir kalması barış değil, yeni bir savaş getirir sadece... Kürdün Kürdü kırdığı, çok daha kanlı, çok daha acımasız bir savaş...
Elbette ki hiçbir iktidar işlerin bu noktaya kadar varmasına izin veremez. O zaman başladığımız yere döneriz. Gayri meşru şiddeti meşru şiddetle bastırma noktasına...
PKK ya bu sonucu göze almak ya da ikili oynamaya son vermek zorunda.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015