Hilâl KAPLAN
“Başörtüsü neden yasak” sorusunun artık geçerli bir cevabı yok. Ocak 2008’de AKP öncülüğünde başörtüsü yasağı kaldırılmaya çalışılırken MHP ve DTP’nin aksine desteğini esirgeyen ve ilgili yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iptal ettiren CHP’liler bile artık bunun bir rejim meselesi olmadığını teslim ediyorlar. Hâlâ rejim meselesi olarak görüyor olsalardı, laiklikle alakası olmayan milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması gibi şartlar karşılığında yasağın kaldırılmasını teklif etmezlerdi. Demek ki o netameli “toplumsal uzlaşma” en azından başörtüsünün laikliğe aykırı olmadığı noktasında gerçekleşmiş oldu. Öyleyse üniversite kapılarının başörtülü kadınlara kapalı kalmasının ‘laik’ kamuoyu nezdinde de geçerliliği kalmamıştır.
Böyle bir dönemde, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde okuyan bir öğrencinin şikâyeti üzerine YÖK, İstanbul Üniversitesi’ne bir yazı gönderdi. Buna göre öğretim üyelerinin, öğrencileri başörtüsü sebebiyle dersten çıkarma hakkı olmadığı hatırlatıldı. “Hatırlatıldı” diyorum zira yönetmeliğe göre bir öğretim üyesinin disiplin yönetmeliğine uymadığını düşündüğü öğrenciyi zaten dersten çıkarmak gibi bir hakkı yok. Yönetmeliğe göre en fazla tutanak tutma hakkı var. YÖK de öğretim üyelerine bu kuralı bir kez daha bildirmiş oldu. Talimata (yani hâlihazırda varolan kurallara) uymayıp öğrencisini yok yazan veya sınıftan atan öğretim üyelerine soruşturma açılacağının bildirilmesiyse YÖK’ün olması gerektiği gibi hak ihlaline uğrayan öğrencinin yanında duracağının göstergesi.
Varolan bir kuralın tekrar edildiği bu talimatın gönderilmesinin başörtülü öğrencilerin mücadelesine yaptığı manevî katkı çok daha büyük. Zira başörtüsü yasağı kanunda yazılı olan bir yasak olmadığından “de jure” olarak değil, “de facto” olarak uygulamalarla varolduğundan, başörtülü öğrenciler güvenlik görevlilerinden öğretim üyelerine kadar herkesin keyfî tasarruflarına açık bir ortamda öğrenim görmeye çalışıyorlardı. Artık hâkim olduğu pozisyondan aldığı gücü inandığı ideolojiye uymuyor diye öğrencisi üzerinde kullanarak not kıran, bırakmakla tehdit eden hatta öğrencisine hakaret eden öğretim üyeleri iktidarlarını hoyratça kullanmadan önce bir kez daha düşünmek zorundalar.
Başörtülü öğrencilerse bugüne kadar haklarını aramaya hem müspet bir sonuç alabileceklerine olan inançsızlıklarından hem de öğretim üyelerinin vereceği nota muhtaç olduklarından pek yanaşmıyorlardı. YÖK, bu talimatıyla başörtülü öğrencileri haklarını hukukî yollarla aramaya teşvik edip “öğrenilmiş çaresizliğin” önüne geçmeleri için bir sinyal vermiş oldu. Öğretim üyesi olan kişi tutanak tutup bunu dekana iletse bile tutanak üzerinden öğrenciye bir yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına dair son karar mercii YÖK olduğuna göre ve YÖK –Yusuf Ziya Özcan başta olmak üzere- bu yasağa karşı olduğuna göre başörtüsü mücadelesinde bu talimatın çok büyük bir kazanım olduğu kesindir. Bu saatten sonra iş, yasak karşıtı öğretim üyelerinin dik durmasına, başörtüsüz öğrencilerin arkadaşlarına yapılan zorbalığa karşı çıkmasına ve en önemlisi başörtülü öğrencilerin yılmadan hakları için mücadele etmesine kalmış durumda. Tabii bir zamanlar “Hem özgürlük, ham laiklik” diyenlerin mahalle baskısı çığırtkanlığıyla devlet baskısının haklılaştırılmasının önünde durabilmesi, özellikle seküler sivil toplum üyelerinin tutarlı ve ahlaklı bir biçimde ses vermesi de en az üniversite bazında verilen mücadele kadar kıymetli ve elzem.
Türkiye’deki başörtüsü yasağı, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 46 yıl süren apartheid rejimi uygulamalarının bir benzeri. Anti-apartheid hareket olmasaydı, siyahlarla beyazları ayıran bu rejim yüzünden siyahların devlet karşısındaki dezavantajlı pozisyonu sürüyor olacaktı. Bugün de hem kamuoyunun çoğunluğunu hem de uzlaşmış görünen siyaset kurumunun varlığını ama en önemlisi uygulamadaki nihai karar merci olan YÖK’ün desteğini arkasına alan başörtülü öğrenciler ile yasak karşıtlarına tarihî bir görev düşüyor.
Devlet ile millet arasındaki mesafenin kapanmaya başladığı, “devletin milleti” değil “milletin devleti” olmaya doğru yol alındığı, apartheid düzeninin çökmeye yüz tuttuğu bu süreçte özgürlükler noktasındaki her kazanım mazlumların hanesine yazılacak. Nelson Mandela “Bir tepeye tırmandığınızda daha tırmanacak pek çok tepe olduğunu fark edersiniz” demişti ve ülkesinin bulunduğu yere gelmesine tırmanmaktan vazgeçmeyerek öncülük etmişti. Biliyorum biz de “Henüz özgür olmadık” ama oluncaya dek tırmanmaya devam...
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019