Hasan CEMAL
Ali Bulaç’ın bu yakınlarda Zaman gazetesinde çıkan Risale-i Nur’la ilgili yazısını okurken anımsadım.
Yıllar önceydi.
1983 ya da 1984 olabilir.
12 Eylül sonrası seçimler yapılmış, ANAP lideri Özal başbakan olmuş…
Ama askeri yönetim fiilen devam ediyor, zira sıkıyönetim kalkmış değil…
Cumhuriyet’in genel yayın yönetmeniyim.
Bir gün ilan servisinden sordular:
Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur külliyatının ilanı basabilir mi?..
Basılabilir dedik, basıldı.
Ama ‘Cumhuriyet mahallesi’nde de kızılca kıyamet koptu.
‘Gazetemiz’ nereye gidiyordu?..
‘Şeker abiler’den fırçalar, köşelerde yazılar, protesto telefonları...
Herkes ayaklanmıştı.
Bir ilanı basarken, ille de ‘ilan sahibinin fikriyatı’yla mutabık olmak mı gerekiyor gibi savunmalar ‘bizim mahalleyi’ hiç ama hiç teskin etmemişti.
İrtica-demokrasi tartışmalarında taşlar yerli yerine oturmaktan çok uzaktı.
Karışık zamanlardı.
Keyfi zamanlar...
Bugün de farklı değil.
Karmakarışık bir dönemden geçiliyor.
Murat Belge’nin dün Taraf’taki yazısında şu cümle ilginçti:
“Tamamen keyfî bir dönem yaşıyoruz: Tayyip Erdoğan yapıyor, oluyor.”
Erdoğan, bu ben yaptım oldu düzenini sürekli kılmanın peşinde.
Devletleşiyor!
Kaç zamandır ‘devletleşirken’ de her şeyi kendi denetime almaya, yani ‘devletleştirme’ye çalışıyor.
Bunu, sivil despotluk ya da tek adamlık diye tarif edebilirsiniz.
Örneğin, son olarak Risaleleri de devletleştirme yolunda adımlar atıyor Erdoğan.
Bu tutumun demokratik hak ve özgürlüklere aykırılığı umurunda bile değil.
Çünkü o devlet artık!
Nur hareketine darbe!
Ali Bulaç Zaman’daki yazısında (Devlet, Risaleler ve Nurcular)Tayyip Erdoğan’ı şöyle eleştiriyordu:
17-25 Aralık süreciyle devlet, 27 Mayıs darbesinden bu yana gerçekleştirdiği müdahalelerin engin tecrübesinden yararlanarak kendini restore etmekte, aslında bir türdarbe yapmaktadır.
Darbenin ilk iş olarak Nur hareketine karşı yapıldığını söylemek mümkün.
Risalelerin basımının engellenmesi basit bir olay değildir.
Bu iş öncelikle ilga edilmesi gereken Diyanet İşleri Başkanlığı ve dünyanın en lüzumsuz bakanlığı olanKültür Bakanlığı’nı çok aşan boyutlara sahiptir.
Kazım Güleçyüz, haklı olarak “Risalelerin devletleştirildiği”ni söylemektedir.
Ben bunu teyiden projenin aslında Risaleler üzerinden Nurcu hareketin ve sonunda Türkiye İslamı’nın devletleştirilme projesi olduğunu düşünüyorum.
Nitekim yasanın arkasında duran AK Partili Süreyya Sadi Bilgiç, düzenlemenin sadece Risalelerle ilgili olmayıp onu da kapsadığını söylemektedir.
Bu hakikaten 1930’lar Türkiye’sinin başaramadığını bu sefer “dindarlar eli”yle başarması olacaktır.
Kim bu aklı hükümete veriyorsa büyük hata ediyor.
Müslümanlar arasında kin ve husumetin ekilmesine, ümmetin bölünmesine ve dini hayatın devletleştirilmesine çalışıyor.
Yazık ediyor, günaha giriyor.
Düşünce özgürlüğüne darbe!
Risale-i Nur’un yayın hakkını ‘devlet tekeli’ne almak ne demek?
Düşünce özgürlüğünün ihlali demek!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eski hâkimi ve CHP milletvekili Rıza Türmen’in yorumu şöyle:
Risale-i Nur gibi millete mal olmuş önemli eserlerin yayınının tek bir elde toplanması, tekelleştirilmesi, düşünce özgürlüğünün çok vahim bir şekilde ihlâlidir.
Birtakım eserleri sadece ben basarım, benim uygun gördüğüm eserler halka iletilir, uygun görmediklerim iletilmez uygulaması, demokrasilerde görülmeyen otoriterbir tutumdur.
Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi’ne ve ondan sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giderse, düşünce özgürlüğünün ihlâli olarak kabul edilir.
Sahur vakti operasyonu
27 Mayıs darbesiydi, Said Nursi’nin kabrini 1960 yazında yok eden…
Türkiye’de ‘devlet’in beğenmediği insanlara ve fikirlere karşı acımasız ve hoyrat çizgisi kolay değişmiyor.
Dün Said Nursi’nin mezarına bile tahammül edemeyen devlet, bugün onun kitaplarını da kendi tekeline almak, devletleştirmek istiyor.
Bir başka deyişle:
Devletleşen Erdoğan’ın ben yaptım oldu düzeni böyle işliyor.
Bu bakımdan dün sahur vakti başlatılan paralel yapı operasyonuda farklı değil.
Rahatça söylenebilir:
Devletleşme yolundaki Tayyip Erdoğan kendi ‘darbe süreci’ni derinleştiriyor.
Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık’ta kendisine karşı darbe tezgâhlandığını iddia ediyor.
Ama o gerçekte ‘kendi darbesi’ni yapıyor.
İktidarına dönük yolsuzluk ve rüşvet dosyalarını oluşturanları, hiç de inandırıcı olmayan paralel darbe tezgâhı adı altında temizlemeye yöneliyor.
Bunun kanuni kılıfını, yargısal zeminini daha önce demokrasinin can damarı olan yargı bağımsızlığıyla kuvvetler ayrılığını yerle bir eden adımlarla hazırlamaya başlamıştı.
Erdoğan’ın gözü gerçekten kara!
Her şeyi yapabilir.
Ben yaptım oldu düzeniyle Türkiye bambaşka sulara açılmaya hazırlanıyor.
Haydi hayırlısı!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024