Gürkan-Zengin
Eski Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar gibi ‘umûr-ı devlet görmüş’ kişilere düşen, memleket ahvâlinde gördükleri sıkıntıları, yanlışlıkları, bu konulardaki fikirlerini, varsa itirazlarını, elbette çözüm önerileriyle birlikte paylaşmaktır.
Kiminle paylaşmak?
Konuların hassasiyet derecesine bağlı olarak öncelikle memleketin idarecileriyle. Bunların kulak ardı edilmesi halinde, o zaman doğrudan doğruya kamuoyuyla paylaşılması da çoğu zaman memleket menfaatinedir.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 22 Nisan’da kamuoyuna açıkladığı ‘manifesto’yu bu zeminde değerlendirmek mümkün. 15 sayfalık metinde ifade edilen görüşlerin bir kısmının -belki tamamının- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha önce birkaç kez iletilmiş olduğunu biliyoruz. Zira, ‘Hoca’nın ‘Reis’le diyaloğu zannedildiği gibi “Pelikan darbesi”nden sonra tamamen kesilmiş değildi.
Erdoğan-Davutoğlu ilişkisi, mesele aralarındaki sıkıntılı konuların konuşulmasına geldiğinde Erdoğan-Gül ilişkisinden farklıydı; bu ilişkide sıkıntılar, öyle aracılar üzerinden verilen üstü örtülü mesajlarla iletilmiyor; yüz yüze ve deyim yerindeyse çatır çatır konuşuluyordu. Ahmet Davutoğlu, başbakanlığı döneminde dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesini isterken de, şeffaflık paketini hazırlarken de, başkanlık sistemine geçişteki bazı temel esaslara itiraz ederken de konuşmalar hep bu minvalde oldu.
Velhasıl aralarındaki ilişki, kimilerinin zannettiği gibi hiç de öyle Reis’in ‘tak’ demesiyle Hoca’nın ‘şak’ yapması şeklinde bir ‘tak-şak’ ilişkisi değildi. Zaten Davutoğlu’nun başbakanlıktaki ömrünün kısa olmasının bir sebebi de buydu; nihayet Erdoğan bir ‘Reis’ idi ve başbakanlığı kendi eliyle teslim ettiği ‘Hoca’nın itirazlarına ‘bir yere kadar’ tahammül edebilmişti.
Şimdi gördüğümüz şey, Davutoğlu’nun Tayyip Erdoğan’a görevden ayrıldıktan sonra da (yani son üç yıldır) iletmeye devam ettiği şikâyetlerin bir ‘manifesto’ya dönüşerek kamuoyuyla paylaşılması. 2016 yaz aylarına kadar ‘içeride’ yapılan ‘Hoca- Reis kavgası’ yeniden başladı ve bu sefer artık ‘sokağa’ taşınıyor.
Efrâdını câmi ağyarını mâni bir metin: Manifesto
Adnan Menderes’ten Turgut Özal’a kadar Türk siyasi tarihinde gördüğümüz akış/örüntü şu: Merkez sağdaki liderler ve partiler siyasi hayata statükoya karşı reformcu bir çizgide girerler, bir süre o kimliklerini korur ve önemli reformlara imza atarlar; ama sonra yorulur, yıpranır veya tükenir; nihayet kendileri statükonun sahipliğini üstlenmeye başlarlar.
AK Parti, Türkiye’de büyük reformlara imza attı, pek çok alanda ülkenin alt yapısını ikiye, üçe katladı. Ama bugün 10 yıl öncesinin o reformcu partisi yok; dahası, kamuoyundaki eğilimlere, dip dalgalara duyarlı, bunları hızla kavrayıp tutum alan bir parti de değil artık. Baksanıza, 24 Haziran’da ve 31 Mart’ta gördüğümüz üzere halkın seçimde verdiği mesajları bile doğru okuyamıyor.
Partideki bu atâleti veya savrulmayı herkes görüyor, ama kimse ağzını açmıyor.
Bu sorunların dillendirilemiyor olması, varolmadıklarına değil bilâkis mevcudiyetlerine delâlet eder.
Davutoğlu gibi, parti yönetimi tarafından ‘dışlanmış’ olsa da parti tabanında hâlâ ‘içeride’ olan bir ismin çıkıp herkesin işiteceği şekilde ‘kral çıplak’ demesi bu açıdan önemliydi. (Şimdi Abdullah Gül’ün, ‘Ben senelerdir bunu demiyor muyum zaten?’ itirazını duyar gibiyim. Abdullah Gül, CHP ve HDP’nin de içinde bulunduğu bir muhalefet blokuyla hareket etmek suretiyle Tayyip Erdoğan’a karşı aday olmaya hazır olduğunu ilân ettiği günden beri zaten ‘içeriden biri’ değildir. Ayrıca, bugün eldeki ‘manifesto’ hiç de öyle mahcup ve karnından konuşan bir metin değil. 11. Cumhurbaşkanı bugüne kadar ne bu kapsamda ve bu netlikte bir itiraz yükseltti ne de önümüze tarihe kayıt niteliğinde yazılı bir metin koydu.)
Davutoğlu’nun manifestosu için ‘efrâdını cami ağyârını mâni’ bir metin diyebiliriz. Manifestonun ‘efrâdını câmi’ olan bölümünde, hukuk, demokrasi ve insan haklarında yaşanan sorunlar, Türk tipi başkanlık sistemine ilişkin sıkıntılar, ekonomi yönetimindeki rasyonalite sorunu, devletteki atamalarda ehliyet-liyakat ölçüsünün terk edilmesi, eş, dost, akraba kayırmacılığı gibi neredeyse bütün iç siyaset ve yönetim alanını kuşatan konular var.
