Hasan Bülent KAHRAMAN
Başladığımız noktaya dönüyoruz. Körfez Savaşı ve Irak müdahalesi ne idiyse Libya müdahalesi de odur. Hatta çok daha kötüsüdür. Türkiye'nin tezleri, iddiaları doğrudur, yerindedir. Uluslararası bir güç oluşturmadan, BM'nin onayı ve katılımı sağlanmadan, Sarkozy'nin, "Avrupa benden sorulur" iddiası ve telaşıyla başlattığı bu müdahale sorunludur. Dışişleri Bakanı Davutoğlu açıklamalarında Arap Birliği'nin bu müdahalede niye muhatap alınmadığını sorguluyor. Haklıdır; çünkü Arap Birliği içinde de Kaddafi'nin daha fazla yerinde kalmasını isteyen herhangi bir taraf yok. Buna rağmen böylesine tek yanlı bir çıkış kendi manasını tüketen bir harekettir.
Böyle bir koşulda "Türkiye niye bu işin içinde yok" diye eleştirilirken Başbakan yerinde bir açıklama yaparak "yer almayacağımızı" belirtti. Gene de "bu gereksiz, anlamsız savaşta Türkiye yer almamalıdır" iddiasına karşı çıkanlar görüşlerinde diretiyor. Türkiye, petrolden ve yağmadan başka hiçbir amaç için yapılmayan, bir tür sömürgeci zihniyetle ortaya koyulmuş bu savaşa katılmadığı için eleştiriliyor. Irak savaşının kirinden, karanlık oyunlarından ders almayanlar bu savlarını öne sürerken savaş sonrasının hesabını da ortaya getiriyorlar. Neden? İlla emperyalist bazı amaçların peşinde olmak, mutlaka parsa toplamak, pay almak, yağma mantığına ve eylemine katılmak mı gerekiyor? Tek doğru hesap o mudur?
Türkiye bugüne kadar Ortadoğu'da önemli roller oynadı, önemli işlevler üstlendi, önemli pozisyonlar aldı. Doğru bildiğinizi, hakkaniyete uygun olanı yaptığınızda da, ondan sonrasında da kazançlı çıkarsınız. O andaki yağmadan payınıza bir "kirli lokma" düşmemiş olabilir. Maksat odur, o lokmaya el uzatmamaktır. Onunla övünürsünüz. Buna rağmen "neden" diye sormak başka bir mantığın tutsağı olmaktır. Türkiye BM'de İran konusunda "hayır" oyu verirken de dünyanın başına yıkılacağı söylendi. Hiç öyle olmadı. Tam tersi olaylar gelişti.
Bir bölgede ön almak, etkinlik sahibi olmak başkadır, yağmacılık, sömürgecilik başka. Türkiye, Cumhuriyet kurulduktan sonra, Özal dönemine kadar, yakınındaki bölgeleri yok saydı. İçine kapalı ve tek doğru diye bellediği "eylemsizlik" politikasının dışına çıkmadı. Kendi çıkarları yerine Avrupa'nın çıkarlarını savundu. Cezayir konusunda bile utanç verici bir tutum takındı. Ne kazandı? Neredeyse hiç. Bugün o mantık değiştiriliyor. Çok da iyi ediliyor. Ama bu yağmacılığı gereksinen bir modelle özdeşleşmemeli. Türkiye ondan kaçınıyor. Irak konusundaki karar bu nedenle doğruydu. Libya konusunda da gene bu nedenle doğrudur.
Tekrar soralım: ne işi var Avrupa'nın Libya'da? Kaddafi gibi eli kanlı bir diktatörü yerinden etmenin yolu o ülke halkının tepesine bomba yağdırmaktan geçmez, herhalde. Bu müdahalenin maksadı bellidir: petrol üstünde kontrol sahibi olmak. Türkiye için "endişe" duyanlar Libya'daki yatırımlarımızı öne sürüyor. Doğrudur. Büyük paralar söz konusudur ve eğer Kaddafi devrilir uluslararası güçler oradaki yönetimi tayin ederse Türkiye'nin "muhasebesi dondurulur" ve bazı başka sorunlar çıkar şeklinde bir iddia öne sürülüyor. Bunun da olabileceğini varsayalım. Kimse hakkı olan parayı yitirmek istemez. Türkiye niçin istesin? Ama bir para korkusuyla hareket etmek de kabul edilemez. Haklı olan sonunda kazanır. Sıkıntı çekmek gerekirse o bedel de ödenir.
Türkiye bugün sürdürdüğü politikayla bölgedeki dengeleri iyi kollarsa, krize hâkim olursa Batı'dan özel olarak korkması gerekmez. Batı dediğimiz şey Ortadoğu'da 1914 ve 1945'te oluşturulmuş bir sömürgeci politikayı 2011'de canlandırmak isteyen kuvvettir. Yanlış bir noktada başlayan iş doğru sonuca varmaz. O nedenle bugünkü güdük koalisyonun hangi sona ulaşacağı başlıca bir soruyken Türkiye'nin elini ateşe sokmasında hiçbir mana yoktur.
Haklı olan nasılsa kazanır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ‘Radikal şıklar’, Kürtler ve Sırrı Süreyya ‘gerçeği’
13.05.2025 - Şark kültürü ve Sırrı Süreyya Önder: Küçük bir değini
5.05.2025 - ‘Demokrasi sosyal’ ve ‘ilk insan’
6.03.2025 - Avrupa, Avrupa’ya düşman
26.02.2025 - Muhalefetsiz toplum üstüne düşünceler ya da muhalefetin boğduğu muhalefet*
13.02.2025 - CHP’de sosyal demokratik bir dönüşümün zorunlulukları ve olanakları
6.01.2025 - Trump’a bakıp Türkiye’yi görmek
18.11.2024 - Türkiye’nin 100 yıllık Cumhuriyeti: ikili yapının esrarı...
31.10.2024 - Açık Radyo’nun kesilen sözü
23.10.2024 - Hayal ufkunun beyaz yelkenlisi: Yeni merkez sağ parti
8.10.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
aykut
o resimleri gorunce garipliği farkettim ve bunun hava saldırısında olmasına ihtimal vermedim ve aklıma o korkunc ihtimal geldi. simdi o ihtimalin gercek olduguna inanıyorum.