Hasan Bülent KAHRAMAN
1990'lardaki Türkiye'yle bugünkü Türkiye'yi karşılaştıranların sayısı git gide artıyor. Bu mukayeseyi haklı çıkaran nedenler var. Kürt sorununun yeniden gündeme hem de çok kanlı bir şekilde gelmesi, güvenlikçi politikalara dönüş, askere yeniden denklemde büyükçe bir yerin verilmesi, ekonomik değerlerin bozulması bize 1990'ları hatırlatıyor.
Ne var ki, iki dönem arasında çok önemli ve büyük bir fark da var. Soğukkanlılıkla düşünürsek o fark şudur: 1990'larda yönetemeyen, iktidar oluşturamayan partiler mevcuttu Türkiye'de. 2002 seçimlerinde tasfiye edilen ne DYP, ne Anap, ne SHP, ne DSP iktidar umudu taşıyordu. Bu partiler arasında cereyan eden mücadele sadece birinci parti olmak mücadelesiydi. Gerisi koalisyonlarla halledilecekti. Öyle olunca da bir partinin birincilik mücadelesi o parti genel başkanının başbakanlık mücadelesiyle özleşiyordu. Hepsi bu kadardı. Yönetim, istikrar gibi konular kimsenin umurunda değildi. Yani iktidarsız bir dönemdi o yıllar.
Bugünse çok farklı bir 'olay' var karşımızda. Tamam, diğer sebepler şudur veya budur, meşrebimiz doğrultusunda onlara kızarız, kızmayız, hepsi bir yana, Türkiye'de bugün devam eden siyaset mücadelesi iktidar mücadelesi olarak cereyan, tecessüm, teşekkül ediyor. Bu mücadeleyi de Akparti veriyor.
Diğer partilerin oturup üstünde derin derin düşünmesi gereken bir oluşumdan bahsediyorum.
***
Bunun anlamı nedir diye soranlara iki şey söyleyeyim.
Birincisi, Türkiye yıllar yılı iki, haydi bilemedik iki buçuk partili bir sistem (Özal'ın deyimidir) kurmak istedi. Bunu başka türlü başaramadı. Ancak 2002 seçimleri ve 1990'ların siyaset yorgunu Türk halkı bu sonucu sağladı. On üç sene boyunca Türkiye iki buçuk parti sistemiyle yönetildi.
Fakat bu 13 yılda hiçbir muhalefet partisi mevcut iktidarı aşacak bir model üretemedi. Siyaset 'deterministik' bir şeydir. Üretselerdi zaten iktidar olurlardı. CHP büyük parti olarak bu umudu taşımazken buçuk parti MHP nasıl taşıyacaktı? Sadece eleştiri ve tepki mekanizmasıyla belli bir miktar oy almak hevesindeydi bu partiler, ötesi yoktu.
Bunu siyaset bakımından son derecede sakıncalı bulduğumu bir daha ve öncelikle yazayım. Siyaset iktidar etmek için yapılır.
Muhalefetin önemi de iktidarın mevcudiyetinden kaynaklanır. İktidar yoksa neye muhalefet edeceksiniz?
***
İkincisi ve daha da önemlisi, Akparti'nin durumu. Akparti % 41 oy aldı. Demokrasi, azınlık hakkının gözetilerek yönetim kurulmasıdır, bu böyle ve kesin. Ama çoğunluğun yok sayılması, görmezden gelinmesi diye bir demokratik koşul yok. % 41'in ihmal edilmesiyle sistem kurulmaz. Kaldı ki, işte, o % 41 şimdi iktidarı zorluyor. Bu yaklaşımın iç tartışması yapılabilir, doğrudur yanlıştır denebilir. Ama bir partinin bu derecede oyla iktidar olamadıktan sonra iktidarı araması ve o iradeyle ortaya çıkması üstünde ayrıca durulması gerek. Bu bir iradedir. Karşısında ancak ben de iktidar olurum diyen bir irade gerekir.
Türkiye siyaset bilmiyor. İktidarın bin türlü sorunu vardır, ontolojik olarak. Hepsini tepeden tırnağa bilirim. Ama siyasetin sağlam iktidar kurmak, sağlam iktidarla ama elbette demokrasi içinde ülke yönetmek olduğunu da bilelim. Hani, Meclis-i Mebusan'da 'siz iktidar istiyorsunuz' diye muhalefeti suçlayanlara muhalefetin 'iktidar istemek, olmak suçsa siz suçüstü durumdasınız' diyenlerden galiba bugünkü muhalefet hayli geride, siyasi bilinç olarak...
Koalisyon kurmam diyenler oturup bir düşünsün bakalım...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025