Hilâl KAPLAN
Anayasa Uzlaşma Komisyonu, 19 Ekim 2011'de iş başı yaptı. Şu ana kadar yazılan 130 maddenin sadece 30'unda mutabakat sağlanabildi. Yani aradan geçen 1,5 yıl içinde, komisyon bir arpa boyu yol ilerleyemedi. Temel hak ve hürriyetler gibi en temel meselede bile 65 madde içerisinde sadece 24'ünde uzlaşılabildiğini düşünürsek, bu komisyondan neden anayasa çıkmayacağı net anlaşılır sanırım.
Geçtiğimiz günlerde de meclisteki partiler, kendi anayasa önerilerini sundular. Yaklaşık iki yıl sonra, herkesin eteğindeki taşı döktüğü, önemli bir dönemdeyiz. Bu süre içerisinde, en çok tartışılan mevzuların başında 1982 anayasasında bulunan ve 'değiştirilmesi teklif dahi edilemez' olan ilk üç madde yer alıyordu. Ancak ilk üç maddeyi fetişleştiren MHP ve CHP'nin anlamadığı şey, 1982 anayasasının değiştirilmesinden değil, yok hükmünde sayılarak yeni bir anayasa yapılmasından bahsedildiğiydi. Zira ihtiyaç duyulan anayasa maddelerinin değişimi değil, paradigma değişimiydi. İlk üç maddenin değiştirilemezliğini savunanlar, bu nüansı hâlâ anlayamamış görünüyorlar.
İlk üç madde, 1982 anayasası gibi, darbecilerin niyet ve istekleri doğrultusunda, atadığı memurlar eliyle yazılmıştır. Dolayısıyla, onları diğer maddelerden daha 'kutsal' kılan herhangi bir dayanak mevcut değildir. Üstelik, bugüne kadar yaşadığımız pek çok sorunun temelinde, ilk üç maddedeki insanı ezerek devleti yücelten ruh yatmaktadır.
Bugün, kordan ateş misali bir Kürt meselemiz varsa, bunun ilk üç maddedeki 'Atatürk milliyetçiliği' ile yakından ilgisi vardır.
Bugün, yapısallaşmış ve kanıksanmış bir başörtüsü meselemiz varsa, laiklik ilkesini âdeta 'devletin dini' olarak konumlandıran ve bu 'din'e uymayanları dışlayarak cezalandıran laiklik anlayışı yüzünden vardır.
Bugün, devletin vatandaşı hayatın her alanında bastırdığı bir geçmişimiz varsa, milleti devletin mülküymüş gibi konumlandıran 'devletin milleti' ibaresi sebebiyle vardır.
Bugün, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak bile okutulmasına tepki gösteriliyorsa, 'devletin dili' değil, 'devletin resmî dili' olarak tanımlanması gereken Türkçe'nin, halkın konuştuğu diğer dillerin muarızı gibi konumlandırılması yüzünden vardır.
Bugün, anayasasında şahsa atıf yapılan dünyanın üçüncü ülkesi (diğerleri İran ve Kuzey Kore) isek, başta ilk üç madde olmak üzere, 1982 anayasada tam 15 kez Atatürk'ün referans alınması sebebiyledir.
'Devletin hiyerarşik olarak vatandaşın üzerinde yer almasını kerameti kendinden menkul bir veri gibi algılamaktan, devletin özelliklerini vatandaşın hak ve özgürlüklerini gasp etmenin bir yolu gibi sunmaktan kurtulamayacaksak yeni bir anayasa yapma zahmetine hiç girmeyelim. Zira darbeci zihniyetin ufkunu çizen bu ilk üç maddeye dokunulmayacaksa, kendi ellerimizle darbe anayasasını sivil bir anayasaymış gibi tasdik etmek ayıbını işlemiş olacağız' demiştik. Bu bağlamda, MHP ve CHP'nin sunduğu önerilerin 'yeni' bir anayasa sunmaktan öte, darbe anayasasını muhafaza etme çabası güttüğü açıktır.
İlk üç madde tartışmasında BDP'nin tavrı tahmin ediliyordu. Ancak Ak Parti'nin nasıl bir tutum takınacağı merak ediliyordu. Çünkü son iki yılda Cemil Çiçek, Ahmet İyimaya veya Suat Kılıç gibi isimler, ilk üç maddeye 75 milyonu temsil ettiği için dokunulmayacağını iddia etmişti. Ancak Ak Parti, ilk üç maddeyi kutsallaştırmayarak, marş ve bayrak gibi temel değerleri muhafaza edip, devleti vatandaştan üstün gören kısımları dikkate almadan gerçekten yeni bir metin ortaya koydu. Bu paradigma değişikliği iddiasını destekleyen önemli bir duruştur.
Anayasa önerileri üzerine tartışmaya devam edeceğiz.
Not: Hakkını yemeyelim, CHP, 'Değiştirtmem!' diye o kadar ortalığı kaldırdığı ilk üç maddede bir değişiklik yapmış. Devleti 'insan haklarına saygılı' olarak tanımlayan ibareyi 'insan haklarına dayanan' olarak değiştirmiş. 'Yeni CHP'nin yeniliği de bu kadar işte...
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019