Bunların tamamı doğru ve haklı eleştirilerdi. Buradaki tespitlere itiraz edeni de pek görmedik.
Bu manifestonun yayımlanmasından sonra gördüğümüz şey derin bir sükût halidir; belki partideki atâletin bir yansıması olarak, belki de bilinçli bir görmezden gelme tercihiyle derin bir sükût!.. Atâlet veya tercih, hangisinden kaynaklanırsa kaynaklansın, kamuoyunda bu sükûtun biraz da ‘ikrar’dan geldiğini düşünenlerin sayısı az değil.
Manifestonun ‘ağyârını mâni’ bölümü: Dış politika
Manifestonun bir de ‘ağyarını mâni’ bölümü var ki; Davutoğlu ekibinin bunu metnin dışında tutması bilinçli bir tercih miydi bilemiyoruz ama isabetli olmuştur.
Dış politikadan bahsediyoruz.
Bize göre manifestonun AK Parti tabanında ve kamuoyunda olumlu karşılanmasının ve belli bir etki yapmasının bir sebebi de eleştirilerin iç siyasetle sınırlı tutulması, dış politikaya girmekten imtina edilmesidir.
Elbette Davutoğlu ve ekibinin mevcut dış politikanın yürütülüş biçimine, yani diplomasisine yönelik eleştirileri olabilir, olacaktır; ama kalkıp dış politikaya cepheden eleştiriler yöneltmek biraz sakil dururdu. Nihayet bu dış politikanın mimarı Davutoğlu’nun kendisidir.
Davutoğlu’nun ‘bu benim politikam değil’ diyebilmesi mümkün müdür? Böyle bir söz, Mimar Sinan’ın ‘Süleymaniye’yi ben inşa etmedim’ demesi gibi olur. Tabii, Davutoğlu, ‘o dış politika benim kalfalık eserimdi’ diyorsa o başka…Tayyip Erdoğan, o dış politikanın arkasına güçlü bir siyasi destek koyup onu hayata geçiren, dahası şahsi karizmasıyla bu politikayı geniş kitlelere benimseten adamdır; ama fikrin sahibinin kim olduğunu dünya âlem biliyor.
Bu sebeplerle dış politikaya, en azından temel yönelimleriyle sahip çıkmak, bize göre Davutoğlu’nun çıktığı yolda ‘içeriden’ konuşabilmesinin de ön şartıdır. Zira manifestodaki doğru tespitler Türkiye’nin büyük güvenlik riskleriyle karşı karşıya bulunduğunu ve Erdoğan hükümetinin el’an bunlarla boğuştuğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Kral çıplak demek başka, kralı devirmek başka
Kralın çıplak olması onu devirebileceğiniz anlamına gelmez. Zira Erdoğan’ın, geniş muhafazakâr kitlelerin gönlünde, Türk siyasi tarihinde başka hiçbir fâniye nasip olmamış bir yeri, bir hatırı var. O kitlelerin Erdoğan’a açtığı kredide azalma var m? Bütün emâreler onu gösteriyor ki; var. Ama bu durum, kısa ve orta vadede bu kredinin tükeneceği anlamına gelmiyor.
Bu ne demek?
Hoca’nın yolu ya çok kısa ya da çok uzun olacak demek.
Bu yolda ‘içeriden konuşmak’ önemli dedik, ama daha ne kadar uzun süre ‘içeride’ kalabileceği de tartışmalı. Kendisi parti içinde kalarak bu mücadeleyi vermek istese bile Konya’dan Ankara’ya, oradan Diyarbakır’a uzanan bu ‘yurt gezileri’ne ve oralarda tonu giderek sertleşen mesajlara bakınca ‘kopuş’un bir zaman meselesi olduğu görülüyor. Ama Hoca’nın zaten bu yola çıkarken bunları göze aldığı, ‘parti kurmak ise parti kurmak’ noktasına da geldiği belli.
Reis-Hoca birlikteliği Türkiye için bir imkân; bölgedeki jeopolitik rekabette rakip aktörler için bir endişe kaynağıydı. Bu birlikteliği eğer doğru zeminlerde olmak kaydıyla sürdürülebilmiş olsaydı, Türkiye belki de bugünkü sıkıntılara hiç düşmeyecekti, bilemeyiz. Ama bu birlikteliği yürütemediler. Siyaset her zaman akıl-mantık zemininde ilerlemiyor, psikolojik faktörler ve kişilik-karakter yapıları çoğu zaman bunların önüne geçebiliyor. Ahmet Davutoğlu, genel başkanlıktan ve başbakanlıktan ayrıldıktan sonra katıldığı bir sohbette şöyle demişti: “Eğer bugün ‘Stratejik Derinlik’ kitabını yeni baştan yazacak olsam, hiçbir şeyi değiştirmezdim ama psikolojik faktörlere genişce bir yer ayırırdım.”
Şunu da kaydederek yazıyı bitirelim: ‘Kaht-ı ricâl’ bu memleketin oldum olası en büyük sıkıntılarından biridir; bu kuraklık hâli ortadayken tarih önünde bu savurganlığı îzah edebilmek zordur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2019
3.06.2019